Ayağa kalktığımda yapcağım şeyi anladı. "Sakın Eylül, sakın aynayı öpeyim deme. Korkma da yap şunu."Tekrar oturup kimseye bakmadan Melis'e döndüm. Üzgün bir şekilde yere bakıyordu. Çenesinden tutup kafasını kalkdırdım. Dudaklarına bakarken yüzüne yaklaştım. İzin istercesine gözlerine baktığımda gözlerini kapattı. Daha da yaklaşıp dudaklarımı dudaklarına değdirdiğimde gözlerimi kapattım. Ellerini yüzüme çıkartıp dudaklarını hareket ettirmeye başladı. Elimi beline atıp kendime çekekerek öpüşüne karşılık verdim. Yavaş ve sevgi dolu bir öpücüktü. Eskiden yaşadığım hiçbir şeye benzemiyordu.
Kapının çarpma sesiyle ayrıldık. Etrafa baktığımda Deniz ve Esma'nın çıktığını gördüm. Burcu sırıtıyor, Beyza iste masumca gülümsüyordu. İkisi de çıktığında Melis'le baş başa kaldık.
Önümde durdu. "Beni seçeceğini düşünmemiştim." Kızarmış yüzüyle dediği şeye sırıttım. "Kimi seçeceğimi sandın?" Elini tutup kendime çektim. Yüzüme yaklaşıp fısıldadı. Öpeceğini sanarken "Uykum var, uyuyalım hadi." dedi.
Gün sakin geçiyordu. Akşamüstü Beyza'yı konuşmak için çağırdım. Bahçeye çıkıp oturduğumuzda hava hafif esiyordu. "Bora'yı gördün mü hiç?" Sorduğum soruyla anlamadığını belli edercesine kaşlarını çattı. "Hayır, hep Hikmet vardı. Attığı günden sonra hiç görmedim." Kafamı salladım. "Okyanus ne dedi seni görünce? Hiç umursamış gibi değildi."
Bu sefer sinirle kaşlarını çattı. "Olayı açıklayıp Hikmet'in verdiği şeyi gösterdim." Birkaç dakika sessizlikten sonra konuştum. "Bora'yı görmediğine emin misin?"
"Eminim Eylül.""Esma'ya söyle telefonunu takip cihazı falan var mı kontrol etsin." İçim rahat etmiyor. Beyza'nın geldiğinden haberi vardı. Takip ediyor olabilir.
"Ne ima ediyorsun şu an?" Ne? Dolu gözleriyle baktı. "Gerçekten beni sorguya neden çekiyorsun? Yıllar olmuş olabilir ama ihanet edecek kadar alçak bir insan olmadığımı bilmen gerekirdi."
"Sorguya falan çektiğim yok Beyza." Kafasını pat patladım. "Sadece güvende olduğundan emin olmak istiyorum.
Bir şey diyecekken Melis'in sırtına battaniye koymasıyla durakladı. "Sağ ol." Elindeki diğer battaniyeyi benim sırtıma koyup yanıma oturdu. Battaniyeyi elime aldığımda Burcu'nun sesini duydum. "Lütfen battaniye kimin üstünde duracak diye tartışmayın." Beyza'nın yanına oturup battaniyeyinin kenarını kendi omzuna koydu. Ben de Melis'le benim omuzlarıma koydum.
Ege'yle Sinan herkese bira verip yanımıza oturdu. Beyza'yı dürttüm. "İçme sen." Tek kaşını kaldırdı. "Niyemiş o pardon?" Sırıttım. "Sen daha bebeksin de ondan. Tadını da beğenmezsin." Dil çıkarıp gözlerini devirdi. İçtiği gibi ağzından geri çıkarttı sonra da yüzüme bakmadan şişeyi bana verdi.
"Sigara ister misin Melis?" Ege'nin sesini duydum. Melis'e baktığımda Ege'ye bakıp kafasını iki yana salladı. Ege yanına iyice yaklaşıp elindeki yarım sigarayı kaldırdı. "Hadi ya sadece bir nefes al." Melis kafasını iki yana salladı. "Kullanmıyorum."
Ege'nin tekrar direteceğini anladığımda elini itip Melis'i belinden tutup kucağıma çektim. "İstemedi kız rahat bırak." Bana bakmadan gülümsedi. "İstersen mentollü de var." Salak neyini diretiyor anlamıyorum. "İstemiyorum."
Biraz sustuktan sonra tekrar konuştu. "Bu gece benim odama gelsene, film falan izleriz." Pis pis sırıtan suratına tekme atmak istiyorum. "İstemez." Elindeki sigaradan duman çekip yüzüne üfledi. "Zorsun, anladım."
Elindeki sigarayı alıp gözünün kenarında söndürdüm. Burnuna attığım yumrukla kafası yana düştü. "Hackerlığa kafam basmıyor derken salak olduğun için sanmıştım. Meğerse beynin yokmuş." Kafasını kaldırdı. Yumruk atacakken bileğinden tuttum. "Zaten benim odamda kalıyor aklında neler varsa hepsini unut çünkü emin ol ki asla gerçekleşmeyecek. İlla unutmayacağım diyorsan döve döve hafızanı kaybettirebilirim."
Konuşmak için ağzını açtığında Melis çenemden tutup kafamı çevirdi. Dudaklarını dudaklarıma bastırdığında sırıtıp yana baktım. Sinirden kızaran Ege'ye orta parmak çekip ellerimi Melis'in beline koydum. Bu sefer gelen ağlama sesiyle ayrıldık. "Güzelim bize rahat yok resmen." Dudaklarına kısa bir öpücük kondurup ağlayan kişiye baktım.
"Sen ben neler çekiyorum bilmiyorsun." Hıçkırdıktan sonra devam etti. "Ne kadar acı çektiğimi anlamıyorsun. Neden bu kadar körsün? Herkese karşı bu kadar diklatli olup bana neden körsün?" Burnunu çekti. "Ne anlatmaya çalışıyorsun Deniz?" Barış'la Esma da yanımıza geldi.
"Diyorum ki körüsün kör!" Bağırmaya başladı. "Biz birbirimizi seviyorduk." Dediği şeye alayla güldüm. Melis'i nazikça yana koyup ayağa kalktım, bileğinden tutup sürüklemeye başladım. Elimden kurtuldu. "Hayır." Hıçkırarak söylediği şeyden sonra kendini dizlerinin üstüne yere attı. "Hayır istemiyorum. Konuşacaksan burda konuş." Hıçkırmaya devam etti. Karşısında eğilip yüzünü ellerimin içine aldım. "Gerçekten bir yıllık sevgilinin onu benimle aldattığını öğrenmesini mi istiyorsun?"
"NE?" Barış'ın bağırmasını umursamayıp ellerini ellerimin üstüne koyup konuşmaya başladı. "Umrumda değil, hiç umrumda değil." Kafasını iki yana salladı. "Ben sana aşığım ama sen görmüyorsun. Neler yaşıyorum görmedin hiç."
"Ne yaşadın Deniz? Söyle de bileyim. Yıllarca bulaşıp canımı yakmaya çalıştın. Bu mu senin aşkın?" Ağlaması şiddetlendi. "Zorundaydım."
Dediği son şeyden sonra kollarımın arasına bayıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No one will save me
De Todo"Melis'i eğiteceksin." "Güzel şaka." "Şaka yapmıyorum. Bir hafta senin odanda kalsın, kendi odası ayarlanınca geçer. Savunma, silah kullanma ve hackerlık öğreteceksin." "Uğraşamam."