-20-

923 54 0
                                    

Keyifli okumalar...

"Tamam anne, dikkat ederim."

"Bak unutmuyorsun ilaçlarını almayı," ekrana doğru göz devirdim. "Alıyorum merak etme. Elçin ve Ekin başımda izbandut gibi duruyorlar zaten."

Yanımda uzanarak telefon oynayanlar isimlerini duyunca doğrulup benimle beraber ekrana baktılar. "Merak etme Gülay teyze, biz varken kaytarması mümkün değil."

Annem almış olduğu cevap karşısında biraz keyiflendi. "Tamam kızım. Ben toplantıya gireceğim, görüşürüz. Dikkat edin kendinize."

"Ay anne tamam dikkat ederiz," annem gözlerini kısarak Elçin'e baktı. El sallayıp öpücük attım kapatmadan önce. Kendimi geri yatağa bıraktığımda Tuna'yı arayacağımı hatırladım. Hastalığın vermiş olduğu yorgunluktan dolayı doğrulurken yüzümü buruşturdum.

İki gündür bütün ev halkı üstüme titremeye başlamıştı. Ağzımı her boş bulduklarında bir şeyler tıkıştırıyorlar yemeye zorluyorlardı. Şimdiden böyleydim. Uzun süre buradaydım ve kızlar gidince anneannem daha fazla üstüme titreyecekti. "Ben Tuna'yla konuşup geliyorum. Gelince hazırlanalım, Vedat ve Sena ile buluşacağız."

İkisi kafalarını olumlu anlamda sallarken kapıdan çıkmadan önce Ekin'e baktım. "Gökdeniz'in numarası olan birisi de haber versin, o da gelecekti," Ekin benden gözlerini kaçırırken Elçin kıkırdadı.

Odadan çıkıp salona girdim. Anneannemle dedem mutfakta oturmuş muhabbet ediyorlardı. "Burçin bir şey mi oldu anneannem?"

Oturduğum koltuktan mutfağa bağırdım. "Hayır, bir şey olmadı iyiyim!"

Ses gelmeyince telefonun kilidini açıp rehbere girdim. Mesaj geldiğini fark edince Tolga'dan başkası olmayacağını düşünerek bakmadım bile. Tuna'yı arayıp kulağıma götürdüm. Saat üçtü, okuldan çıktığını tahmin ediyorum. "Efendim," i'yi uzatarak söylemişti. Tebessüm ettim. "Nasılsın ablacım?"

İçim volkan gibi kaynıyordu ama kimseye belli etmemeye çalışıyordum. Benim yüzümden o kadar üzülmüşlerdi ki artık üzmek istemiyordum. "İyiyim sen nasılsın? İlaçlarını kullanıyorsun değil mi?" bir de İstanbul'dan nasıl olup olmadığımı durmadan soran Tuna ve Bahadır ikilisi vardı.

"İyiyim ve kullanıyorum. Okuldan çıktın mı?"

"Çıktım çıktım," hışırtı sesi geldi. Galiba bir şeyler yiyordu. "Erken bıraktılar bir şeyler varmış da."

"Ders çalışıyorsun değil mi? Son senen bak," ofladığını duydum. "Çalışıyorum merak etme. Hem sen gerçekten iyisin değil mi?"

"Gerçekten iyiyim canım."

"Peki ne zaman geleceksin buraya?" yine o soruyu sormuştu. Duraksadım. En fazla birkaç gün daha kalacaktım sonra İstanbul'a dönüp istifamı verdikten sonra yurt dışına çıkmayı düşünüyordum. Planım bu yöndeydi. Bir pürüz çıkmazsa yurt dışına gidecektim.

"Birkaç güne geleceğim," dedim. "Burada kalacaksın artık değil mi?"

"Yurt dışına çıkacağım bir süreliğine."

"Niye? Yetmedi mi sence de?" sesi üzgün geliyordu. Elimden bir şey gelmiyordu. İstanbul'da kaldığım süre boyunca nereye gidersem gideyim onu hatırlayacaktım. İstanbul bile onu bana hatırlatıyordu, herhangi bir kafe hayli hayli hatırlatırdı.

Sorusuna cevap vermedim. "Boş ver sen onu. Ben kapatıyorum şimdi. Derslerini çalış, boşladığını duymayayım, yoksa olacaklarını az çok tahmin ediyorsundur."

KAMELYA ÇİÇEĞİM - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin