Bölüm 11

405 36 6
                                    

Kollarımda yatan Deniz'i kucağıma alıp eve girdim. Ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum. İyi davrandıktan sonra birden kötü davranmaya başladı. Şimdiyse uzaklaştım diye beni suçluyor.

Deniz'i odasına götürüp yatağına koyduktan sonra doktoru aramak için dışarı çıktım. Aramayı bitirince bana doğru gelen kişileri gördüm. "Gülsem mi ağlasam mı bilemiyorum." diyen Burcu'ya bakıp kafamı iki yana salladım.

"Deniz'in amacı ne ki?" Sorduğu soruyla Burcu elini Beyza'nın beline atıp kendine çekti. "Odama geçelim uzun uzun anlatırım." Beyza kızaran yüzüyle kafasını salldı. Gittiklerinde geldiğinden beri sessizce duran Melis'e baktım.

"Şşt" Bakmasına bile fırsat olmadan Esma geldi. "Deniz nerede? İyi mi?" Kafamı salladım, ciddi bir şey olduğunu sanmıyorum. "İçerde yatıyor, doktoru aradım gelir birazdan." Hemen içeri girdi. "Gerçekten Deniz'e mi aşıksın?"

Sorduğu soruyla kaşlarımı çattım. "Değil tabii ki." Alayla konuşan Barış'a döndüm. Vücudumu süzüp sırıtıyorken biraz sinir etmek eğlenceli olur bence. "Ben değilim ama 4-5 yıllık sevgilin öyle durmuyor." Yüzündeki sırıtış anında silinince alayla güldüm.

Konuşamadan gelen doktorla içeri girdik. Tahmin ettiğim gibi bakıp serum taktı. Ciddi bir şey olmadığını muhtemelen yorgunluktan bayıldığını söyledikten sonra gitti.

Melis'le odadan çıkınca yürürken konuştum. "Deniz'e aşık falan değilim." Yüzüne baktığımda pek ikna olmuş gibi gözükmüyordu. "Sence ihtimali var mı? Hem ben sarışın seviyorum. Deniz kumral." Gözlerini devirip gülümseyince gülümsedim. "Tamam."

Burcu'nun odasının kapısını açtığımda gördüğüm manzarayla şaşırmadım desem yalan olur. Beyza'ya Burcu'yu burun buruna görmeyi Melis de beklemiyor olacak ki elleriyle gözlerini kapattı. Hızla ayrılan kızlara baktığımda kaşlarımı çattım. Burcu'yu hiç ciddi ilişki içinde görmedim. Umarım hevesti diyip atmaz.

Melis'in gözlerindeki elini indirdim. "Geçti bebişim sakin ol korkma." İçeri girip koltuğa oturduk. Burcu'yla konuşmam lazım. "Köpek" Boş bulunup bana baktı. Yaptığı şeyi fark edince "Efendim dağ ayısı." dedi. "Azıcık dışarda konuşalım mı aşkitom?"
"Konuşalım hayatımın anlamı." Bizi çatık kaşlarla izleyen Beyza'ya göz kırpıp çıkınca arkasından gittim.

"Umarım oyun oynamıyorsundur." Sırıtan yüzü ciddileşti. "Ne oyunu saçmalama."

"Ne bileyim hevesimi aldım bitti diye bıraktığın çok kız oldu." Omzumu sıktı. "Endişeni anlıyorum ama yok öyle bir şey üzmem merak etme." Gülümsedim. "Helal lan sana."

İçeri girip oturduğumuzda sakince konuşurken Esma içeri girdi. "Deniz seni soruyor." Burcu'yla Beyza aynı anda ofladı. Ayağa kalkınca Melis'in sesini duydum.

"Ahhh" Baktığımda ellerine karnını sardığını gördüm. Hafif öne doğru eğilmiş ve yere bakıyor. Yanına gidip önünde diz çöktüm. Ellerimi dizlerine koyup sordum. "Sorun ne?"

Kafasını kaldırıp fısıldadı. "Karnıma ağrı girdi." dediği şeyle Beyza'nın gülüşünü duydum. "Kesin ondandır."

"Gel hadi." Esma'nın dediği şeyle tekrar inledi. Deniz'le sonra konuşabilirim zaten başında diğerleri vardır. "Gelemem şu an." Melis'in gülümsemesini görsem de gülümsemesi hemen silindi.

Esma kapıyı çarpıp çıkınca melisin ellerinden tutup kaldırdım. Kapıdan çıkmadan önce kızlara döndüm. "Çok yiyişmeyin." Kafama atılan yastıkla kıkırdadım. "Çok kötüsün ya." Beyza sızlandı. "Evet sana ne bizim ne kadar yiyişeceğimizden?" Bu sefer yastığı yiyen Burcu oldu. "Ya ben ondan mı bahsediyorum?"

Odama geldiğimizde yatağın başlığına sırtımı yaslayıp oturdum. Melis dibime gelince kollarımı açtım. "Gel." Gülümseyip sırtını göğüsüme yasladı. Elimi karnına atıp okşamaya başlayınca diğer koluma sarılıp mayışmaya başladı.

Yaklaşık yarım saat sonra uykuya dalınca ben de gözlerimi kapattım. Uykuya dalmak üzereyken gelen silah sesiyle gözlerimi açtım. Sıçrayarak uyanan Melis korkuyla bana baktı.

Yataktan kalktıp eşyaları sakladığım yere gittim. Bıçak alıp pantolonuma sıkıştırdıktan sonra silah alıp susturucu takarken Melis'e döndüm. Gözlerinin dolu olduğunu görünce sakin ol diyecekken başka bir silah sesi geldi.

Yanına gidip önünde diz çöküp ellerini tuttum. "Bak şimdi dışarı çıkacağız. Seni Burcu'yla Beyza'nın yanına götüreceğim. Sadece arkamda dur tamam mı?" Kafasını salladı. Silah sesleri arka arkaya gelmeye başladı. Kalktığımda peşimden geldi yeni bir silah alıp Melis'e uzattım.

Şok olmuş ifadesiyle bakarken kafasını iki yana salladı. "Hadi, öğrettim sana. Nasıl kullanacağını biliyorsun. Ben seni koruyacağım zaten zorunda olmadıkça kullanma. Anladın mı?" Kafasını sallayınca kapıya gittim.

Ayak seslerini dinlemek için durduğumda hırkamın ucunu kavradı. Bir elimde silahla dışarı çıkıp diğer elimi arkaya Melis'e doğru attım.

Kimseyi görmeden Burcu'nun odasına girince üç kere tıklattım. Böyle durumlardaki parolamızdı direk girsem kurşun yerim büyük ihtimalle. Yavaşça içeri girip kapıyı kapattığımda Burcu ağlayan Beyza'yı sakinleştirmeye çalışıyordu.

Melis'i yanlarına götürdüm. "Burcu kızların yanında kal." Hemen ayaklandı. "Ne saçmalıyorsun tek gitmene izin verir miyim sence?" Ağlayan iki kızı gösterdim. "Başka şansımız mı var sence?"

"Silah sesleri durunca hâlâ gelmemiş olursam yarım saat bekle, sonra kızları saklayıp bakmaya çık." Kafasını iki yana salladı. "Kızım adam göndersene." Bunu ben de düşündüm ama seslere bakılırsa adam kaldığını sanmıyorum. "Adam kaldıysa gönderirim zaten. Anladın mı?"

Kafasını sallayınca Beyza'nın saçlarını karıştırdım. Dolu gözlerle baktı. "Gitmem lazım." Kafasını sallayınca Melis'e döndüm. "Unutma, zorunda kalırsan." Kafasını sallayıp dudaklarıma öpücük kondurup çekildi.

Odadan çıktığım gibi önümden geçen kurşunla anında içeri girdim.

No one will save meHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin