"Eğer sonsuza kadar yaşayabilseydim sonsuza kadar seni severdim. '' Güldü, elini kalbimin üzerine koydu. Yüzünde ciddi bir ifade vardı. Ama korkutucu değildi, daha çok ciddi bir şefkat duygusu ile bakıyordu.
'' Bu duygular çok güçlü ve hissedilebilir ama kalp...'' Sol elini kaldırarak kulağımın biraz üstüne kafama koydu. Sağ eli kalbimin üstünde, sol eli ise kafamda beynimle eşit seviyedeydi. Konuşmaya devam etti. '' Beyin düşünce ve duygular değiştirilebilir şeyler. Değer vermenin ve sevmenin güzel şeyler olduğuna eminim. Her ne kadar hissedemesemde. '' Gözlerini gözlerimden alarak gökyüzüne baktı. Güneş batıyordu, gökyüzü kızıl ve turuncu renklere boyanmıştı bile. Biraz gökyüzünü izleyerek kendi düşünceleriyle tartıştı ve gerçeklikten kısa bir sürede olsa ayrıldı. Anlayabilirdim, o böyleydi ne zaman kendi ile tartışsa kendi iradesinden başka birşey onu gerçekliğe döndüremezdi. Konuşmadım, hareket etmedim o tekrar konuşana kadar hiç birşey yapmadım. Sadece onu izledim..."Ben duyguları hissedemiyorum. Sevgi, üzüntü, nefret, mutluluk ve diğerleride dahil bunu biliyorsun." Ellerini kalbimden ve kafamdan çekerek gözleriyle gözlerime daha derin baktı. ''O yüzden duygularını kabul edemem lütfen beni affet. "dedi. Uzun bir sessizlik oldu. Birbirimizin yüzüne bile bakmıyorduk. Aniden elini tuttum. '' O zaman ben çabalayacağım. Ve asla vazgeçmeyeceğim. Sonsuz bir hayatım olsaydı eğer, o zaman yine sonsuza kadar çabalardım. Neden mi? Çünkü seni seviyorum, seni çok seviyorum. Bunu bağıra bağıra gözlerine bakarak söylemek istiyorum. Seni seviyorum demek istiyorum. Asla ama asla vazgeçmeyeceğim. Sana duygularını tekrar vereceğim. Duyguların geri geldiğinde beni sevmesende olur. Ben seni seviyorum... ''