"Lavinia çiçeğini bilir misiniz Doktor?"
Genç doktor büyük bir şaşkınlıkla kaldırdı kafasını okuduğu sayfalardan. Belkide aylar sonra ilk defa kendi isteğiyle konuşuyordu karşısındaki adam. Elindeki beyaz sayfaları bir kenara bıraktı ve tüm odağını genç adama verdi. Heyecanını belli etmemek adına birkaç kez öksürdü ve sorduğu soruya yönelik kafasını salladı iki yana doğru. Genç adam gülümsedi, sonra daldı gözleri bir noktaya. Bu sırada hiçbir hareketini kaçırmadan, dikkatle izliyordu doktor.
"Bir çiçek düşünün ki, adı ölümle anılsın... "ölüm çiçeği" denilsin ona.."
Yüzüne büyük bir hayranlık ifadesi yayılmışken, dudakları usulca kıvrıldı iki yana doğru burukça. Burnundan sesli bir nefes aldı ve dudaklarındaki gülümsemeyi hiç bozmadan devam etti sözlerine:
"İşte.. ölüm çiçeğidir Lavinia çiçeği.."
Gözlerindeki parıltılar ve yüzündeki o küçük gülümsemeyi hayretle izliyordu genç doktor. Daha önce hiç görmemişti onu böyle. Bırakın gülümsemeyi, tek bir mimik bile oynatmazdı. Seans sonuna kadar sadece oturur ve öylece parmaklarını izlerdi genç adam. Ve şimdi onu böyle görmek, inanılmaz bir şaşkınlık yaratıyordu içinde.
Bir süre derin bir sessizlik doluştu odaya. Biri dalıp gitmişken çok başka başka yerlere, biri dikkatle verdiği tepkileri inceliyordu. İkiside sessizliği bozmamak adına anlaşmış gibi çıt dahi çıkarmıyordu. Sonra derin bir nefes aldı genç adam, tekrar dudaklarını araladı usulca.
"Lavinia çiçeği gibi o.. Hem ölümü, hem özgürlüğü vaad ediyor"
Öyle bir anlatıyor, öyle bir yaşıyordu ki bahsettiği kişiyi, hayret etti doktor. Aylardır sadece ölü gibi gidip gelen adamı, böylesine yaşatan, böylesine heyecanlandıran kişiyi merak etti. Yinede hiçbir şey söylemedi ve dinlemeye devam etti anlattıklarını.
"Benim laviniam. Ölümümü.. ve özgürlüğümü vaad ediyor"
Cümlesinden hemen sonra bedenini genç doktora doğru çevirdi ve saklayamadığı heyecanıyla devam etti konuşmasına. Şaşkınlıkla izliyordu doktor olan ondaki bu çocuksu heyecanı.
"Bu nasıl mümkün olabilir Doktor? Özgürlük ve ölüm birbirine bu kadar zıtken.. nasıl olur bu doktor? Nasıl başarıyor bunu?"
Kendisine beklentili gözlerle bakan adamı görünce şaşkınlığını üzerinden attı ve küçük bir nefes aldı Doktor. Yüzüne samimi bir gülümseme yerleştirmiş ve koltuğundan kalkıp genç adamın tam karşısına oturmuştu. Daha samimi bir şekilde yaklaşıp, aylar sonra konuşan bu adamı tüm ayrıntılarıyla dinlemek istiyordu.
"Gözlerin parıldıyor"
Genç adam birkaç saniye ne demek istediğini anlamaya çalışmış, daha sonra gözlerini kaçırmıştı utançla. Doktoru ondan aldığı bu ilk tepkileri hayranlıkla inceliyordu bu sırada. İşte şimdi bir şansları vardı. Kim olduğunu bilmediği o kişi sayesinde, ona olan bu sevgi ve hayranlığı sayesinde bir şansları vardı..
"Devam et, anlat onu bana"
Odada gezdirdiği gözlerini hızla doktoruna çevirdi ve aynı heyecana bürünüverdi tekrardan. Elleri hafif hafif titriyor, sürekli parmak uçlarıyla oynuyordu gerginlikle. Kurumuş dudaklarını ıslattı ve araladı söze girmek adına.
"Bu nasıl bir sevgi anlatabilir miyim sanıyorsun Doktor? Onu nasıl sevdiğimi açıklayabilir miyim sanıyorsun.. Bir ölümü anlatabilir miyim, biri nasıl ölüm gibi sevilir anlatabilir miyim ki sana? Ölecek gibiyken, aynı zamanda yașıyormuș gibi nasıl sevilir.., öldürüyorken hemde nasıl yașatıyor, anlatamam ki sana bu sevgiyi.."
Dolmuş gözlerini kapadı ve derin bir nefes aldı genç olan. O sarsılmaz, o kocaman adam küçük bir çocuk gibi doldurmuştu büyük gözlerini. İçini inanılmaz bir şevkat sardı doktorun, yüzündeki anlayışlı gülümseme biraz daha büyüdü. Böylesine içten ve böyle derin anlamlı sözleri duymak, hele ki yaşadığına ihtimal bile verilmeyen bu adamdan duymak, çok farklı duygular hissettirmişti ona.
Genç adam gözlerini parmaklarına sabitledi ve titreyen sesini kontrol altına almak adına birkaç kez yutkundu. Sonra durgunlaşan yüzünde tekrar küçük bir gülümseme yeşerdi, onu düşünüyor olduğunu anladı doktoru. Parmaklarındaki bakışlarını, kendisini pür dikkat izleyen doktoruna çevirdi ve titreyen sesiyle mırıldandı:
"Bir ölümde aşkı, bir aşkta ölümü tatmak anlatılır mı sanıyorsun doktor..."
Ve işte böyle anlamıştı genç doktor. Karşısındaki acılar içinde kalakalmış adamı, o adamın sakladığı çocuğu; bahsederken gözlerinin içinin güldüğü, örtemediği heyecanıyla anlattığı, düşünürken bile gözlerini dolduruveren, o kişi kurtaracaktı. O tutup çekecekti ellerinden, o sıkı sıkı saracaktı. O gülümsetecek, o ağlatacaktı. En çok o mutlu edecek, en çok o üzecekti. En çok o gülümsetecek ve en çokta o ağlatacaktı. En çok o sevecekti. Sevmek ne demekmiş, biri candan öte nasıl sevilirmiş, o öğretecekti bu adama.
Gülümsedi doktor.
Yüzündeki hafif gülümsemeyle uzaklara dalmış adamı izliyorken, büyük bir hayranlıkla gülümsedi.Çünkü bu adam, ruhunu bulmuştu onda.
Çünkü gerçek aşkını bulmuştu.
Çünkü yeryüzünde aradığıyla, tanışmıştı çoktan..
Yeniden varolmuştu onunla, sevgisiyle..
ೋ═══ ✼ ═══ೋ
Ve karşınızda yine benn!!
Epey heyecanlıyım. Çok önem verdiğim ve çok özeneceğim bir kurguyla geldim bu sefer yanınıza çünkü. Bu hikaye benim için biraz daha farklı olacak, daha özel ve daha benimsediğim bir hikaye olacak. Size birşeyler katabilmeyi, bazı duyguları sizlerle birlikte aynı anda paylaşabilmeyi çok çok istiyorum bu kurguda, umarım başarabilirim de. Fikirlerinizi, önerilerinizi ve isteklerinizi yazmaktan çekinmeyin, sizlerle konuşmak istiyorum.
O zaman diğer bölümde tekrar kavuşabilmek dileğiyle, bir diğer görüşmemize kadar güzel kalın, mutlu kalın ˘³˘ 💚