Olan şeyden sonra kapıyı kilitleyip Burcu'ya baktım. "Kızları sakla, hemen." Kapı kolunun aşağıya inmesiyle hızla kızları banyoya götürdü. Kapının kenarına geçip açıldığında bana çarpmayacağı şekilde duvara yaslandım.
Sol elime bıçağı aldım. Yaptığım şey çok riskli ama girdiği gibi düz ilerlerse planım işe yarar.
Kapının tekmelenmesiyle bıçaktaki elimi sıkılaştırdım. Kapının kilidine kurşun sıkıp açtı. Düşündüğüm gibi direk ileri yürüyünce boynuna bıçağı saplayıp çıkardıktan sonra diğer tarafına da sapladım. İçeri başka biri daha girdiğinde hızlıca kafasına sıktım.
Gelen ayak sesleriyle tekrar duvara yaslandım. Bu sefer benim bir şey yapmama gerek kalmadan adam yere yığılınca Burcu'yu banyonun kapısında gördüm. Teşekkür anlamında kafamı salladığımda o da salladı.
Adamların birinin silahını alıp ayak sesi olmadığından emin olduğumda kapıdan çıkıp dikkatlice ilerlemeye başladım. Köşeyi dönmeden kontrol ettiğimde üç adam gördüm.
Hafifçe tekrar baktığımda üçünün de arkasının dönük. Ellerimdeki silahlarla ikisini aynı anda vurup ötekinin dönmesine fırsat vermeden onu da vurdum. Tekrar ilerlemeye başlayınca Deniz'in odasının önüne geldim.
İçerden ayak sesi duyduğumda kolonun arkasına saklandım. Ege'nin fısıltısını duydum. "Eylül." Sesin geldiği yöne baktığımda benim geldiğim yoldan geldiğini gördüm. Elimle bekle işareti yaptığımda kafasını salladı.
Odanın kapısı açıldığında sadece tek kişinin ayak sesini duydum. Ege'ye baktığımda ağzını "Deniz" dercesine oynattı. Saklandığım yerden hafifçe çıktıktan sonra Deniz'in kolundan tutup kendime çektim.
İlk başta korksa da benim olduğumu anlayınca rahatladı. Tekrar saklandığım yere geçince kollarını belime sardı. Tek kolumu omuzlarına sarıp fısıldadım. "İçerde biri var mı?" Kafasını belli belirsiz salladı. Boynuma sokulup bu kadar yakınımda olmasa asla duyamayacağım şekilde fısıldadı. "Kameradan izliyorlar." Tek elinin tırnaklarını sırtıma batırıp konuştu. "Biri Bora." Demek ki Deniz'i bizi içeri getirmesi için saldılar.
Elimi Deniz'in belinde yumruk yapıp tek kaşımı belli olmayacak şekilde odayı göstermek için kaldırdım. Elimi yavaşça açıp sırtını okşadım. Ege anladığını belirtmek için gözlerini kapatıp açtı.
İki tırnağını bastırıp aynı şekilde konuştu. "Yaralı." Esma'yla Barış. "Telefon ya da saat var mı?" Kafasını hafifçe salladı. "Hızlı davran." Deniz'i döndürüp köşeye sıkıştırdığımda kolundaki saati aramıza getirdi. Hızlıca çıkarıp ellerimi beline sardım. Denize iyice yapışıp kafamı duvara yasladım. Gözükmeyeceğinden emin olduğumda saatten Sinan'ı aradım.
Açtığında konuşamayacağımı anlamış olacak ki "Işıklar?" diye fısıldadı. Beyza üzgünüm korkuyorsun ama mecburum.. Aramayı kapatıp beklemeye başladım. Kapının açılma sesini duyunca Deniz kollarını belime atıp sıkılaştırdı. Kapı tekrar kapanınca tek kişi çıktığını anladım.
Göz ucuyla Ege'ye ağzımı "ışıklar" diye oynattım. Kafasını salladı. Işıklar gittiği gibi Deniz'in kafasını göğüsüme bastırıp tamamen önüne geçtim. Ege'nin tarafından gelen silah sesiyle Ege'ye döndüm. Karanlıkta tam göremiyorum ama sanırım kafasını salladı.
İçerden ses duyduğumda Deniz'i arkama alıp hızlı adımlarla geriye doğru yürümeye başladım. Adam çıkınca Ege hızlı davranıp vurduğunda köşeyi döndüm. "Eylül." Sinan'ın fısıltısından sonra ayağıma çarpan şeyi elime aldım. Gece görüş özelliği olan üç gözlük verdiğini anlayınca Ege'ye uzattım. Sonra da kendime ve Deniz'e taktım. "Plan ne?"
"İçerdekileri kurtarmamız lazım." Kafasını salldı. Beş dakika kadar bekledikten sonra içerden çıkan iki kişiyi vurduk. Sadece Bora kaldı. Kapıya doğru yavaşça ilerlerken koridordan gelen ayak sesleriyle durduk.
Okyanus'u ve arkasındaki 10-15 adamla bize doğru dikkatlice geldiğini görünce rahatladım. Eliyle geri çekilin işareti yapınca geri çekildik. İki adam gelip kapıyı kırdı. "Eylül, güvenli bölgeye gidin. Hemen."
"İçerde yaralılar var!" Üç adam içeri girdi. "Tamam ben halledeceğim. Gidin." Kafamı iki yana salladım. "Eylül, git!" Deniz kolumdan çekti. "Hadi Eylül."
Sorunsuz Burcu'nun odasına geldiğimizde kırılmış kapının kenarına üç kere tıklatıp içeri girdim. Tuvaletin kapısına geldiğimizde tekrar üç kere tıklattım. Kapı açıldığı gibi boynuma atlayan bedene kollarımı sıkıca sardım. "Bir sorun çıktı mı?" Kafasını iki yana salladı.
İçeri girip gizli geçitten güvenli bölgeye indik. Herkesin tuvaletinin zemininde bulunan gizli kapı bu odaya çıkıyor ve kapı sadece bizim parmak izlerimizle açılıyor. Odada 4 yatak, yiyecek, silahlar, ilaçlar, sargı bezleri ve benzeri şeyler var. Melis'le Beyza ve Burcu'nun olduğu yatağa oturduk.
"Kızım nerde kaldın ya." Gülümsedim. "Geldim işte." Etrafa baktığımda Deniz'in duvara sırtını yaslamış şekilde durduğunu gördüm. "Neye bakıyorsun?" Melis'e döndüm. "Hayatımın aşkına." Kaşlarını çattı. "Hani onu sevmiyordun?" Elimle saçlarını dağıttım. "Senden bahsediyorum." Kızaran yüzüyle konuştu. "Aynısından sana da.""Güzel taktikmiş. Hemen deniyorum." Dedikten sonra Burcu Beyza'ya döndü. "Bana neye bakıyorsun de." Beyza gözlerini devirdi. "Hayatımın aşkına." Burcu'nun koluna vurup devam etti. "Ben de burdayım olanları duyabiliyorum." Gülmeye başlayınca Burcu bana vurcakken kapı açıldı.
"Çocuklar herkes burda mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No one will save me
De Todo"Melis'i eğiteceksin." "Güzel şaka." "Şaka yapmıyorum. Bir hafta senin odanda kalsın, kendi odası ayarlanınca geçer. Savunma, silah kullanma ve hackerlık öğreteceksin." "Uğraşamam."