SC|1.BÖLÜM~HER ŞEYİN BAŞLADIĞI GÜN|

168 28 168
                                    

Herkese Merhaba.

Beğenmeniz dileğiyle Keyifli okumalar 💕

Almina Güneş

Başıma giren ince bir sızı ile başımı test kitabından kaldırıp geriye attım. Artık soru çözmekten beynim eror vermek üzereydi. Elimdeki uclu kalemi masanın üzerine bırakıp Elimle ensemi ovmaya başladım. Bu sene üniversite sınavına girecek olmamın stresi üzerimdeydi ve her boş anımı dersle değerlendiriyordum. Gözlerimi etrafta gezdirdim ve ilk geldiğim zaman tıklım tıklım dolu olan kafe şuan neredeyse bomboştu. İki ya da üç masada beraber oturan kişiler dışında kimse yoktu. Gözlerim ağırmaya başlamıştı. Masanın üzerindeki telefonumun titreşmesiyle gözlerim telefonu buldu. Yüzde on şarjım olduğunu ve şarj cihazına takmamı bildirirken saati görmemle gözlerim kocaman açıldı. Şuan saat akşamın dokuz buçuğuydu ve ben okul çıkışından itibaren buradaydım. Tahmini olarak beş saat aralıksız ders çalışmıştım.

Oturduğum sandalyeden doğrulup hesabı istedim.O arada başımı sağa sola esnettim. Boynum tutulmuş gibiydi.Birkaç saniye içerisinde garson hesabı getirmesiyle hemen fiyata baktım. Kırk Türk Lirası. İçtiğim iki çay ve iki kahveydi ve ödediğim para ise kırk türk lirasıydı. Bu kafenin içecekleri ve yiyecekleri dudak uçuklatacak derecede pahalı olsa da burayı tercih etmemin tek nedeni sessiz ve sakinliğiydi. Zengin bir aileye sahip olsam da para konusunda tutumluydum. Çantamın ön cebinden elli lira çıkarıp hesap defterin arasına koyup ayakta bekleyen garsona uzatırken "Üstü kalsın!" diye ekledim. Garson başını sallayıp "Tekrar Bekleriz efendim!" dedi. Ben olsam bende davet ederdim. Ne de olsa insanları kazıklamayı seviyorlardı. Gülümsemekle yetindim.

Garson masadan uzaklaşırken bende masanın üzerindeki kitaplarımın kapağını kapatıp çantama yerleştirip fermuarını kapattım. Ayağa kalkıp üzerime kırmızı kabanımı geçirip fermuarını çektim. Dışarıya baktığımda kar tanelerini görmemle yüzümde belli belirsiz bir gülümseme belirdi. Kış mevsimini çok severdim ama malum İstanbulda karı görmek pek mümkün değildi. Şuan ne zamandır yağması için büyük heyecanla beklediğim kar yağıyordu. Çantamın kulplarını kolumdan geçirip omzumlarıma taktım, masanın üzerindeki telefonumu alıp kafenin çıkışına doğru yürüdüm.

Dışarı çıkmamla beyaz kar tanelerinin yüzüme değmesi bir olurken başımı gökyüzüne çevirip birbirine değmeden yağan kar tanelerini hem görmek hem de hissetmek için bir müddet öyle kaldım.

Ben Almina Güneş , On sekiz yaşında Üniversite sınavına hazırlanan , kızıl saçları ile boncuk gibi mavi gözleri olan kızdım. Maddi yönden her şeye sahip olmama rağmen annem sayesinde küçük şeylerle bile mutlu olmayı öğrenmiştm. Annem benim gözümde Melek kadar masumken babaannem ve babamın gözünde öyle değildi. Gerçi bu benim zerre umrumda değildi çünkü cidden zamanında babaannemin anneme yaptıkları insanın içini burkan cinstendi. En sonunda annem olanlara dayanamayıp yedi yaşındayken iki mektup ile arkasına bakmadan bizi terk etmişti. Aslında ona kızgın değildim. Daima mutlu olması için dua bile ettiğim zamanlar oluyordu. Annem mutluluğu hak ediyordu. Belki mutluluğu geç bulacaktı ama bulsun yeterdi.

Annemin gidişinin ardından babam bana düşkün olmuştu. Üzülmemem için üzerime titrerdi. Bazen bu durum beni bunaltsa da belli etmezdim. Gerçi son bir yıldır bu tutumu değişmişti. Nedeni ise evlenip üvey bir anne ve oğlunu başıma bela etmesiydi. Oğlu vurdumduymaz, annesi ise üzerimde otorite kurmaya çalışan insanların tekiydi. Kısacası iğrenç, sevmediğim insan tipleriydi.

Gözlerimi yolda gezidirirken bir tane bile taksinin geçmediğini fark ettim. Şimdi Ahmet abiyi arayıp gelmesini isterdim ama bu temiz hava ve seyrek yağan karın güzelliği ile birlikte bu fikrimden vazgeçtim. Çünkü malikane buraya yakındı ve yürüyerek en fazla on beş dakikaya giderdim. Şuanki fikre kanaat getirdim ve ellerimi kabanımın cebine koydum ve yürümeye başladım.

SAKLI CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin