-9-

1K 63 9
                                    

Keyifli okumalar...

Gelen hiç beklemediğim, olmaması gereken biriydi; annemdi. Tolga'yı elimin tersiyle iterek kendine gelmesini sağladım. "Annecim," şaşkın yüz ifadesiyle ikimizi süzüyordu. Elimdeki tepsiyi umursamadan telaştan titremeye başladım. Allah'ım sana geliyorum!

İfadesiz yüzüyle bana döndü. "Sana bakmaya gelmiştim," gözleri Tolga'ya buldu. "Bir şey oldu sandım da."

Neredeyse yarısı dökülen kahveleri gösterdim. "Y-yok annem, geliyorum hemen," kafasını sallayarak yanımızdan ayrıldığında Tolga dudaklarında yarım gülümsemeyle bana bakarak mutfaktan çıktı. Söylene söylene tekrardan kahveleri yaptım ve dağıtmaya gittim. Herkese kahvelerini verdikten sonra sıra Nurten babaanne ve Tolga'ya geldi. Hiçbir şey demeden onlara kahveyi verip geri yerime oturdum.

Annem Tolga'yı göz hapsine almış gözünü kırpmadan bakıyordu. Anlaşılan akşam evde sorgu vardı.

Gülüşmelerle ve sohbetle geçen gecenin ardından evlere gitmek için ayaklandık. Herkese tek tek sarıldıktan sonra anneme bir şey demeden arabaya bindim. Benimle birlikte Elçin de binince sürmeye başladım. Birazcık yolu uzatmaktan bir şey olmazdı. "Ne oldu?"

Elçin'e yandan bir bakış attım. Kırmızı ışıkta durup yan dönmeden Elçin'e olanı anlattım. "Öptü mü? Ya da sarılma girişiminde bulundu mu?"

"Ben sana anneme yakalandık diyorum sen öptü mü diyorsun Elçin?"

Koluma yumuşak olduğunu düşündüğü bir yumruk attı. "O konuda bir şey diyemeyeceğim. Detayını öğrenene kadar soracak biliyorsun," hızla kafamı salladım. Yeşil ışığın yanmasıyla arabayı sürmeye devam ettim.

Eve geldiğimizde Elçin'i indirip arabayı garaja koydum. Kendime telkinler vererek eve girdiğimde annem üstünü değiştirmiş rahat bir şeyler giymişti. Bacak bacak üstüne atmış elindeki kumandayla kanalları hızlıca geçiyordu. Onun görmediğini sanaraktan merdivenin ilk basamağına adım atmıştım ki sesini duydum. "Burçin, gelir misin?"

Derin bir nefes alıp yüzüme içten bir gülümseme yerleştirdim. "Efendim annecim."

Gözleriyle tekli koltuğu gösterdi. Oturduktan sonra hız kesmeden konuya girdi. "Tolga'yla neydi o haliniz?" başını eğme, sen kötü bir şey yapmadın. Hepsi Tolga'nın arsızlığı. Hem o kadar çekil dedim yani.

"Anne vallahi benim bir suçum yok," sakin yüzü beni korkutuyordu. "Yani arkamdan gelmiş, kahve yapmamı istedi. Ben de sizin kahveleri getirmek için arkamı döndüm dibimdeydi. Başka hiçbir şey yok vallahi."

Ağır çekimde başını salladı. "Her şeyin farkındayım," dedi. "Bir yıldır," gözlerimi anında büyüdü. Bir şeyler söylemek için ağzımı açtım ama diyemedim. "Tolga'nın adı geçtiğinde, onunla konuştuğunda kendi kendine gülümsemen hayra alamet değildi zaten."

"Anne şey-"

"Sana söylemedim çünkü itiraz edeceğini biliyorum," bakışları bana döndüğünde gözlerinin dolduğunu anladım. Aklına babam gelmişti büyük ihtimalle. Birbirlerine büyük bir aşk beslemişler. Annem, babam bizi terk ettikten sonra bana hep anlatmıştı.

Ellerimi kucağımda birleştirmiş inceliyordum. "Tolga'yı çok severim, oğlum gibidir biliyorsun ama yine de dikkat et kendine, duygularına," bakışlarımı ellerimden çektim. "Ne olursa olsun hep yanındayım. Üzülmenizi asla istemiyorum, hele ki bir erkek tarafından."

Kafamı kaldırdığımda gözleri sanki olabileceğinden daha fazla dolmuş gibi. Burnumun ucu sızladı onu öyle görünce. Zamanında çok yara almıştı. Uzun sürmüştü kapatması ve bunu da tek başına yapmıştı. Elçin ve benim dışımda kimseye içini dökememişti düzgünce.

KAMELYA ÇİÇEĞİM - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin