Melis geleli neredeyse iki hafta olmuştu. Eğitimlere başlamıştık ama gerçekten çok güçsüzdü ve hiç isteği yoktu.
"Ya gidelim işte yeter bugünlük bu kadar." Bodrumdaki vücut çalışma odasındaydık. Odada kum torbaları, ağırlık kaldırma yeri ve benzeri şeyler vardı. Daha geleli 10 dakika olmasına rağmen her seferinde böyle davranması garibime gitti. Somurtmasına karşılık "Sanki sana adam öldürtüyorum ya. Kum torbası yumruklayacaksın alt tarafı." Dediğimde daha çok somurtup isteksiz ve oldukça yavaş bir şekilde kum torbasına vurdu. Yoksa dokundu mu demeliyim?
Bu kızı neden eğitiyorum ki? Aklıma gelen soruyu daha önce hiç sormamış olduğum için kendime kızdım.
"Sen niye buradasın?" Sorduğum soruyla şaşırdı.
"Anlamadım. Yani, ne demek istiyorsun?"
"Niye geldin bu eve diyorum."
"Polat'ın yeğeniyim."
Ne? Okyanus'un yeğeni mi varmış? Kardeşi olduğunu duymuştum ama yeğeni olduğundan haberim yoktu.
"Şey.." Düşüncelerimi bölen sesiyle yüzüne baktım. "Aslında yurt dışında yaşıyordum ama iki yıl önce babamı kaybettim, sonra da annem gitti. Yani gitti derken nerede olduğunu bilmiyorum. Anlarsın ya. Aslında tek başıma idare etmeye çalışıyordum ama amcam gel dediğinde geldi-" Birden ağzı şaşkınlıkla açıldı. Bana bakmayı bırakıp kum torbasına doğru döndü. Kısık sesle söylemesine rağmen dediği şeyi duydum. "Niye anlatıyorsun ki kızım Kendini acındırmayı bırak." Kafasını kendini toparlamak amaçlı iki yana salladı. Titrek bir nefes alıp alt dudağını dişledi. "Kendini acındırdığın fala-" Cümlemi bitiremeden içeri giren Deniz'e baktım. Bu kız niye her seferinde bir yerlerden çıkıyor?Karşıdaki kum torbasına geçip yumruklamaya başlayınca bize bulaşmadığı için mutluydum. Gerçi son olaydan sonra bulaşmamıştı sadece korkutucu sandığı bakışlardan atmıştı. Melis yanıma yaklaştı. Ondan uzun olduğum için parmak uçlarında durdu. Kulağıma yaklaşıp "Gidelim lütfen." dediğinde kafamı salladım. Yerde duran havlusunu alıp yanıma geldi. Kapıya doğru ilerlerleyecekken önümüze geçen bedenle durduk. Melis yana doğru adım atıp geçmeye çalışınca Deniz tekrar önüne geçti. "Ne istiyorsun yine?" diye sorduğumda bana bakıp kaşlarını kaldırdı. "Sakin sakin. Bir şey istemiyorum sadece.." Tekrar Melis'e dönüp elini uzattı. "İyi bir tanışmamız olmadı, normalce tanışalım dedim. Sonuçta artık aynı evde yaşıyoruz." Melis kaşlarını çatıp eline baktı. "Hadi ama elimi havada bırakacak kadar kötü bir kız mısın?"
"Deniz istemiyor işte sıkma." Beni unursamadan "Hadi ama." dediğinde Melis elini sıktı. Elini bırakmadan konuşmaya başladı. "Umarım iyi geçiniriz." Melis elini bırakmaya çalışınca daha sıkı kavradı. Bir şey söylememe fırsat vermeden konuştu. "Anneciğine selam söyle diyeceğim ama" yüzüne sahte bi hüzün getirdi "sen terk edilmiştin değil mi?" Dediği şeyle kaşlarımı çatıp yumruklarımı sıktım. Deniz'e müdahale edecekken bu sefer Melis fırsat vermedi. Elini hızla çekip sert bir şekilde yüzüne yumruk atınca Deniz acıyla inledi. Tam o sırada içeri giren Burcu bu olayı görmesi üzerine koşarak gelip bir yumrukta o attı. "Oh be içimde kalmıştı iyi ki gelmişim." diyip sırıtarak ağırlıkların olduğu yere doğru ilerlemeye başladı.Hızlı adımlarla dışarı çıkan Melis'in peşinden gittim. Kapının yanında duvara sırtını yaslamış ve gözleri dolu şekilde duruyordu. Karşısına geçip kollarımı bağladım.
"Çok ayıp ettin farkında mısın?" Dediğim şeyle kaşlarını çatıp sinirle baktı. "Ne saçmalıyorsun sen?"
"Gerçekten çok ayıp ettin. Üzüldüm açıkçası." Yaklaşıp omuzlarımdan itti ama pek bir etkisi olmadı. "Ne dediğinin farkında mısın? Gerçekten onu mu savunacaksın bana?" Diyip tekrar ittiğinde gözünden yaşlar akmaya başladı.
"Ne?" Birkaç saniye jetonun düşmesini bekledim. Düşünce gülmeye başladım. Ben gülmeye başlayınca ağlaması şiddetlendi. Hıçkırığını duyduğumda panikledim. Yürümeye başlayınca bileğinden tutup kendime döndürdüm.
"Hayır hayır. Yanlış anladın ondan bahsetmi-" Cümlemi bitiremeden tekrar konuştu. "Neyden bahsediyorsun o zaman?" Tekrar hıçkırdığında sarıldım. İtmeye çalışınca kollarımı sıkılaştırdım. "Ya güzelim niye derslerimde böyle performans sergilemiyorsun diyecektim. Hem sen yumruklamasan ben yapacaktım." Omzuma hafifçe vurunca kıkırdadım. Kollarını belime dolayıp kafasını göğüsüme yasladı. "Nerden öğrendi ki?" Diye sordu. Bir elimi saçlarına çıkarıp okşamaya başladım. "Büyük ihtimalle araştırmıştır."
"Çok gıcık ya." diye sızlanınca "Öyle." dedim. "Bundan sonra derslerde de öyle performans istiyorum." Kıkırdayıp kafasını göğüsüme sürttü. "Sen nasıl istersen."Akşam yemekte Deniz morarmış yüzüyle bize bakmaya tenezzül bile etmedi. Burcu'ya döndüğümde gayet mutlu bir şekilde önündeki yemeği yediğini gördüm. Okyanus'a baktığımda tabağını bitirmişti, afiyet olsun çocuklar diyip masadan kalktı. Kolumda hissettiğim dürtüyle Melis'e döndüm. Tabağındaki eti gösterip "Kesemedim." diye fısıldadığında "Bebek misin kızım sen?" dedim. Dediğim şeye somurtup önüne dönünce eti onun için kestim. Bana bakıp tatlı tatlı gülümseyince başımı iki yana salladım. Yemeğe devam ederken Sinan'ın sesiyle kafamı kaldırdım.
"Eylül yardımına ihtiyacım var. Meşgulsündür diye söylememiştim ama yarın depoya gitmemiz lazım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No one will save me
De Todo"Melis'i eğiteceksin." "Güzel şaka." "Şaka yapmıyorum. Bir hafta senin odanda kalsın, kendi odası ayarlanınca geçer. Savunma, silah kullanma ve hackerlık öğreteceksin." "Uğraşamam."