__________________
_________________
"TANRIM BUNLAR NE RAHATSIZ ŞEYLER BÖYLE!"
Robin mecbur kaldığından Allison'un ona giymesi için verdiği akademi üniformalarından giymişti fakat eteği Allison'un aklında kaldığı kadar uzun değildi.
"Sanırım küçükken fazla kısaydım. Ya da sen fazla uzunsun."
"Belki de bu şey çekmiştir ha ne dersin?" Robin alay ederek sordu.
Allison başını olabilir anlamdında salladı. Robin gözlerini devirip söylene söylene kızın odasından çıktı. Bir yandan da 'en azından kalçamı örtüyor.' deyip kendini avutmaya çalışıyordu.
Eline Five'ın önceden gösterdiği yerden bir şemsiye aldı ve akademiden dışarı çıkmak için kapıya doğru ilerledi. Five yanına uzaysal atlayış yaptığından gözlerini devirdi. Bazen bir anda ortaya çıkınca korkmuyor değildi.
Sessizliklerini koruyarak diğer kardeşlerin beklediği yere vardılar. Robin'in gözü Ben'in heykeline takıldı. Hepsini Vanya'nın kitabından ve Five'ın bahsetmelerinden tanıyordu ve en saygı duyduğu kişilerden biriydi Ben. Neden bilmiyordu ama ona karşı içinde bir sempati vardı.
Robin yanından gelen sigara kokusunu almasıyla başını Klaus'a çevirdi. Onun bu bağımlılığına üzülüyordu ama tabi ki onu ilgilendiren bir şey olmadığını bildiği için sessiz kaldı.
Sonunda bekledikleri Grace ve Pogo da gelince tamam olmuşlardı. Robin içinden bir şükür çekti. Cenazelere saygısı vardı fakat kıyamet daha önemli olduğu için hemen bitmesini diliyordu.
"Bir şey mi oldu?" Grace yüzünde ki gülümsemeyle beraber sorunca Robin ona tuhafça baktı. Robot olduğunu biliyordu fakat cenazenin ortasında bunu sorması tuhaf gelmişti.
"Babamız öldü. Hatırladın mı?"
Grace'in yüzündeki gülümseme bu sözü duyunca ışık hızında silindi ve yere bakarak cevap verdi. "Oh, evet.... Elbette."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙎𝙤𝙪𝙡𝙢𝙖𝙩𝙚 || 𝓕𝓲𝓿𝓮 𝓗𝓪𝓻𝓰𝓻𝓮𝓮𝓿𝓮𝓼
FanfictionÇalan kapıya bakmaya giderken içimde bir tedirginlik vardı. Annem ve babam evde değildi ve daha işten gelmelerine çok vardı. Ayrıca evimize genelde gelen pek kişi olmazdı. Kapı deliğinden dışarı baktığımda kimsenin olmadığını görmemle kaşlarımı çatt...