03.04.2021
En büyük aptallar, kazandığını sanıp rahatlığa yaslanan mahlukatlardır. Çünkü sen kazandım, derken rakibin seni düşürmek için an kollayan en zeki insandır.
KABURGASI KIRIK ŞÖVALYE
🎲
Karanlığın derinliklerinde nefeslenen Düzenbaz'ın gözleri, sevinç içinde parlarken, polislerin kendisini takip etmesi ise gözlerinin ışıltısını iki kat artırıyordu.
Kaçma kovalama işinden haz almayanların aksine onun kalbi heyecan ve arzuyla atıyordu. Çünkü şu ana kadar bütün belalı işlerin içinden o kadar kolay kurtuluyordu ki, bir süreden sonra adımları bunu oyun haline getirmeye başlamıştı.
Sırtındaki çantaya asılıp karşı binaya doğru koştu. Taşlarını ezdiği zemin bile, dudaklarının zevkle kıvrılmasına hayret ediyordu. O, her zaman yenmeyi sevip asla yenilemeyecek bir konumdaydı.
Çünkü o Düzenbaz'dı.
Kartlarını açık oynar, gerisini zihninin ellerine teslim ederdi. Havanın soğukluğu, cam mavisi gözlerine sinmiş ve yüzünün kızarması için uğraşmıştı.
Duyduğu siren sesleriyle keyif içinde ıslık çaldı ve karanlıkta, dimdik bir şekilde, koca heybetiyle duran çınar ağacına doğru koşup sert, kabuklu gövdesine tırmanmaya başladı. Gözleri önünde uzanan caddeye kaydığında dudaklarını büzdü. "Çok sıkıcısınız ama!" Diyerek polis arabalarına doğru konuşmuştu.
Aniden duran bir polis aracıyla yukundu; içindeki korku dolu hisler, yüzündeki tebessümü emmişti. Gözlerini sıra sıra dizilmiş tek katlı, müstakil evlere çevirdi ve fısıldadı: "Büyük kumar!"
Duyduğu telsiz sesleriyle yutkundu ve bedenini kendine en yakın duran pencereye savurmaya karar verdi. Durdu, düşündü. Ya yakalanacaktı ya da hiç bilmediği bir ev kurtuluşu olacaktı. Üçüncü seçeneğinin arasında evdeki ailenin kendisini ele vermesi vardı. Az önce hissesttiği korkulu hislerinden eser kalmamış, kalbi büyük bir kumara kalkışacağı için istek ve heyecanla atıyordu. Kanunlar şimdilik umrunda değildi.
Baskı ve şiddetin olduğu yerde elbet bir gün baş kaldırı da olacaktı. Çünkü insan, aklı olan bir canlıydı, acı içinde kırpaçlanan bir hayvan değildi. Devrim kaçınılmazdı.
Gücünü kollarına verip biraz zorlanmadan sonra bedenini beyaz pencereye doğru itti; sağ kolu duvardaki şişe asılı kalırken, sol kolu ise açık pencereden içeri sarkmıştı. Dişlerini sıkıp bedenini içeri doğru itti ve paslanmış çiviye takılan çantasını kurtardı. Derin bir nefes eşliğinde başını görünmeyecek bir açıya ayarlayıp dışardaki polislere baktı.
Emirler yağdıran Başkomiser Hakan Yurt'a bakarak sırıttı. Üç yıldır Düzenbaz'ı yakalamak için didiniyordu ama adam o kadar usta bir şekilde bütün olayların içinden sıyrılıp gidiyordu ki; bu, Düzenbaz'ın bir şehir efsanesi olduğunu düşünmesine sebep oluyordu. Bu düşüncesi, yeni bir olay vuku bulana kadar sürüyordu tabii ki. Sağ elini kaldırıp sakallarını daldırdı ve gerginlik içinde ofladı. Saat 02.10'du. Bir kez daha yenilgi içinde omuzlarını indirdi ve konuştu: " Toplanın, gidiyoruz!" Diye etraftaki polislere seslendi.
Bir kez daha o haydutu elinden kaçırmıştı ve bu, onun canını çok sıkmaya başlamıştı. Hakan Yurt, bazen öfkesinin nefesinde kaybolmaktan korkmuyor değildi. Eli boş bir şekilde arabasına bindi ve hesap vermek üzere emniyete doğru sürdü.
Evin penceresinden boş caddeye bakan Düzenbaz, dişleriyle dudağını ezdi ve ellerini ceplerine koyarak girdiği evin odasına bakmak için başını çevirdi. Gördüğü çehreyle, yüzündeki tebessüm yerini dağılmışlığa emanet etti. Siyah tekerlekli sandalyeye oturmuş, kendisine bakan uzun, kahve saçlı kız, kaygı içinde boğazında yutkuntu oluşturdu; kaburgasına yeşil yosunlar dolandı.
"Sen de kimsin?" Diye naif bir sesle konuşan kıza bakmayı sürdürdü ve sol elini yumruk haline getirip sert adımlarla kendisine korkuyla bakan kıza doğru yürümeye başladı.
⌛
Ben yine ellerimi durduramayıp yeni bir kitap yazdım. ☹️
Umarım beğenirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KABURGASI KIRIK ŞÖVALYE
Mystery / ThrillerÇok kişilikli dünyanın tek kişilikli elçisi; DÜZENBAZ! 03.04.2021. #Bu isimle yayımlanan ilk kitaptır. BU HİKAYEDEKİ OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR, GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA HİÇBİR İLGİSİ BULUNMAMAKTADIR.