two

490 62 44
                                    

Sabah uyandığımda yağmurlu bir hava karşılamıştı beni. Böyle havaları çok severim sanki dünyanın tüm pislikleri temizleniyor her yağan damlada yer gök arınıyor pisliklerinden ve bunu düşündükçe de o kasvetli hava bana huzur veriyordu. Çok uyuyan bir insan değilim ya da muhakkak erken kalkarım. Geçmişten gelen bir alışkanlık.. Belki bir fobi... Bunları düşününce en derine gömdüğüm -ya da öyle sandığım- geçmişim parça parça canlandı eski sesler yankılandı beynimde. Babam? Annem? Onlar sahi şuanda ne yapıyorlar? Yüzlerini yavaş yavaş unutmaya başladım sanırım. Annemi unutmak istemem ama babam.. Benim en kötü anılarımı, geçmişimin en karanlık kısmını kendi elleriyle yazdı o. Her hatırladığımda tüylerim ürperir yine öyle olmuştu. Hani unutmuştum? Hani artık hepsi geçmişti?

Flashback

Sabah uyandığımda saat 9'a geliyordu. Onun gelmesine çok çok az bir süre kalmıştı. Bu benim için basit bir süre değil işkence görmem için kalan zaman dilimiydi. Çünkü çok geç kalmıştım her şey için. Kahvaltı hazırlamak dağınıklıkları toplamak kıyafetlerini hazırlamak. Gerekli olan her şeyi en ince ayrıntısına kadar düzenlemek. Bunların hepsi için kalktığım saat çok geçti. İlk defa bu kadar uyumuştum. Normalde saat 6 da kalkar ve her işi halleder onun gelmesini beklerdim. Hemen ayaklandım ve ne kadar hızlı olursa o kadar hızlı davranıp kahvaltıyı hazırlamaya başladım ama aynı zamanda bir gözümde en değerli eşyam saatimin üstündeydi. Saniyeler içinde oynuyordum resmen ama o gelmeden kahvaltıyı hazırlamayı başarmıştım. Tam son olarak çubukları yerleştirdiğim sırada kapı sesini duydum. Ve sonrasında mutfağa yaklaşan ayak seslerini. Her adımda başımdan bir damla ter akıyor ellerimi ovuşturuyordum. Kahvaltısını hazırladım sonuçta çok fazla bir şey olmaz diye kendimi avuturken çatık kaşları yüzünden önce selamladı beni. Hemen eğildim ve özür diledim. Mutfaktan çıkmaya ve diğer işleri halletmeye yelteneceğim sırada kolumu sertçe tuttu ve kulaklarımı inleten gür sesi ile bağırdı.

-Nereye gittiğini zannediyorsun sen?!

+Geri kalan işleri halletmeye gidiyordum.

-Niye vaktinde yapmıyorsun lan şerefsiz!

+Geç uyanmışım çok özür dilerim şimdi hemencecik hallederim ama.

-Sen neyin halletmesinden bahsediyorsun it sanki bir işi düzgün yaptığın var. Sen geri zekalı mısın niye hiç bir şeyi anlamıyorsun sana ben gelmeden her şey hazır olsun demiyor muyum?!!

+Çok özür dilerim lütfen bir şey yapma bana lütfen ne istersen yaparım..

-Bu yaptığının affedilir olduğunu mu düşünüyorsun he?

Doğru söylüyordu beni niye bu yastık yamuk diye yarım saat dövmüşlüğü vardı bende ne umduysam. Sadece sustum.

-Uyumak ne demek ben şimdi sana göstereceğim!

O an döveceğini anlayıp siper aldım. Ve işte başlıyordu..

***Senden ne olur köpek. Pislik geldin pislik gideceksin. Dünyaya pislik yapmaya gelmiş. Çalışmak nedir bilmeyen bir it. Bir de kız olacak. Senin doğduğun güne çok lanet okudum. Sen hala buradaysan benim sayemde ben baktım seni bu zamana kadar getiren benim ben! Kalkıp teşekkür edeceğine bir de gelmiş özür dilerim diyor. Bir b*ka yaramayan ######.***

tears line up | vsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin