"Burası neresi?"
"Evim."
"Evin? Peki ben burada neden ev göremiyorum."
Al işte! Aptal Elisa! Aptal! Nasıl güvenebildim bu adama. Beni getirdiği yere bak!
Etrafta ev diye bir şey yoktu. Yeşillikti sadece. Bir an içimi korku sarmaya başladı. Kimsenin olmadığı bu yere neden getirmişti ki beni? Ne istiyor bu adamlar benden? Yetmedi mi yaptıkları?
"Hadi in. Göreceksin."
Derin bir nefes aldım. Dalga geçiyordu herhalde. Burada ev falan yoktu.
"Amacın ne senin? Ne yapmaya çalışıyorsun?"
Sesimi hafif yükseltmiştim. Ona o kadar sinirliydim ki! Bir insanı kandırmak bu kadar kolay mıydı ya?! Bir de in göreceksin diyor! Aptal!
"Bana güven."
Ağzımdan bir kahkaha çıktı. Gerçekten dalga geçiyordu sanırım.
Ona döndüm. Bana bir garip bakıyordu. Hafif gülümsüyordu.
Yüzümdeki o kahkahayı yok ettim. Zaten gerçek değildi."Sana nasıl güveneyim istersin? Böyle bol bol ağlamalı mı güveneyim? Yoksa sinirli güven mi istersin? Ya sen benimle dalga mı geçiyorsun?! Ne demek in göreceksin?! Görseydim görürdüm herhalde. Koskoca ev bu! Hemen geri götür beni!"
Hâlâ bana az önceki gülümsemeyle bakıyordu. Oohooo ben ne diyorum bu adam ne yapıyor? Beni dinlemiyordu bile! Gerçekten neye çattım ben? Ne günahım vardı Allahım? Tamam yani bir kaç tane günah işlemiş olabilirim. Ama bu adam benim hangi büyük günahımın karşılığı? Allah var şimdi yakışıklı adam. Boyu posu yerinde. Sakalları desen bir başka. Gözleri... Gözleri de çok güzel. Bu olsa olsa Allah'ın lütfu olur.
Yani olurdu. Tipine baksaydım yani. Ama hayır. Bu bana Allah'ın cezası olarak gelmiş. Kaşına gözüne tutulacak değilim!
Hâlâ bana baktığını farkettim. Bu adam duymuyor muydu beni?!
"Sen beni duymuyor musun?!"
Elimi gözünün önünde salladım. Bir anda kendine geldi. Boğazını temizleyip ceketini düzeltti. Sonra arabadan indi.
Ne yapıyor bu adam böyle? Ben ona beni götür diyorum adam arabadan iniyor. Hah şimdi de benim kapımı açtı! Çıldırmama çok az kaldı.
"Lütfen. Ev bulamazsan söz veriyorum sana geri götüreceğim seni."
Gerçekten gına gelmişti artık. Bir de elini uzatmış. Şuna bak!
Uzattığı eli tutmadan arabadan indim. Biraz ilerleyince siyah merdivenler farkettim. Aşağı doğru iniyordu. Merdivenlerden indikçe yavaş yavaş beynimin uçtuğunu hissettim.
Bu adam gerçekten bir ruh hastası! Bu nasıl bir ev?! Mezara mı giriyoruz eve mi belli değil?! Resmen yerin altına gömülmüştü bu ev. Hem etrafı da bomboştu. Karşıda nehir gibi bir şey vardı. Aslında çok güzeldi ama farklıydı. Ama bir insan neden böyle bir yerde yaşamak isterdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEŞ
Ficção Adolescente"Senin yüzünden işte! Onun adamları geldi. Evime girdi! Ben hiçbir şey yapmadım! Beni alıp götürdüler! Senin için aldılar beni! Benim hiçbir suçum yoktu! Ben kimseye bir şey yapmadım!" Kızın ağlaması konuştukça daha da artıyordu. Adamı bu sefer de i...