tene sarınan anılar kolay kolay bırakmazmış sevdiğinin nefeslerini.

57 14 1
                                    

taehyung arkadaşının eline bir şişe bira tutuşturmuş, kendisi günün üçüncüsünü devirirken jimin tereddüt etti. alkol alması bir süre yasaktı. şimdi lâl görse nasıl da kızardı.

koltuğa iyice yerleşti, boğazından tuttuğu şişeyi dudaklarına dikti düşüncelerini kovalamak istercesine. konuşacak gibi görünmüyordu pek. taehyung buna minnet duydu, zira insanların dertlerini kaldırmak için daha yeterince sarhoş değildi. onunki kendine fazlasıyla yetiyordu.

birkaç saati karşılıklı koltuklarda sessizce devirdiklerinde, nihayetinde taehyung ağırca ayaklandı, elindeki boş teneke kutuyu sehpanın üzerine bırakıp bıkkınca içeri ilerledi. jimin elindeki şişenin ağzında parmağını gezdirirken dışarıyı izleyen soğuk gözleri arkadaşına döndü. taehyung her zamanki o adımlarına, sırtının kamburuna bulaşmış sarhoş yıkılmışlıkla yürüyordu. genç adam o kadar uzun süredir bu hali kendine vücut edinmişti ki, jimin bir zamanlar taehyung'un içmediği günlerin ve gecelerin olduğunu neredeyse unuttuğunu fark etti. buruk bir yutkunma koptu boğazından, dudaklarına bira bir kez daha değdi.

kim taehyung geri döndüğünde elinde rastgele bulduğu bir yastık ile battaniye vardı. huysuz bir edayla "bu koltukta uyuman sıkıntı olmaz, değil mi?" diye sorduğunda jimin dalgınlığını üzerinden atarak başını salladı.

"sorun yok, gayet iyi." diye mırıldandığında taehyung elindekileri koltuğa bıraktı, birkaç saniye duraksayıp ensesini kaşırken boğuk bir sesle devam etti:

"tuvalet koridorun sonunda, biliyorsun. dolapta da yiyecek bir şeyler olmalı ama son tüketim tarihlerine bak. zaten... alkol yeteri kadar var. arka odada olacağım."

jimin, arkadaşının koyu halkalar oluşmuş gözlerine kısaca baktıktan sonra başını eğdi ve onaylar bir jest yaptı. ikisinin de birbirine tahammül edecek hali yoktu bakıldığında, fakat jimin yine de suskun bir minnet duyuyordu. gidecek bir yerinin olmaması dışında, taehyung'un sızılı kasım'ında onu rahatsız etmenin huzursuzluğu vardı üzerinde. yine de şimdi tek arzusu, aklını kurcalayan en küçük sıkıntıyı bile saniyelik de olsa unutmak, zaten yüreğine bir türlü düşmeyip de içini bomboş eden hisleri daha da kovalamak ve boğazında bıraktıkları acımtrak suçluluğu geçirmekti.

taehyung gittikten, ev olduğundan daha da sessizleştikten bir süre sonra jimin bir şişe daha almak için ayaklandı. azıcık bira bile dengesini hafiften yitirmesine sebep olmuş, gözleri kararmıştı. ensesinde kendini hatırlatırcasına sızlatan yaraya öfkeyle parmaklarını geçirmek istese de yalnızca hayıflanan bir nefes verdi ve dolaptan hışımla bir şişe çekti. savururcasına açtığı kapak tezgaha düşerken gözü, koridorun başında hafifçe aralık kapıdan az biraz görülen odaya takıldı. bu evi nereden bakılsa altı yedi senedir bildiğinden, karşısında kalan odanın görüntüsü istemsizce kanını dondurmuştu. şişeyi tutan elinin titremesinden çekinerek tutuşunu iyice sıkılaştırdı, kalbi göğsünde gümbür gümbür atıyordu. usul adımlarla odaya biraz daha yaklaştığında birinin duyacağından korkarcasına nefeslerini göğsüne hapsetmişti.

kim taehyung, her zamankinden düşük omuzlarla çift kişilik yatağın ucuna nazikçe oturmuş, bir elinde yalın, süssüz bir çerçeve, diğerinde ise ağzına kadar dolu bir bardak kırmızı şarap tutuyordu. kara kaşları şimdi birbirine değecek kadar çatık, dudakları hoşnutsuz bir kıvrıma bükülmüş, öylece elindeki fotoğrafa bakıyordu. jimin fotoğrafta ne olduğunu göremese de, tahmin etmek pek zor değildi.

ellerinin titreyişleri bacaklarını da işgal ederken kalbini durduracak bir dehşet içinde dengesiz adımlarını odadan uzaklaştırdı park jimin. zira oda, yıllar sonra bile buram buram o kokuyordu.

merhabalar, iyisinizdir umarım. yine araya aylar soktum istemeden, bakmayın kusuruma :/
eğer ki özlediyseniz, özleminizi gideren bir bölüm olmuştur diye umuyorum.
iyi bakın kendinize :)

ve bir günümüz biter, sızılar başlardı, mj + kthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin