19.Bölüm 🌙 |Sarsılan Dengeler

1K 100 92
                                    

İlahi Bakış Açısı

4 genç aynı anda gelmişlerdi Gök Evrene. Gördükleri karşısında kaskatı kesilmişlerdi. Gök Evren adasının 4 bir yanındaki köprülerden 3'ü kırılmıştı. Bu nedenle 4 gençte tek köprüden geçmeliydi. Şu an kurallar  bile yıkılıyordu. Deniz çalkalanıyor, ada üzerindeki binalar sallanıyordu.

"Dikkat edin! Tsunami!" Gençler yan taraflarına baktıklarında dalgaların büyük bir şiddetle binalara çarptığını, adayı sular altında bırakmak istercesine sinirli olduğunu gördüler.

4 farklı halkta canını kurtarma peşindeydi. Herkes çığlık çığlığa kaçıyor, akademiye girmeye çalışıyorlardı. Çünkü orası adanın merkeziydi. Dalgaların oraya ulaşması daha zordu. Öte yandan, ada sallanıyordu. Herkes tek bir yerde toplanırsa adanın çökme olasılığı artıyordu.

Şoktan hâlâ çıkamamıştı varisler. Onların bulunduğu köprü de yıkılmak üzereydi.

Luka ellerini havaya kaldırdı. "Tanrım, daha istediğim şeylerin hepsini yapmadım. Öleceksem bu şimdi olmamalı."

Adrien kendine geldi o an. "Saçmalamayı kes Luka! Kimse ölmeyecek! Şimdi eğitmenleri buluyoruz, ve akademinin girişindeki büyük çeşmenin orada buluşuyoruz. Çabuk!"

Gençler biliyorlardı. Gök evrende en büyük güçler onlara aitti, ve bu güçleri kullanmayı bilende eğitmenleriydi. Onlar, bu felaketi durdurabilecek tek kişilerdi.

Tam koşmaya başlayacakları sırada gördükleri şey ile ağızları yine açık kalmıştı.

"Bu.. İmkansız.."

"Lütfen biri gözlerin bozuldu desin."

"Üzgünüm, ama kıyamet kopuyor Luka.."

Gök Evren'de,

Gök, ortadan ikiye ayrılıyordu.

Büyüyen yarık, tam bir kara delik gibiydi. Denizdeki sular, damla damla ona doğru çekiliyordu. Sadece sular değil, küçük çaplı eşyalar da çekiliyordu.

Zamanla, sıra büyüklere hatta insanlara bile gelebilirdi.

"Koşun!" Adrien'ın uyarısı ile hepsi kendini topladı ve koşmaya başladılar. Onlar adaya ayak bastıkları an, son köprü de denizin sinirli ve koyu mavi sularına gömüldü.

"Çabuk!" Herkes kendi ülkesine dağıldı, ve eğitmenlerini aramaya koyuldular. Kaybedecek tek bir saniyeleri bile yoktu.

Marinette kendi ülkesinin sınırlarında eğitmenini ararken, mor ile bezenmiş ülkenin yavaş yavaş renginin açık sarıya doğru ilerlediğini gördü. Buna anlam veremese de, yoluna devam etmeliydi.

Ülke merkezindeki meydana geldiğinde Bayan Azura'yı sihir yaparken buldu. Yıkılan evlerin dökülen her bir parçasını birleştirmiş ve korunaklı bir yer yapmıştı. Tüm halkı oraya toplamış, üstlerine gelen dalgaları koca bir ışık duvarı ile durduruyordu.

Çok zekice.. Diye geçirdi içinden genç kız. Ardından hızla eğitmenin yanına koştu.

"Bayan Azura!"

"Tanrıya şükür.. Marinette.. Sen iyi misin?"

"Evet, ben iyiyim! Ama sizin benimle akademiye gelmeniz gerek. Tüm eğitmenleri bir araya getirmeye çalışıyoruz!"

Kafasını olumlu anlamda salladı. "Bu en doğru seçenek, ama insanları böyle bırakamam!"

Yarattığı duvara baktı Azura. O an bir ses duydular ikiside. "Ben duvarı tutarım! Siz gidin!"

Yasak - Miraculous Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin