XIII-III

234 47 42
                                    

13 Mart
05.13, akşamüstü.

Bu sabah, aralık pencerenin yüzünü örten ince perdelerin arasından içeri süzülen bahar havası ve onun dinginliğine karışan kuş cıvıltıları arasında karşıladım yeni günü. Öyle huzurluydum ki gözlerimi kapattığımda ve de araladığımda da seni bulduğum için karşımda, titreyen gülümsememi bir türlü durduramıyordum.

Sırtı üstü uzandığım yatakta sana doğru dönüp seni izlerken içim göğsüme artık sığmayan bir sevinçle dolup taşmaya başladı. Sessizce dudaklarımı yastığa bastırırken dört bir yanıma sinen kokunla bir kez daha karşılaştı ciğerlerim ve bakışlarım saçlarınla yüzün arasında dolaşmaya başladı. Suretini unutmaktan korkup ismini telaffuz etmekten çekindiğim günlerden korkusuzca gözlerine dokunup adını fısıldadığım bu ana gelene dek yaşadıklarımızı anımsayarak buruk bir şekilde gülümsedim kendi kendime. Uykulu kirpiklerin usulca havalanıp yukarıya uzanırken yeni günü bana bakarak karşıladın ancak senin dudaklarında saf bir mutluluk vardı.

"Burada geçireceğimiz son gün olduğuna inanmakta güçlük çekiyorum, zamanın bu kadar çabuk geçeceğini düşünmemiştim hiç," derken doğruldun, yastıklara sırtını dayadıktan sonra tek elin saçlarımın arasına düştü.

"Ben de öyle, doğrusu bana sorulacak olsaydı sonsuza dek burada kalmak isterdim seninle."

Hafifçe güldün ve parmaklarının arasına dolandı kahverengi tutamlar.

"Evimize gitmek istemiyor musun yoksa?"

Önce başımı yükselttim yastıkta, ardından kaldırdığın kaşlarına ulaşmaya çalışan dudaklarını görünce ben de doğruldum.

"Orada yaşamak için sabırsızlanıyorum," derken başımı omzuna yasladım, aynı lahza içinde sardı beni kolların.

"Bütün zorluklarına rağmen her güne, hayatın bize sunduğu bütün güzelliklere birlikte gözlerimizi açacağımız odada uyumak ve de hep senin yanında uyanmak, kalabalığın sardığı salonda da bir başımıza kaldığımız akşamlarda da hep seni karşımda bulmak, sen çalışma masanda oturmuş geç saatlere kadar çalışırken daima yanında olmak, belki bazen de şiirler yazmak, birlikte mevsimin ilk karını kutlamak, bahar çiçeklerinin sardığı bahçede dolaşmak, kimi vakitler piknikler yapmak ve koridorlarda dans etmek için, her daim seninle olabilmek, yaşadığımı seninle hissetmek için sabırsızlanıyorum."

Saçlarımın arasına uzun bir öpücük bıraktıktan sonra sıcak nefesin alnımdan yanaklarıma doğru süzülürken "Hislerimi bundan daha doğru bir şekilde açıklayamazdım," dedin.

"Beni daima böylesine eksiksiz, bütün farklılıklarımıza rağmen bu kadar kusursuz bir şekilde tamamlayabilmen öyle güçlü bir hayranlık hissi bırakıyor ki içimde, ne zaman bu duyguyu anlatmaya çalışsam kelimelerin kifayetsiz kaldığını görüyorum."

Gülümseyerek yanağına kısa bir öpücük bıraktım ve "Biliyorum zira aynı hissi ben de sıklıkla yaşıyorum," diye cevapladım seni. Ardından yataktan kalkıp perdeleri araladıktan sonra buradaki son günümüz için kenarında piknik yapmayı planladığımız gölün güzelliğine baktım. Yine güneşin parlak saçları dökülmüştü üzerine, mavinin tonları hafifçe dalgalanıyordu rüzgârın değdiği yüzünde. Henüz baharın ilk günlerini yaşıyorduk lakin sanki sema bütün bulutları ateşe vermişti yaz günlerinin hasretiyle.

Beni takip edip yanıma geldin sessizce ve önce elbise seçmeme yardım ettin, sonra da giyinmeme. Omuzlarımı sarıp göğsümün üzerinde birleşen kumaşları bir arada tutan ipleri bağlarken boynumda asılı duran kolyeye dokundun. İçinde ikimizin birlikte portresinin çizildiği küçük bir kumaş parçası vardı, bir de baş harflerimiz iç içe geçmişti kapağında. Buraya geldiğimiz akşam hediye etmiştin onu bana ve ben de onu hiçbir zaman yanımdan ayırmayacağıma söz vermiştim. Yanımda olamadığında bile senden bir parça taşıdığımı hissedecektim böylelikle.

Çanlar ve KuşlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin