1. IN LA KESH

11 1 3
                                    

  Daha mutlu olamazdım... Dünyanın sonuna doğmuştum ve şimdi bu sonun içindeki sonumu çiziyordum.

  Uçsuz bucaksız mavilikleri düşündüm. Daha sonra da orada yaşayanları. Evet, balıkları... Acaba mutlular mıydı onlar hayatlarından. Ben elimden alınmış olan özgürlüğüm konusunda yakınırken onlar özgür olduklarını düşünüyorlar mıydı?

  Daha sonra kendime hatırlattım; her canlının farklı bir yaşam mücadelesi vardı. Belki herkes benim kadar zorlanmıyordu ama vardı. Bu düşünce bana daima bir yaşama nedeni veriyordu.

  Her zaman benden daha kötülerini düşündüm ve kendimi en kötü halde olmadığıma ikna ederek yaşadım. Lakin artık elimde ne iyi bir düşüncem ne de kendimi ikna edebileceğim kadar kötü bir örnek kalmıştı. Çünkü artık ben en kötü haldeydim ve bundan daha kötüsünün olabileceğini düşünmüyordum.

  Tam olarak kendi özgürlüğüme kavuştuğumu sandığım an bir sarmaşık misali bedenime dolanan kollar buna engel olmuştu. Kendimi ölüme o kadar şartlamıştım ki bu anı yaşamak beni fazlasıyla korkutmuştu. Asıl korkmam gereken şeyden değil de diğer insanların dediği gibi ölümden dönmekten korkmam fazlaca komikti.

  Anın şaşkınlığını atamamış ve olduğum yerde tam olarak uçurumun ucunda arkamdaki bedenle birlikte donup kalmıştım. Ne o bir şeyler söylüyor ne de ben konuşuyordum. Kalp ritmim fazlasıyla düzensizleşmişti lakin buna zaten alışıktım. Önceki hayatımda kalbimin düzenli olduğu zamanlar nadir olurdu. Sevinçten, mutluluktan, heyecandan olmazdı. Genellikle ciğerlerim düzgün nefes alamadığı ya da buna sebep olan annemle ilgili konularda kalp ritmim bozulurdu. Ondan çok korkuyordum.

  Kendime yarım dakikalık bir süre tanıdıktan sonra arkamı döndüm. Hala beni özgürlüğümden ve son yolculuğumdan alıkoyan kollar arasındaydım. Sanki her an aşağıya atlamamdan korkar gibi tutmuştu beni.

  Arkamı döndüğüm an bu kişinin genç bir erkek olduğunu fark ettim. Kendimi o kadar kaptırmıştım ki bu kalın kolların bir erkeğe ait olabileceğini bile düşünememiştim. Önce boynuna baktım ve daha sonra başımı hafifçe kaldırdım. Boyunun benden uzun olması sebebi ile o bana başını eğerek bakıyordu. Kafamı kaldırdığım an mint yeşili gözler ile karşılaştım. Eğer böylesi bir durumda olmasaydım saatler boyunca gözlerinde yolculuğa çıkmayı arzulardım.

   Hızlı bir şekilde kendimi toparladım ve titreyen ellerimi, bedenimi sarmış olduğu kollarının üzerine koydum. "Bu, bunu neden yaptın?" Beni hala bırakmıyordu ve bende kollarımı, kollarından çekmiyordum.

  "Öylece gözümün önünde kendi hiçliğine gitmene izin veremezdim." Sesi naifti. Ses tonu klasik bir erkeğin ses tonuydu. Ama naifti. Çok naifti.

  "O zaman buraya gelmemeliydin. Çünkü eminim ki buraya benim yaptığımı yapmak dışında gelen insan yoktur." Hayır. Emin falan değildim. Şu an fazlasıyla saçmalıyordum. Sadece bir kez olsun gözümü karartmış ve bu işe kalkışmıştım. Daha ismini bile zihnimin içine alamazken bunu yapacaktım. Neden engellemişti ki? Sadece bir kez olsun bir şey istediğim gibi olamaz mıydı?

  "Haklısın." dedi. Bu kelimenin altında yatan anlamları bilmiyordum. Ne yani o da mı bunun için gelmişti? Ya da bu öylesine kurduğu bir kelime miydi?

  "Bunu neden yaptın?" diyerek sorumu tekrarladım. Ondan gerçek bir cevap bekliyordum lakin bana sunacağı hiçbir cevabın bende tatmin edici bir duygu yaratmayacağını biliyordum.

  "Sadece yapacağın şeyin gözümün önünde gerçekleşmesini istemedim. Bunu görmeye hiç hazır değilim ve görmekte istemiyorum." Sesi fazlasıyla korkmuş geliyordu. Sanırım birinin onun gözleri önünde böyle bir şeye kalkışmış olduğu gerçeği onu ürkütmüştü.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 12, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

VİRA VERAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin