Kağıdı elime aldım. Üstünde annemin adı yazıyor. Bu bir hastane raporu. Sonuç ; yüksek risk.
Üstünde yazan diğer hiç bir şeyden tek kelime bile anlamadım.
Şuan hiçbir şeyden emin olmamama rağmen başımdan kaynar sular dökülmüş gibi hissettim. Sırtım cidden bir anda buz gibi olmuştu. Resmen hissedemiyorum. Ama bu kağıt aslında hiçbir şey ifade etmiyor. Ne riski bilmiyorum.
Belki tepkim size abartı gelebilir ama şuan ne olduğunu bilmediğim bir titreme sardı vücudumu.
Hemen telefona sarıldım. Annemi aradım.
Yok kadın telefonunu katiyen açmıyor. Ben açmasam olay çıkar.
Hemen teyzemi aradım. Sonuç aynı, ikisi de açmıyor.
Hayırdır inşallah.
Ne kadar zamandır burda oturuyorum bilmiyorum ama yirmi üçüncü kez annemi aradığımı çok iyi biliyorum. Ben neredeyse kafayı yemek üzereyken kapının çalması nedenini bilmediğim bir şekilde içimde bir umut oluşturdu.
Koşarak kapıya gittim. Kapıyı açtım açmasına ama babamı karşımda gördüğüm an kendimi daha fazla tutamadım.
Babam önce şaşkınlıktan olduğunu tahmin ettiğim bir şekilde hiçbir tepki vermese de çok uzun sürmedi. Hemen sıkıca sarıldı bana.
‘’ Kızım, ne oluyor bitanem?’’ dedi. Babamın sesi titriyordu.
“ Baba annem niye gitti? Sabahtan beri kaç kere aradım açmıyor.” dedim. O sırada hala elimde tuttuğum hastane raporu geldi aklıma. Babama uzattım raporu ama rapor üstüne dökülen su yüzünden okunmaz hale gelmişti.
Babam, “Kızım ne ki bu, hem sen niye ağlıyosun benimle yaşamak bu kadar mı zor?” dedi. Beni güldürmeye çalıştığı çok belliydi. Yüzündeki yapmacık gülüşü ve titreyen sesi kendini çok fazla ele veriyordu.
O an emin olmadığım bir şey için üzülmenin daha da önemlisi babamı üzmenin ne kadar saçma olduğunu farkettim. Yüzümde zor da olsa bi gülümseme koyduktan sonra göz yaşımı silip babama ,
“ Bu gece burda kalalım mı ?” dedim. Sanki burda olmam lazımmış gibi hissediyordum. Sanki ben babama gidip bu evi boş bırakınca annem buralarda bir yerde yalnız kalacakmış gibi.
“Tamam bitanem ama üstüne bir şeyler giy de kızıma güzel bir akşam yemeği ısmarlıyım.” dedi. İstemeye istemeye de olsa kabul ettim. Hızlı hareketlerle üstümü giyindikten sonra babamla birlikte dışarı çıktık. Tam arabaya binecekken, aklıma annemle anahtarı koyduğumuz gizli yer geldi. Geriye dönüp tüm şizofrenliğimle anahtarı oraya koydum. Biliyorum annemin yanında anahtar var , biliyorum annem şuanda Türkiye’nin en güvenli hastanesinde sadece her zamanki rutin kontrollerini yaptırıyor; ama olsun. Tedbir tedbirdir.
Babamı daha fazla bekletmemek için hızlıca arabaya bindim. Babam ,” Ne yaptın kızım anahtarı?” dedi. Nedenini tam anlamadığım bir şekilde gülüyordu.
“Hiçbir şey yapmadım babacım kaybetmeyeyim diye bir yere bıraktım.”
“Anasının kızı işte.” dedi babam gülerek.
“Ne oldu ki şimdi ne alakası var.” dedim. Evet anneme benzetilmek benim için büyük bir gurur hatta “anasının kızı” diye anılmak en mutlu olduğum şeylerden birisi ama şuan yersiz bir benzetme oldu.
“ Anahtarı annen gelir diye oraya koyduğunu anlayabiliyorum. Ama annen hastanede. Hatta şuan büyük ihtimalle teyzenle beraber teyzenlerdedirler. Annen de olsa aynısını yapardı da ondan dedim. Yemekte güzel vakit geçirmek istiyorum ara bakalım anneni de için rahat etsin.” diyerek telefonunu uzattı.
![](https://img.wattpad.com/cover/32569967-288-k882234.jpg)