Çalan kapıya bakmaya giderken içimde bir tedirginlik vardı. Annem ve babam evde değildi ve daha işten gelmelerine çok vardı. Ayrıca evimize genelde gelen pek kişi olmazdı.
Kapı deliğinden dışarı baktığımda kimsenin olmadığını görmemle kaşlarımı çatt...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
_________________
Hargreeves malikanesinde yemek vaktiydi. Bütün çocuklar sandalyelerinin başına geçmiş babalarının gelmelerini bekliyorlardı.
Sonunda Reginald Hargreeves masaya teşrif ettiklerinde kısa bir baş hareketiyle oturmalarını işaret etmiş ve kendisi de oturmuştu.
Çocuklar da oturunca radyo eşliğinde yemeğe başlamışlardı.
Allison ve Luther birbirlerine bakıp gülümsüyor, Ben kitap okuyor , Klaus gizlice sigarasını sarıyor, Diego bıçaklarıyla oynuyor, Five hepsini gözetliyor, Vanya ise normal bir şekilde yemeğini yiyordu.
Five hergün gördüğü bu tablodan bıkmışcasına iç çekti ve babasının ilgisini çekmek için bıçağı sert ve gürültülü bir şekilde masaya sapladı.
"Bir sorum olacak."
"Bilgi takdire şayan bir hedef fakat kuralları biliyorsun number five yemek de konuşmak yok Herr Carlson'u bölüyorsun."
Five dediklerini umursamadan önünde ki tabağı sertçe itti
"Zaman yolculuğu yapmak istiyorum."
"Hayır."
"Ama hazırım. Söylediğin gibi uzaysal sıçramalara çalışıyorum."
Bir anda kalkıp babasının yanına sıçradı.
"Gördün mü?"
"Zamanda yolculuğa kıyasla uzaysal sıçrama basit kalır. Biri buz üzerinde kaymaya, diğeri buz gibi sulara gözü kapalı dalmaya ve palamut gibi yeniden belirmeye benzer."
Five sıkıntılı bir nefes verdi
"Hiçbir şey anlamadım."
"Hazır olmama nedenin de bu zaten."
Reginald Hargreeves, tekrardan yemeğine dönerken Five hala babasını dinlememeye kararlıydı.
Başını Vanya'ya çevirdiğinde onunda bunu yapmaması gerektiğini savunduğunu anladı ki belirtircesine başını olumsuz anlamda sallıyordu.
