Park Jimin'in yeni okulundaki ilk günüydü. Çoğu insana göre bu,yeni arkadaşlar,yeni ortam hatta yeni bir hayat demek fakat Park Jimin için bu öyle değildi. Her şeyden nefret eden biri için yeniliklerin bir önemi yoktu.
Üzerindeki deri ceketi,siyah ve bacaklarını ortaya çıkartan dar pantolonu onu bir hayli seksi gösteriyordu. Sarı saçları geriye doğru taranmıştı. Tüm kızların ve erkeklerin ağzının suyunu akıtacak bir görüntü oluşturuyordu. Dolgun ve pembe dudaklarını hafif bir lip balm ile renklendirmiş,siyah botlarını ayağına geçirip hızlıca evden çıkmıştı. Baştan aşağı simsiyahtı.
Daha önce okulun yolunu bildiği için bulması zor olmamıştı. Sınıfına gidip en arka sıraya yerleşmiş ve lanet dersin başlamasını bekliyordu. Öndeki kızlar ona bakarak bir şeyler fısıldasa da bunu aldırış etmiyordu. Onun ilgi alanı çok daha farklıydı.
Dersin başlamasına az bir süre kala sınıfa sinirle bağırarak biri girmişti. En arka sıraya hızla gelip Jimin'e bakıyordu. Jimin yavaşça kulaklığını çıkardı.
"Sorun ne?" Diye sordu başında dikilen uzun çocuğa.
"Sen yeni gelen misin?"
"Hayır. Ben Park Jimin. İsmim bu ve evet yeni geldim. Sende şu herkesin korktuğu ama tüm kızların yalamak istediği klasik çocuk olmalısın." Hafifçe sırıttı bunu söylerken.
"Şşht. Kızlara değil. Yerimden kalkarsan gösterebilirim."
Jimin şaşırmamıştı. Zaten böyle tip birini bekliyordu.
"Hayır,ihtiyaç duymuyorum." Yavaşça kalkıp iki sıra öne geçti. İlk günden olay çıkartmaya gerek yoktu. En azından o öyle düşünüyordu.Ders nihayet bitmişti. Tüm ders boyunca hoca Jimin'e saçma sapan her şeyi sormuştu. Ve bu cidden ona bıkkınlık vermişti. Hava almak için bahçeye çıkmış ve ileride basketbol oynayan çocukları görünce izlemek için gitmişti. Tüm çocuklar kaslı,uzun ve cidden yakışıklıydı ve Jimin bu görüntü karşısında resmen büyülenmişti.
İzlemek için bir köşeye çekildi. Hızla koşarak gelen kişiye baktı. Bu az önce sınıftaki çocuktu ve cidden Jimin bu durumdan rahatsızdı."Kusura bakmayın gençler geç kaldım,biraz işim vardı. Anlarsınız ya!" Göz kırpıp,bir şerefsiz gibi gülmüştü. Jimin cidden onun kim olduğunu merak ediyordu.
"Ohooo bu ne?! Siz baya yenilmek üzreymişsiniz. Ama sorun yok çünkü ben yetiştim." Jimin tek kaşını kaldırarak " Ne sanıyor bu kendini?" Der gibi bakıyordu.Çocuk yavaşça üzerindeki tişörtü kaslı vücudundan sıyırır gibi çıkarttı. Tenine vuran güneş onu fazla seksi yapıyordu. İnce beli...Jimin ağzının açık kaldığının farkında bile değildi...
"Sikitrr!.." dedi fısıldayarak. Yanında oturan ve ağzından salyalar akan kıza onun kim olduğunu sordu.
"Cidden onu tanımıyor musun?!?Ahh! Jeon Jungkook lütfen benim ol!~"
İsmini öğrenmişti. Kıza teşekkür etme gereği duymadan kalktı. Sınıfına gidecekti.Sahadan çıkan basketbol topu Jimin'in bacağına çarpınca durdu. Herkes topu geri göndermesi için ona bakıyordu. Ve tabii herkes onun kim olduğunu soruyordu. Jimin topu yavaşça onlara fırlattı.
"Oww minik bir bebek sanki!" Bu sesi daha önce duymuştu. Bu ses Jeon'un sesiydi.
"Kes saçmalamayı."
"Kızma bebeğim." Aralarında gülüşüyorlardı ve bu Jimin'e sinir krizi geçirtmek için yeterliydi.
"Sikik herif!"Dersin başlamasına üç dakika kalmıştı. Jimin sınıfına gitmeden önce lavaboya uğramıştı. Hızlıca sınıfına doğru ilerlerken koridorun diğer ucundaki Jungkook'u fark etmişti. Yanında siyah saçlı,uzun bir kız vardı. Cidden mükemmel bir fiziğe sahipti. Jungkook sırtını duvara yaslamış ve kollarını göğsünün üzerinde birbirine bağlamıştı. Kız ona bir şeyler anlatmaya çalışıyor gibiydi. Jimin zil sesiyle birlikte omuz silkip sınıfına girdi.
Ders çoktan başlamıştı. Gözleri arka sıradaki Jungkook'u aradı. Ama hâlâ sınıfa gelmemişti.
"Nerede olacak ki? Lavabo köşelerinde kızlarla...
Her neyse bunu neden düşünüyorum? Sikimde bile değil." Okulun ilk gününde tanıştığı bu çocuk onu gerçekten sinir ediyordu. Ayrıca onu düşünmesine anlam veremiyordu.Son dersin de sonuna gelmişlerdi ve artık eve gidip dinlenebilecekti. Zil çaldığını duyunca tüm sınıf kafesten kaçan hayvanlar gibi sınıftan koşarak çıkmıştı.
"Ne bu acele! Sanki eviniz kaçıyor." Jimin'in mırıldanmasını duyan biri ona dönerek,
"Bugün maç var,yoksa bilmiyor musun?"
"Ne maçı?"
"Okulun en iyi basketçilerinin maçı tabiki!"
"Ne güzel,ne güzel." Gözünü devirdi ve yürümeye devam etti. Tabiki bu aptal okulda kalıp maçı izlemeyecekti. En azından böyle düşünüyordu...Selam! Bir şeyler yazma konusunda pek iyi olduğum söylenemez. Ama bende kendi çapımda birkaç şey yazmak istedim. Sonlarda saçmalayıp sizi sıkmaktan korkuyorum.
Ama yine de denemeye değer!
Okuduğunuz için teşekkür ederim. 💗
Nasıl bulduğunuzu belirtirseniz benim de hevesim artar.💗
YOU ARE READING
JEALOUS • KOOKMİN
Fiksi PenggemarDış dünyaya karşı nefretle dolu olan iki erkeğin birbirlerine olan aşkı. Ve bu aşkın getirdiği hırçın kıskançlıklar...