Lukten av rødt skjerf

1.7K 210 478
                                    

|Lukten av rødt skjerf : Kırmızı Atkının Kokusu|

-

Yibo o günün sonunda eve gittiğinde, Haikuan'ı kapısının önünde arabasına yaslanmış bir şekilde, onu bekler bir halde bulmuştu. Adımlarını acele etmeden ona doğru atarken Haikuan telefondan başını kaldırıp Yibo'ya hafifçe gülümsedi.

"Sonunda geldin."

Yaslandığı arabasından ayrılıp Yibo ile beraber apartmanın bahçesine girdiklerinde ikisinden de ses çıkmıyordu. Eve girdiklerinde dışarıya nazaran sıcacık olan evle Haikuan gerinmişti. O esnada Yibo çantasını ve paltosunu girişe bırakıp içeri geçti. 

Haikuan, Yibo'nun oturma odasına kadar getirdiği katlanmış kırmızı atkıyı o an fark etti. Yoldayken kitaplarının arkasında sıkı sıkıya tutmuş, eve getirene kadar başına bir şey gelmesin diye gözünü dahi kırpmamıştı. Haikuan'ın önünden  oturma odasına geçtiğinde atkıyı masaya bırakıp üstünü değiştirmeye gitmişti.

Büyük olan sormak istese de bir şey demeden mutfağa gidip bir şeyler hazırlamak için dolabı açtı. Yibo da ardından mutfağa girmiş masaya kurulmuştu. Haikuan yiyecekleri masaya dizerken bir ağabey edasıyla gülümseyerek Yibo'ya döndü. Yibo telefondaki oyuna dalmış, parmaklarını hızlı bir şekilde ekranda gezdiriyordu.

"Fakültede ilk günün nasıldı?"

Haikuan'ın naif sesiyle sorduğu soru, Yibo'nun telefonun üzerinde olan parmaklarını yavaşlatırken, dudaklarını büzerek kafasından birden fazla düşünce geçmesine rağmen o kadar cevabın içerisinden sadece "Normaldi." demekle yetinmişti. 

Haikuan başını sallayarak Yibo'ya yemekte sessizce eşlik etti. Bazen Yibo Haikuan'a kısa sorular soruyor, Haikuan makul cevaplar verip yeniden yemeğe dönüyorlardı. Saat çoktan akşam 6'yı geçmişti. Yibo Haikuan ile beraber eve geldikten sonra yavaş yavaş başlayan yağmur, hızını arttırarak güçlü bir sağanağa dönüşmüştü. Sokaktan gelen yağmur sesi Yibo'nun dikkatini çekerken Haikuan onun önüne sıcak bir kupa bıraktı.

"Eylülde Stavanger hep böyledir. Akşam yağmuru alışageldik bir durum burada."

"Peki, Limandakiler ne yapıyor Haikuan Ge? Orası buraya göre daha kalabalık."

Yibo'nun merak dolu bakışları, cam kenarında yağan yağmuru izleyen gence döndü. Haikuan gülümseyerek dışarıyı izliyordu.

"Sel çıkma durumu olduğundan dolayı toplanıyorlar. Bu onlar için resmi olmayan bir tatil. Bu tür olaylara alışkın oldukları için normal. Şu anda ise liman bomboştur, eminim."

Yibo başını sallayıp önüne döndüğünde masanın üstündeki atkıya çarptı gözleri. Haikuan uzun süre Yibo'dan ses gelmeyince arkasını döndü. Genç olanın gözleri masanın üzerindeki atkıda kilitli kalmıştı.

"Rengi çok güzelmiş. Senin mi?"

Yibo bakışlarını atkıda gezindirirken Haikuan atkının örgü stiline bakmak için elini uzattığında Yibo'nun sesiyle duraklamıştı.

"Benim değil."

Haikuan dudaklarını birbirine bastırıp anlamışçasına başını sallayarak geri çekildi. Yağmur hâlâ aynı hızında devam ediyordu. Rüzgarın ıslıkları kahverenginin tonlarını barındıran sokakta yayılırken ağaçlar birbirine çarpıp duruyordu. Aradan ne kadar süre geçti bilinmez Yibo uzunca sessiz kalışının sonunda ağzını açıp iki kelime söyleyebilmişti.

"Fakülteden birinin."

Haikuan yeniden cama doğru döndü. Yüzünde hafif fakat sıcacık bir gülümseme belirmişti. Yibo'nun Norveç'e bu kadar erken adapte olacağını beklememişti. Ona göre Yibo sakin, kendi halinde olan bir çocuktu. Kolay kolay arkadaş edinen bir tip olmayacağı gibi çok fazla da konuşmuyordu. Genel olarak yüzündeki tek bir ifadeyle akşama kadar gezinip duracağını düşünmüştü. Oysa işler farklı bir yola sapacak gibi duruyordu. Yağmur yavaşça yerini güzel bir sessizliğe bıraktığında, sokaktaki tek ses yaprakların üstünden düşen su damlalarının yolun kenarındaki su birikintilerine damlamasıydı.

Stjernestøv | YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin