Jimin bir an önce eve gitmek istiyordu ama içinden bir ses kalmasını söylüyordu. Neydi bu ilk günden okul sevdası. Cidden kendine sinirleniyordu. "Acaba Jungkook bu yüzden mi derse girmemişti? Kalırsam belki onu görebilirim...Tanrım! Ne diyorum ben!"
Jimin'in vücudu aklından bağımsız hareket ederek basketbol sahasına doğru yönelmişti bile.Cidden çok fazla kalabalıktı. Tüm okul buradaydı hatta diğer okullardan da öğrenciler vardı. Oturacak yer kalmadığından girişte bir köşeden izlemeye başladı.
Gözleri sebepsizce Jungkook'u arıyordu. Birden arkasından koşarak gelen çocuğu fark etti. Yanından hızla geçtiğinde kokusu Jimin'in ciğerlerine dolmuştu. Çok güzel kokuyordu. Kokunun hiç gitmemesini istedi. Sapık gibi hissediyordu...Maç başlamıştı. Jungkook sayesinde kolay bir şekilde rakibi yeniyorlardı. "Hem yakışıklı hem yetenekli biriymişsin Jungkook... *güldü* Ah ne güzel! Kendi kendime konuşmaya da başladım."
Yere sertçe çarpıp sıçrayan top birden Jungkook'un burnuna çarptı. Ne olduğunu anlayamadan elini acıyla burnuna götürdüğünde tüm eli kana bulanmıştı. "Siktir!" diyerek iç çekti. Yetkililer Jungkook'u sahadan çıkarıp revire götürdüler. Ve onun yerine yedek oyunculardan biri girdi.Jimin olanlar karşısında tepkisizdi. Ama ne olduğunu bilmediği bir his vardı içinde. Endişe? Korku yahut acıma duygusu muydu? Bilmiyordu.
Karşı taraf gittikçe güçlenmişti. Ve maçın bitmesine çok az bir süre kala durumu eşitlenmişti. Sadece üç dakika kalmıştı. Son anda karşı taraf bir basket daha atmıştı. Ve maç bittiğinde Jungkook'un henüz olanlardan haberi yoktu.Tüm okul suratı düşük bir şekilde söylenerek evlerine dağılıyordu. Jimin bu olanları şaşkınlıkla izliyordu. "Pekâla bu kadar saçmalık yeter Jimin,artık eve dön." Kendi kendini azarlamaya da başlamıştı.
Nihayet okuldan uzaklaşıyordu. Parktaki eski bankta oturan Jungkook'u fark etti. Yanına gitmesini söylüyordu içindeki ses. En azından durumunu sorarım diye düşünüp ona doğru yürümeye başladı.
"Selam."
"Selam küçük." Jimin cidden bu çocuğa sinir olduğunu bir kez daha anlamıştı.
"Durumunu merak ettim. İyi misin?"
"Sen bu kadar meraklı mısın? Daha doğru düzgün tanışmadık bile." *güler*
"İsmimi söylemiştim. Senin ismini de biliyorum yani bugün öğrendim."
"Demek ismimi merak edip birilerine sordun."
"Hayır,ne alakası var? Yanımdaki kız sürekli ismini sayıklıyordu yani oradan duydum. Ben sormadım,sormam tabiki niye sor-"
"Anladım, tamam."*güler*
"Peki,maç sonuçlarından haberin var mı?"
"Evet,o sikikler bir işi düzgün beceremiyorlar! Şu siktiğimin topu yüzünden çıkmak zorunda kaldım!"
"Hey,tamam sakin ol. Pek bir fark yoktu zaten."
"Ne fark eder! Benim gibi biri yenilmeye alışkın değildir Park Jimin,unutma bunu." Göz kırpıp Jimin'in burnuna dokundu ve hızla kalkıp uzaklaştı.
Jimin şok olmuş gibiydi.Eve vardığında bir hayli geç olmuştu. Duşa girip güzelce ferahladıktan sonra bol,gri eşofmanını altına geçirmişti. Islak sarı saçları onu daha da çekiçi gösteriyordu. Yatağına uzanıp telefonunu eline aldığında Jungkook'dan gelen takip isteğini fark etti.
