Oslo

1.5K 192 646
                                    

|İskandinavya'nın 4. Büyük, Norveç'in ise en büyük şehri olan Oslo, yüksek refah seviyesi ve doğal güzellikleriyle ünlü bir şehirdir. Oslo kelimesi, Lo deresinin denize karıştığı yer, dere ağzı anlamına gelir.|

-

Yorucu bir haftanın sonunda, vize haftası yaklaşırken fakültenin içindeki hareketlilik gittikçe artmıştı. Her bir koridorda dersler hakkında konuşan yerli yabancı birçok öğrenci ara sınavlara hazırlık yapıyor, kampüsün genç ruhunu yorgun sesleriyle ayakta tutuyorlardı. Binanın merkezinde, zemin kattaki büyük yuvarlak masalara dizilmiş olanlar ise ellerindeki kitapları gelişi güzel ortaya koymuş; yoğun bir şekilde haftaya başlayacak olan sınavlar için yeni notlar hazırlıyorlardı. 

Haftanın son günü olması dolayısıyla hafta sonu için sınavları boş verip gezi planı yapanlar ise usul usul fakülteden sıvışıp kendilerini Stavanger'in yağmur sonrası buram buram nem kokan havasına bırakmışlardı. 

Şüphesiz ki bu gezi planını yapan öğrenciler Bjørn ve Finn'den başkası değildi. Sınav onlar haricindeki herkesi ilgilendiriyordu. Normalde bu planı her zaman üç kişi olarak hazırlarlardı. Fakat tüm hafta boyunca grup ödeviyle uğraşan Zhan onları ilk kez yalnız bırakıp fakültede kalmıştı.

Sebebi ise Yibo olmadan yaptığı ödevinin sonucunu merak etmesiydi. Neyse ki grup arkadaşı, Yibo kadar olmasa da Zhan'a yardımcı olmuştu. Bugün ise yaptıkları ikinci ödevin puanlama ilanının olduğu gündü.

Hızlı adımlarla merdivenleri çıkıp profesörün odasının önüne geldiğinde, gördüğü kalabalık ile şaşırmadı. Meraklı gözleri kağıdı bulurken panoya yaklaştı ve ilk sıraya baktı. Aradığı isim yoktu. 

Yibo birinci olmamıştı. 

Gözleri hızlıca listenin sonuna doğru inerken Lea'nın da birinci olmadığını fark etti. Başka bir öğreci birinci olmuştu. Listenin ortasında bulduğu isme ve yanında yazan 0 rakamını görünce şaşkınlıktan dolayı gözleri kocaman açıldı. Lea gibi hırslı bir öğrenci, bireysel notu yüksek olmasına rağmen grup ödevinden 0 aldığı için listenin sonlarına doğru düşmüştü. 

O an Xiao Zhan endişelenerek sesli bir şekilde yutkundu. Ardından diğer satırlara bakmasına gerek kalmadan bakışlarını listenin en altındaki isme indirdi. Tahmin ettiği gibiydi. 

Yibo boş kağıt teslim ettiği için puanlama yapılmamıştı. 

Panoya iliştirilmiş kağıdı hızla çekip etrafında ona tuhaf bir şekilde bakan gözleri umursamadan birinci sınıfların olduğu kata doğru attı kendisini. Yibo neden böyle bir şey yapmıştı?

Zihnindeki sesler ona korkunç nedenler sunarken elindeki kağıt büzüşmüştü. Merdivenleri çıktıktan sonra bildiği sınıfa doğru hızlı adımlarla ilerledi. Her ihtimale karşı oradan çıkan bir öğrenciye Yibo'yu sorarken bile kendisine engel olamamış, öğrencinin bileğini sıkmıştı. 

Telaşlıydı çünkü beraber ödev yapamadıkları için böyle yaptığını duymaktan korkuyordu. Yibo fevri bir genç değildi; Tutarlıydı. Dürüsttü. Bunu öylesine yapmış olmasına imkan dahi vermiyordu. 

Endişeli gözlerle sınıftan çıkanları bekledikten sonra gözleri; kendisine arkasını dönmüş, eşyalarını toplayan bedeni buldu. O an sabırsızca içeri girip kapıyı ardından kilitlemişti. 

Onu fark eden Yibo arkasını döndüğünde, Zhan kağıdı masanın üstüne hızlıca indirip bir cevap beklercesine titreyen gözlerini karşısında sessizce kağıda bakmakta olan gencin yüzünde gezdirdi. 

Yibo şaşırmamıştı. Yüzü ifadesiz, bakışları düzdü. Zhan buraya gelirken en çok da bu tepkiyi almaktan korkmuştu ve korktuğu da başına gelmişti. 

Stjernestøv | YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin