Kapıdan çıkacakken kolumu tutmasıyla durdum. "Uğraşacaksın."
"Deniz'e Barış'a ya da diğerlerine versene."
"Veremem, onlara güven olmaz."
Kıza baktığımda korkuyla bana baktığını gördüm ama göz göze gelince hemen başını eğdi. "Hadi Eylül."
"İyi." Kız bunu dememle kafasını kaldırdı. "Gel benimle."Odamın kapısına kadar sesi çıkmadı. İçeri girdiğimizde yerde gördüğüm kırılmış bardak ve cam parçalarıyla gözlerimi devirdim. Savaş yapmıştır. Eğilip cam parçalarını toplarken yanıma eğildi. Toplamaya devam ederken tereddütle elini uzattı. "Sen bırak ben hallederim." Elini geri çekti ama kalkmadı.
"Çok mu sinirliydin?" İlk defa duyduğum sesle kalbimin hızlanmasına karşılık kaşlarımı çattım.
"Ne?"
"Bardağı fırlatmışsın ya." Kafamı ona döndürdüğümde dizlerinin üstüne koyduğu kafasını hafif yana eğdi.
"Ben yapmadım." Elimde cam parçalarıyla kalkıp çöp kutusuna doğru gidince peşimden geldi. "Odadayız, peşimde dolaşmak zorunda değilsin oturabilirsin." Dediğim şeyle hafif kızardı ve yatağıma oturdu. "Sen bekle süpürge alıp geliyorum." Kapıyı kapatıp çıktım.Geldiğimde kapının açıktı ve içerden bağırma sesleri geliyordu. Odaya girdiğimde Deniz'in Melis'i duvara sıkıştırmış bağırdığını görünce sinirle yanlarına gittim. Deniz'i omzundan tutup geri çekip ittim. "Ne halt yediğini zannediyorsun?" diye bağırınca yüzünde bariz bir şaşkınlık oluştu. Şaşkınca "Ne?" dediğinde Melis'e döndüm. Kafası yere eğik olduğu için yüzünü göremiyordum. İşaret ve orta parmağımı çenesinin altına koyup kafasını hafifçe kaldırdım. İrkildi, beni görünce kafasını tekrar eğmeye çalıştı ama izin vermedim. Kaşından ve dudağının kenarından akan kanı görünce sinirden ellerim titremeye başladı. Bu evde kendini kontrol edebilmek çok zor. Deniz'e döndüğümde hâlâ şaşkın bakışlarla bizi izliyordu. Ona doğru gidip tekrar hafifçe omuzlarından ittiğimde kaşlarını çattı. Tam konuşacakken izin vermeden "Yumruğu yemeden çık git Deniz." dedim.
"Odandaki orospuya iki vurdum diye mi bu tavırların?" Melis'e baktığımda şaşkınca Deniz'e baktığını gördüm. "Ne bakıyorsun öyle masum gibi? Ama sana da helal olsun Eylül, hiç eve getirmezdin. Yoksa acıdın da mı getirdin çok masu-" cümlesini bitiremeden sert bir şekilde itmemle arkaya doğru oturur pozisyonda düştü. Elleri yere çarpınca acıyla inledi. Büyük ihtimalle küçük cam kırıklarına denk geldi. Derin nefes alıp konuşmaya başladım. "10 saniyen var. 10 saniye içinde odayı terk etmezsen itmekle kalmam." Hâlâ bana mal mal bakarken ona doğru gitmeye başlayınca elimi tutan ellerle durdum. Melis "Yapma." diye fısıldayınca durdum. Sinirle ayağa kalkan Deniz "Bir orospuyu dinlediğine inanmıyorum." diye bağırarak odadan çıktı.Elimdeki ilk yardım çantasını yatağa koyup yatakta oturan Melis'in önünde dizlerimin üstünde durdum. Çantadan çıkardığım pamuğun üzerine batikon döküp kaşına yaklaştırdım. Yüzüne yaklaşıp pamuk olmayan elimi yanağına koydum. Pamuğu bastırdığımda inleyip hafif irkilse de elimden dolayı pek hareket edemedi. Kaşını bitirip dudağına geçince yutkundum. Yüzüne bu kadar yakından bakınca daha da güzeldi. Pansuman bitince yanağından akan yaşla içim acıdı. Yaşı silip "Umursama onun dediklerini, hep öyle o." Dediğime inanmamış ifadeyle bana baktı. "Gerçekten hep öyle, kıskanç. Güzelliğinden çatlamıştır. Bir de benim odamda görünce iyice delirmiştir." Hafif gülümsese bile gülüşü soldu.
"Sevgilin mi?" Sorusuna iğrenmiş bir ifadeyle bakınca kıkırdadı. "Hayır, değil. Şükürler olsun ki." dememle tekrar kıkırdadı. Kıkırdaması bile çok güzel..
Yüzüne uzun süre baktığımı fark edince kafamı iki yana sallayıp kalktım. İlk yardım çantasını yerine koyup süpürgeyi aldım. Küçük cam kırıklarını temizleyip kapattım. "Götürmeye gidiyorum." dediğimde hemen ayağa fırladı. "Ben de gelsem?" Saate baktığımda akşam yedi olduğunu gördüm. Zaten yemek saati de geliyordu. Kafamı sallayıp yürümeye başladım. Süpürgeyi bırakıp yemek odasına doğru giderken Deniz'i görünce yanıma yaklaşıp kolumu tuttu. "Merak etme ben yanındayım yaklaşamaz." dediğimde biraz da olsa rahatladı.Yemek Deniz'den gelen öldürücü, Okyanus'un Melis'in yüzünü inceleyen ve Barış'ın anlamsız bakışlarıyla geçti. Onun dışında yemeğine gömülmüş Esma, Burcu, Ege ve Sinan'ın Melis'i fark ettiklerinden bile şüpheliyim. Esma'yla Sinan çoğunlukla kavga işlerine girmez sadece kamera hacklemek, sorgu ve onun gibi şeylerle uğraşırlardı. Ege ve Burcu ise çoğunlukla kavga işleriyle içli dışlı olup 'bilgisayar işelerine kafam basmıyor' derlerdi.
Odaya girdiğimizde daha oturmaya fırsat olmadan giren Burcu'yla ofladım. Bir kere de normalce girip kendi odamda oturamayacak mıyım ben?
"Hop kanki nabe-" Melis'i görmesiyle durdu. "Hoay maşallaaah."
"Burcu." Uyaran ses tonuma rağmen Melis'e yaklaştı.
"Tam senin tipin ha. Sarışın falan." Diyip sırıttı. "Bir dakika, bir dakika." diyip gülmeye başlayınca Melis'in anlamaya çalışan bakışlarına karşılık kafamı iki yana salladım. "Deniz çıldırmıştır." diyip kahkaha atmaya başlayınca gülümsememi bastırmaya çalıştım. "Hayal edebiliyorum." diyip daha çok gülünce ben de gülecektim ki Melis'in başını eğdiğini görünce durdum.
"Burcu git yorgunum."
"Ooo tamam tamam. Anladım tamam tamammm." derken tek gözünü kırparken dilini dışarı çıkartarak saçma sapan hareket etmeye başlayınca sabır dilendim. Gerçekten sabır..Saat gece yarısını geçiyordu laptopumdan başımı kaldırdığımda tekli koltukta uyuya kalmış Melis'i gördüm. Sandalyeden kalkıp yanına yaklaştım. Yüzüne gelen saçları kenara itip yanağını okşadım, hafif kıpırdanınca korkuyla elimi çektim. Hafifçe dürterek "Hiştt kalkta yatağa yat." dediğimde sızlanmaya başladı. Böyle 5 dakika geçtiğinde kalkmayacağını anlayıp kucağıma aldım. Aldığımda bunu bekliyormuş gibi kollarını boynuma sardı. Yatağa yatırırken mırıldandığı soruyla şaşırdım.
"Kızlardan mı hoşlanıyorsun?" Yatağa yatırıp yüzüne baktığımda gözleri hâlâ kapalıydı. Üstünü örtüp kısık sesle cevap verdim.
"Evet." Biraz bekledikten sonra sorun olur mu diye soracakken mırıldandığı şeyle durdum.
"Ben de.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No one will save me
Random"Melis'i eğiteceksin." "Güzel şaka." "Şaka yapmıyorum. Bir hafta senin odanda kalsın, kendi odası ayarlanınca geçer. Savunma, silah kullanma ve hackerlık öğreteceksin." "Uğraşamam."