Heyy! Biz geldikk 🐥
Biraz uzun bir bölüm oldu,
sıkılmadan okursunuz inşallah 🧡꧔
Hiç dokunulmamış bir kitabın arasında denk geldi küçük çocuk geçmişine. Jungkook'un gelmesini beklerken çok sıkılmış, odalarındaki büyük kitaplığı karıştırmaya başlamıştı. Tabi beklemiyordu böyle bir şeyle karşılaşacağını..
Rafın en arkasında, el değmemiş bir kitap çekti dikkatini önce. O kadar yüksekteydi ki, sanki biri onu oraya gizlemiş gibi duruyordu. Boyu yetmediğinden, bir sandalyeye çıkıp aldı eski kitabı. Ellerinin arasındaki bu kitap öyle gizemli görünüyordu ki, kendini gerilim dolu bir filmdeymiş, yahut aksiyon dolu bir kurgunun baş kahramanıymış gibi hissetmekten alamadı. Çok heyecanlıydı ve bu hâline kıkırdadı kendi kendine.
Fakat kitabı açıp sayfalarını karıştırmaya başladığında, aslında öyle sandığı gibi gizemli olmadığını gördü. Hevesi biraz kırılmış ve heyecanı sönmüştü. Hâlbuki çok esrarengiz görünüyordu kitap, içinden doğa üstü şeylerin çıkmasını bile bekliyordu!!
Üzgünce omuzlarını düşürüp, kapattı kitabın kalın kapağını. Sandalyeye tekrar çıkıp aldığı yere koymak için yükselmişti ki, atladığı bir sayfanın arasından düşen kağıt parçasıyla hareketleri durdu. Kaşlarını çattı ve yere düşen eski kağıt parçasını aldı.
Ve arkasını çevirdiğinde karşılaştı küçüklük anılarıyla.Nefes alamadı ilk önce, dondu kaldı gördüğü resim karşısında. Hatırladığı ve gözünün önünden hızla geçen anılarla, gözleri yavaş yavaş yaşla doluyorken, sertçe yutkundu.
Bakışları önce uzun bir süre, gülümseyen sevgilisinin resminde durdu öylece. Jungkook tek koluyla Jimini sarmış, dudaklarındaki büyük gülümsemeyle kameraya bakıyordu. Dün gibi hatırlıyordu o günü Jimin. Jungkook'un o mutluluğunu, o gülümsemesini dün gibi hatırlıyordu..Jungkook'un,
hastaneden taburcu olabileceğini öğrendikleri ilk gündü o gün..Jungkook'un,
o korkutucu klinikten kurtulacağı haberini aldıkları ilk gündü..Önce bir süre birbirlerine bakakalmış, aniden öğrendikleri bu haberle ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Kendine gelen ilk kişi Jimindi. Büyükçe açtığı gözleriyle hızla ayağa kalkmış ve heyecanla bağırmaya başlamıştı. Bir yandan hâlâ şoktan çıkamayan Jungkook'u sarsıyor, bir yandan da ağlayarak kahkaha atıyordu.
Zihnine bir anda doluşan anılarla dudaklarından büyük bir hıçkırık kaçırdı Jimin. Bacakları titriyor, başı dönüyordu bir bir hatırladığı hatıralarla. Daha fazla ayakta kalamamış, dizleri üzerine düşmüştü yavaşça. Ne kadar zaman geçmişti böyle, ne uzun yıllar atlamıştı üzerinden o günün..
Sanki birkaç saat önceymiş gibi, tıpkı yıllar önceki o gün gibi hissediyordu yine. O ağır heyecan ve o gözyaşları..Babasından haberi ilk aldıklarında, yine Jungkook'un odasında her zamanki gibi vakit geçiriyorlar, uzun uzun bir şeylerden bahsediyorlardı. Daha doğrusu Jimin konuşuyor, Jungkook onun anlattıklarını, dudaklarındaki farkında olmadığı küçük gülümsemesiyle dinliyordu.
Sonra kapı açılmış ve iki çocuğun da bakışları, heyecandan gözleri dolan adama çevrilmişti. Jimin, babasını kapının önünde hızlı hızlı inip kalkan göğsü ve dolu dolu olmuş gözleriyle görünce, kalbi korkuyla atmaya, büyük gözleri hafiften dolmaya başlamıştı. Jungkook ise ne olduğunu anlamayan bakışlarıyla boş boş bakıyordu kendisine büyük bir mutlulukla bakan adama.