"Tae, uyan yavrum. Jimin geldi."
Annemin bana seslenmesiyle gözlerimi aralayıp bir süre tavanla bakıştım.
"Hadi oğlum, seni bekliyor çocuk."
"Tamam anne, geldim. Çatlamasın kısa bacaklı."
"Arkadaşına düzgün davran çocuk, ayağımın altına alırım seni bak."Annemin mükemmel tehditine karşılık bir şey demeden yüzümü yıkayıp kıyafetlerimi giydim.
Mutfakta sohbet eden ikilinin sesini duyunca yanlarına ilerledim. Kahvaltı sofrasına oturmuş beni ve babamı bekliyorlardı. Merdiven başında babamı görünce koşa koşa masaya oturup içeri girmesini bekledim.
"Nerde kaldın baba ya, bütün gün senin gelmeni bekledik. Çok ayıp çok!"
"Sıçan seni, görmedim sanki!"
"Anne, babam bana sıçan dedi."
"Hayatım, oğlun çok yalancı."
"Sanki tek benim çocuğum, senin değil mi? İkiniz de susun Jimin'i korkutuyorsunuz." diyen annemle gülerek çatalına bir şeyler takmaya çalışan Jimin'e baktım, o da bana bakınca dil çıkarıp yemeğime başladım.Gülüşmeler ve sohbetler eşliğinde kahvaltımızı bitirip odama çıkmıştık.
"Evde oturmak istiyorum bugün ama bizim ev değil." diyip kaşlarımı indirip kaldırmıştım muzip bir şekilde, Jimin'in ilgisini çekmek için. İşe yaramıştı.
"Hoseok?"
"Eveet, hadi çıkalım. Markete uğrar bir şeyler alırız."****
"Kapıdaki her kimse bir kere daha kapıya vurursan, beni kaçırmaya geldiler diye polisi ararım. Vallaha yaparım bak!"
İçerden bağıran sesi duyunca kapıya vurmayı bırakıp yerimizde sinmiştik. Yapardı bu deli. Kimin arkadaşı işte.
Hoseok dağınık saçlarıyla birlikte kapıyı açtı, yavaşça kafasını kaldırıp bize baktı, aynı yavaşlıkla geri çekilip içeri girmemiz için kapıyı açık bıraktı. Canım arkadaşım uykuluyken kafayı yer, etrafında olanlara da kafayı yedirirdi.
"Geri mi dönsek? Uyandırabilir miyiz şimdi bunu?" dedi Jimin sessizce. Sinsice gülüp Hoseok'un oturup boşluğa doğru daldığı koltuğa yöneldim, üzerine atlayınca ne olduğunu şaşırmıştı yavrucak.
"Uyandın mı? Bizimle misin?"
"Hayvan gibi şey yapıyorsun, adi köpek." diye cırlayıp beni yere attı.
"Eşoğlu eşek." Tuvalete giden Hoseok'un arkasından bağırmıştım.
Hoseok, babası ile yaşıyordu ve babası tatilsiz çalışıyordu bildiğim kadarıyla. Yani akşama kadar tektik evde.
"Odasını karıştıralım mı?"
Jimin'in söylediğine karşı göz devirdim.
"Yah Jimin, biz arkadaşımızın özeline saygı duymayan insanlar mıyız?" Birkaç salise birbirimize baktık. Yüzümüzde gülümseme oluşurken aynı anda 'evet' diye bağırıp Hoseok'un odasına koşmaya başladık.Etrafta çok güzel çizimler vardı. Cidden çok yetenekli bir arkadaşa sahiptik. Jimin çoktan odayı karıştırmaya başlamıştı, tek tek çekmecelerin içine bakıyordu. En yakın arkadaşımız olduğunu unutuyorduk sanırım, bütün odasını ezbere biliyorduk zaten. Boşuna aksiyon yaratıyorduk, pehh.
"Kahvaltı yaptınız mı?" diye sordu odaya yeni giren Hoseok.
"Evet, çikolatam."
"Dün yine bir şeyler gördüm. Ama çizmedim gördüğümü. İnatla tekrar tekrar görüyorum o görüntüyü. Sanırım çizmek zorundayım. Bir daha görürsem çizeceğim."
"Ne gördün ki, elmalı turtam?" diye sordu Jimin.
"Bir duvar, üzerinde değişik bir desen var. Yanında bir bölme var, bölmenin içinde de bir kitap var. Neden böyle şeyler görüyorum bilmiyorum. Ama bu görüntüler sanki bana bir şeyler anlatmak istiyorlar. Çok yoruluyorum çocuklar. Ne bunlar, neden görüyorum bunları, hiçbir fikrim yok." Jimin ile birbirimize baktık. Bu olayı araştırmaya başlasak iyi olurdu ama bugün olmasını istemedim. Hoseok'u da karşımıza alıp bu konuları daha sonra konuşabilirdik. Bugün pazardı ve değerlendirmemiz gerekiyordu.***
Çalan alarmın sesiyle uykumdan sıçradım, kendime gelene kadar yattığım yerde döndükten sonra saate bakmak için telefonumu elime aldım. Gözüm gelen bildirime takılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
From The Moon |KookTaeGguk|
Fantasia"Ay tamamlandığında Dans eder Ay'ın çocukları, Dans ederler beni yad ederek hatıralarında Yıldız süslü gökyüzünün altında Geceyi delen Ay'ın ışığı altında. Nefesim nefesleri olur, ruhum ruhları Uyanır eski sırlar ruhlarında, Dönüşür bedenleri mabedi...