-32-

397 26 0
                                    

Keyifli okumalar...

Şu an bütün olanlar çok tuhaftı, bana göre. Evin içindeki tatlı koşuşturmalar ve atışmalar bizim mutluluğumuz içindi. Geçmiş senelerde birisi böyle bir şey olacağını söylese inanmazdım. Söyleyen kişi kahin olsa da inanmazdım. Çünkü ben kendimi hep olumsuza hazırlamıştım. Her şeyi olmayacağını bile bile yaşamış ve görmüştüm. Fazla üzülmemeye çalışsam da becerememiştim zaten. Birlikte olmamız için Tolga'ya rest çekmem gerekiyormuş, bunu anlamıştım artık.

Başkalarına son derece mesafeli ve soğukken bana karşı hep bir sevgi yumağıydı. Bu halini seviyordum. Bu hareketlerinin hepsi bana özeldi çünkü. Bunu bilmek bile çok mutlu hissettiriyordu beni. Yüzümde istemsiz bir gülümseme bırakıyor uzaklara dalmamı sağlıyordu.

Değişik duygular içindeydim şu an. Anlatamayacağım bir durumun içindeydim, anlatmaya kalksam da anlatamazdım ya.

Karanlık ve fırtınalı günlerin sonunda güneşli günler çıkmıştı sonunda karşıma. Bu güneşli günlerin tadını çıkarıyordum. Çünkü tekrar karanlık ve fırtınalı günlere dönmekten korkuyordu. Düşüncesi bile korkudan kalbimin hızlı hızlı atmasına sebep oluyordu. Güneşli günlerimin sebebi Tolga'ydı. Aslında bakarsam karanlık ve fırtınalı günlerimin de sebebi Tolga'ydı. Adam her türlü tuhaf hissettiriyordu bana.

Her şey ondan geliyordu. Güzellikler, hüzünler, mutluluklar, ağlamalar...

Tolga için şundan emindim; sevdiği insanları asla yarı yolda bırakmazdı. Onları yavru bir ceylan gibi korur, kollar hatta kendisi üzerdi ama başkasının üzmesine izin vermezdi. Düşman olunmak istenmeyen bir tipti. Eğer Tolga'nın düşmanıysanız, hemen kaçış aramalıydınız. Her an her şeyi yapma potansiyeline sahipti Tolga. Yani kinciydi. Kinci olduğu kadar merhametliydi de, hele ki ağlayan insanlara ve küçük çocuklara. Ağlayan kadın erkek fark etmezdi onun için, yeter ki ağlayan birini görsün onu mutlu etmek için uğraşırdı.

Makyaj masamın üstünde duran çerçeveyi alıp baktım. Benim liseden mezun olduğum gün çekilmiştik bu fotoğrafı. Ben ağzım açık gülümseyerek kepi yukarı kaldırırken Tolga belimden tutmuş kahkaha atarak kameraya bakıyordu. Elçin'e ait çekimdi bu. O kadar güzel ve özeldi ki bu fotoğraf benim için.

Fotoğrafı geri koyup komodinin üstünde duran kitap gibi olan çerçeveyi elime aldım. Sol tarafta Elçin ilk doğduğu gün kucağıma aldığım fotoğraf varken sağ tarafta benim üniversite mezuniyetinde çekilmiş fotoğrafımız vardı. Tolga'dan önce ilk arkadaşımdı benim için. Tolga'ya anlatamadıklarımı ona anlatır rahatlardım. Dert ortağımdı işte, çoğu kız kardeşin olduğu gibi. Fazla kavga ettiğimizi hatırlamıyordum, çünkü birbirimizin suyuna gitmeyi çok iyi bilirdik.

Kapının tıklatılmasıyla çerçeveyi yerine koyup dolan gözyaşlarımı gizlemek için kafamı geriye yatırdım. İçeriye Elçin, Ekin, Ece'nin girmesiyle bakışlarımı onlara çevirdim. "N'oldu?"

"Sana bakmaya geldik," diyerek yanıma geldi Ekin. "Aşağıdaki muhabbetten çok sıkıldık."

Aşağıda bütün akrabalarım vardı. Anneannemler, dayımlar, halamlar, amcamlar. Koskoca salonu neredeyse doldurmuştuk. Bir de Tolgalar vardı, onlar da kalabalık gelecekti. Teyzesi, amcası, dayısı, halası.

"Burçin, gerçekten çok güzel olmuşsun," Ece'nin dolan gözleriyle karşılaşınca sırıttım. "Ağlama kız, daha gitmedim. Bu daha başlangıç," omuz silkerek yanıt vermeyi tercih etmişti.

Elçin'in hızla belime sarılmasıyla sendelesem de toparlayabilmiştim. Burun çekme sesi gelince saçlarına dikkat ederek kafamı yüzüne doğru eğdim. Ağlıyordu. "Niye ağlıyorsun fındık kurdu?"

KAMELYA ÇİÇEĞİM - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin