Selam! Çok uzun zaman olmuş sanırım buralara uğramayalı.
Yeni yeni fark ediyorum yazmayı ne kadar özlediğimi..Keyifli okumalar size!
꧔
Jimin sımsıkı tuttu Jungkook'un gerginlikten titreyen ellerini. Endişeye bürünmüş bakışlarını kendisine çeviren sevgilisine, kocaman gülümsedi ve küçük bir öpücük bıraktı yanağına. Elleri öyle sıkı ve parmakları öyle kenetliydi ki, söylemesine gerek kalmadan anlıyordu Jungkook, küçük sevgilisinin her zaman yanında olacağını, onu asla yanlız bırakmayacağını..
"Henüz çok küçükken bir söz verdik biz birbirimize Jungkook. Birimizden biri kötü hissediyor olduğunda, diğeri her zaman onun için orda olacak.."
Küçük baş parmağıyla avuçları arasındaki büyük elin üzerini okşadı narince Jimin. Yüzünde anne şevkati kadar sıcak bir gülümseme ve bolca anlayış vardı. Sabır vardı gözlerinde ve büyükçe de umut parıltıları..
"Burdayım sevgilim. Senin için, her zaman burdayım"
Minnet dolu bir gülümseme büyüdü Jungkook'un dudaklarında. Sadece bulundukları an için değildi bu, onunla sınırlı değildi. Aslında herşey için minnettardı ona Jungkook. Geçmişinden bu yana, onunla birlikte büyüyen bu güzel oğlana, koca bir hayat için minnettardı..
Seans saatinin geçmiş olması ve içerideki doktorun kendisini bekliyor olmasını bildiği hâlde, bir türlü ayrılamıyordu ellerini sıkı sıkı tutmuş ellerden. Gözleri güzel oğlanın her bir ayrıntısına gezintiye çıkmışken, dudaklarında asla silinmeyen huzur dolu bir tebessüm hâkimdi. Kirpiklerini, küçük gözlerini, minicik burnunu ve pespembe, tıpkı bir çileği andıran dudaklarını seyretti uzun uzun. Ve eğer Jimin kıkırdayarak utangaçca gitmesini söylemeseydi, saatlerce öylece durup onu izleyebilirdi.
Ayrılan elleri daha ilk saniyesinden soğumaya başlamışken, küçük bir çocuk gibi mızmızlanarak ellerine sarılmamak için hızlı adımlarla odaya girdi. Jiminin bahçedeki kedilerle oyanayacağına emin olduğundan, yüreği ferahtı şimdilik.
Kapıyı arkasından kapatıp artık tamamen gerçeklerle yüzleşmeye hazır olduğunda, yüzündeki gülümseme ve yüreğindeki huzur silindi. Yerine gelen sert çehresi ve düz ifadesiyle, kendisine her zamanki gülümsemeyle bakan doktorunu umursamadan yerine oturdu. Doktoru ise ters giden birşeyler olduğunu anlamış ve yüzündeki gülümsemeyi silmişti yavaşça. Yerine gelen ciddi ifadesiyle koltuğuna oturup karşısındaki genç adamın konuşmasını beklemeye koyuldu.
Çünkü bir sorun olduğunda, Jungkook hiç beklemeden söze girerdi. Ki öyle de oldu;"Birini öldürmek istedi"
Tamam, ciddi bir sorun olduğunun farkındaydı genç doktor. Fakat bir anda bunu, yani bu kadarını duymayı beklemiyordu. İlk birkaç saniye tepkisizce duyduklarını algıladıktan hemen sonra, yüzüne zoraki bir gülümseme oturttu ve kısa bir yutkunmadan sonra sakin çıkan sesiyle konuştu:
"Pekâlâ, biraz daha detay verebilir misin Jungkook? Bunu nasıl anladın, öldürmek istediğini mi söyledi sana?"
Jungkook eğdiği kafasını yerden kaldırmadan, her zamanki soğuk kanlılığıyla yanıtladı buz gibi bir sesle:
"Benimle zorunda olmadıkça konuşmuyor, yani en azından uzun bir süredir hiç iletişime geçmedi. Ama onu hissediyorum Doktor. O benim.., benden bir parça o... Ne istediğini, ne hissettiğini ve ne yapmak istediğini biliyorum, hissediyorum.."