Kalbi bir anlığına teklemişti. Biraz düşündü ve kabul etti. Aynı şekilde o da ona istek gönderecekti fakat hesabının gizli olmadığını fark etti. Ne yaptığının farkında olmadan profiline girdi. Fazla fotoğrafı yoktu. Ama bir tanesi gözüne takılmıştı. "Haasiktirr!..Bu çocuk cidden..ah.." etkilendiğinin farkındaydı. Telefonu bırakıp bir an önce uyumak ve kendine gelmek istiyordu. Çünkü belli ki yorgunluk başına vurmuştu.
***
"Hay sikeyim böyle işi!" Alarm kurmayı unuttuğu için okula geç kalmıştı. Hemde daha ikinci günden.
Hızlıca hazırlanıp kahvaltı bile yapmadan evden çıkmıştı. Okula vardığında teneffüstü. Üçüncü derse geçeceklerdi ve Jimin daha yeni gelmişti. "Ne kadar da güzel!" Söylenerek sınıfına girmişti. Sırasına yerleştiğinde kitaplarını koymak için elini sıranın altına uzatmıştı. Ama küçük bir not kağıdı vardı.
Merak edip açtı.
"Küçük stalk güzeli :)"Gözlerini hafifçe kapatıp içinden "siktir..." diye geçirdi. Telefonu eline alıp kimsenin görmemesi için parlaklığı tamamen kapatıp Jungkook'un profiline girdi. Ve dün gece gözüne çarpan fotoğrafı beğenmiş olduğunu fark etti... Başından üzerine sıcak su dökülmüş gibi hissediyordu...Normalde asla böyle biri değildi. Ve kimseye ilgi duymazdı ama Jungkook'u gördüğünden beri tuhaf hissediyordu.
Zil çaldığında herkes sınıfa geliyordu. Kapıdan en son giren Jungkook oldu ve daha sınıfa girmeden göz göze geldiklerinde Jimin hemen kafasını başka yöne çevirmişti. Jungkook yanından geçip en arka sıraya geçtiğinde kokusu tekrar ciğerlerine dolmuştu. Ve bu tarifi olmayan bir duyguydu Jimin için. Kokusu kendine özgüydü. Hiçbir şeye benzemiyordu.
Jungkook'un derslerinde performansı da her şeyde olduğu gibi mükemmeldi. Jimin ona gerçekten hayran kalmıştı. Her şeyden ve herkesten nefret ediyordu ama Jungkook farklıydı ve ona karşı hissettiği şeyler tuhaftı...
Ders bitmişti. Jungkook hızla sınıftan çıktığında Jimin de hava almak için dışarı çıkmak istiyordu.
Koridorda Jungkook'u ve dün onun yanında duran kızı gördü. Kendisini sapık gibi süzen kıza doğru yaklaşıp "Şu ikisi sevgili mi?" Diye sordu.
"Hayır,o kuzeniydi sanırım. Jungkook kızlardan hoşlanmıyor."
"Anladım,sadece meraktan sormuştum."
"Sen de yakışıklı çocukmuşsun. Ben Sun Yeon~"
"Park Jimin."
"Hangi sınıftasın Jimin-ah~"
"Seninle aynı sınıfta olmadığımız kesin." Jimin neredeyse ağzına girecek kızın yanından uzaklaştı."Jungkook demek gaysin. " sebepsizce bir tebessüm oluşmuştu yüzünde. Çünkü kendisi de gaydi ve daha önce hiçbir kızla beraber olmamıştı. Hatta hiç kimseyle beraber olmamıştı. Kim bilir? Belki de Jungkook onun için ilk olacaktı. :)
Umm selam!🥺🖐🏻
Umarım saçmalamıyorumdur. Size söz verdiğim gibi hemececik yb attım. Sizce nasıl gidiyor?
Okuduğunuz için gerçekten teşekkür ederim.🥺✊🏻 Ve lütfen hayalet okuyucu olmayın. Sizi seviyorum!💗Ayrıca Jimin'in ağzının suyunu akıtan fotoğrafı da hemen size göstereyim😋
YOU ARE READING
JEALOUS • KOOKMİN
FanfictionDış dünyaya karşı nefretle dolu olan iki erkeğin birbirlerine olan aşkı. Ve bu aşkın getirdiği hırçın kıskançlıklar...