23.01.2032

62 12 12
                                    

Bu gün o kadar çok yoruldum ki uyuyamıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu gün o kadar çok yoruldum ki uyuyamıyorum. Saat gecenin dördü ve ben yine kendimi seninle konuşurken buluyorum.

Ve asıl şaşırman gereken şey, mektubu yazarken daha ilk cümleden yorgunluğumun hafifliyor olması.

Galiba, beni cidden huzura boğan tek şey sensin, hem de bunu bir yatak bile başaramıyorken. 

Hayır, bunu zaten yıllardır biliyorum ama her seferinde mucize gibi parlıyor olması beni şaşırtıyor işte.

Bu kez sana hayatımdaki büyük değişimden birazcık bahsetmek istiyorum galiba. Çünkü yorgunluğumun asıl sebebi de bu. 

Ama galiba ondan önce anlatmam gereken gri sayfalar var hayatımda...

Savaş artık sekiz yıldır bitmiş olsa da, hayat hiç bir şekilde eskisi gibi olamadı, Sevr. Ben, bunu sana bağlıyorken, insanlar bunu nükleer silahlar yüzünden yaşadığımızı savunup duruyorlar. Ama düşünüyorum da, sen hala yanımda olsaydın ve burası tıpkı bir cehenneme dönmüş olsa bile umrumda olmazdı ki...

Savaş, benden onca şey çalmışken ve ben sadece sana bu kadar muhtaçken...

Saçmalık herşey cidden...

İnsanlık uyanışa geçmek istiyor, yıkıp döktükleri bu dünyayı onarmaya çalışıyor hala tam sekiz yıldır. Bana kalsa bi bok yaptıkları yok ama,

sonuçta kendi düşen neden ağlasın ki.

Onca şeyi mahvedip üzerine yenisini inşa etmek istemeleri sadece bencillik.

Yine de sana buranın dert tasasını yıkmak istemiyorum, o yüzden o gereksizleri uzatmayacağım.

Sana anlatmak istediğim şey, o gün...

İkimizin de aslında ölü bulunduğumuz o gri sabah...

Seni ilk çıkarmaları için onlara bağırdığımda bile vardı umudum biliyor musun?

Hatta kurtarma ekibinin getirdiği sedyeye yatırıldığında ve beni de başka bir sedyeye yatırmaya çalışan ekibe direttiğimde...

O sabah bir kabus gibiydi, Sevr ve hala aklımda öyle yer edinmekte. 

Baksana, hala anlatırken boğazım düğümlenip duruyor ve yazıma bu kez balkonda devam etmek zorunda kalıyorum.

Seni ambulansa aldıklarında yanına koştuğumu ama ekip üyelerinin beni çekiştirip durduğunu hatırlıyorum sadece, ve bir de gözündeki damlayı...

Onu silmeme bile izin vermediler, Sevr.

Son kez seninle vedalaşmama engel oldukları için onları asla affetmeyeceğim.

Beni bayıltıp hastaneye yatırdıklarını bile üç gün sonra uyandığımda öğrenmiştim.

Çok geçti, 

her şey için...

Gözlerimi açtığımda kafamda sadece hyunglar ve Hi Ra vardı.

Onlara seni sormak istediğimde ortamda ölüm sessizliği yaşandığında ve ardından Hi Ra çığlıklarla ağlamaya başladığında tüm bedenimi saran soğukluk hala benimle, sevgilim.

İşte o zaman anlamıştım ki,

daha ölü olan bendim, çünkü Sevr, asıl ölenler geride kalanlar olurlar...

Kafka'ya Yanıtlar | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin