Koridordaki peteğe çete gibi kurulmuş. Diğer uçtaki Ömer ve tayfasını izliyorduk.
Ömer bize doğru bakmıyordu.
Ne yazık, oysa baksa Çağrı hırlayarak üzerine atlamak için hazır bekliyordu.
Vedat, Ömer ve Emre'nin arasına geçmiş ısrarlı bir şekilde bir şeyler anlatıyordu fakat ne Emre ne de Ömer pek oralı değillerdi. Ömer'in yüzü sirke satarken Emre oldukça sinirli duruyordu.
Vedat'ın dudaklarını okumaya çalışan gözlerim, esmer teninin üzerindeki köşeli çene hattına kaydı.
Sinirle bir şeyler söylediği dudaklarını tekrar odağıma aldığımda kelimeleri kesildi ve ağzı hafif aralık kaldı. Gözlerine doğru çıktığımda ise bize, arkadaşlarıma doğru baktığını gördüm.
Onları izlediğimizi fark etmemeleri için ya kör olmaları ya da hararetli tartışmalarına kendilerini epey kaptırmış olmaları gerekiyordu. Bu yüzden bizi fark etmesine şaşırmayarak bakışlarımı onların üzerinden çekmedim.
Grubun diğer üyelerine doğru baktığımda Ömer'in yılan bakışlarının ve Emre'nin de dikkatini çektiğimizi gördüm.
Ömer bizi süzdükten sonra pişkin pişkin güldü ve kafasını önüne eğdi. Koridordaki havanın iki grubun arasında yay misali gerildiğini hissettim.
Emre gözlerini arkadaş grubumun üzerinde gezdirdi ve sonra yavaşça gözleri benimkileri buldu. Ardından yanındakilere dönüp bir şeyler söyledi. Ömer tepki vermezken Vedat sert sert önce Emre'ye ardından bize baktı.
Çağrı ters bir tavırla, "Ben bu Vedat'ı da döverim yalnız. Ne bu bakışlar amınakoyayım?" dediğinde Ezgi Çağrı'yı sakinleştirmek için usulca ona yaklaştı, elini koluna yerleştirdi.
Emre' ye döndüğümde Vedat ve Ömer'i geride bırakarak bize doğru yürüdüğünü gördüm. Çağrı ve Ezgi'ye bakarken bize doğru yöneldiğini fark edememiştim.
Bacağıma yediğim parmakla duruşum yamulurken gözlerimi uyarır şekilde bacağımı parmağıyla resmen delen Selen'e sabitledim.
"Uppsi..." dedi, yavaşça dudaklarını oynatarak.
Emre'nin bize doğru birkaç adımı kaldığında saçma bir heyecanla karışık dehşete düştüm.
Oğuz ve Çağrı'nın hiçbir şeyden haberi yoktu. Ezgi'ye ise sadece özür muhabbetinden bahsetmiştim. Arkadaşlarımın yanında instagram takip muhabbetinden bahsederse, bana selam verirse ne diyecektim çocuklara.
"Ya bu arada ben size anlatmadım ama. Emre'yle bizi bir görsenizz takipleşmeler, özürler, okul çıkışı konuşmalar...Çok yakınız yani onca yaptıkları şeye rağmen. Nisa Enayigillerden bu arada ben, memnun oldum."
Nihayet tam önümüzde durduğunda iyice gerildim.
"Çağrı." dedi ve aynı anda iki kafadan ses yükseldi.
Evet.
Ben ve Çağrı'dan.
Sanki o koridora daha da derin bir sessizlik çöktü. Yer yarıldı, ben o yerin içine bir dalıp çıktım. Çıktığımda da her şey aynıydı. Ben gerçekten çocuğun Çağrı demesine o an ki gerginlikle efendim demiştim!!
Allahım, nolur bir şey olsun zaman bükülsün 1dk önceye gidelim de Çağrı dediğinde efendim dememiş olayım.
Allahım lütfen! Söz, eve gidince 200 soru matematik çözeceğim! Okulun mescidine inip namaz kılacağım. Yeter ki bu geri zekalılığı yapmamış olayım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şarap Tanrısı | Texting
Short Story"Şarap tanrısı diyorsun ya bana, tanrılara tapılır sanıyordum fakat tanrılar da tapabiliyormuş; güzelliğine, ruhuna tapmam gibi." "Ya tövbe tövbe! Dionysos çarpılacağız sayende! Allahım valla o yazmış, ben sadece okudum." --- Bol lise draması, aşk v...