"Sabah sabah beden dersi çekilmiyor. Nefret ediyorum şu dersten." Hava gerçekten soğuktu. Jimin yine okulun yolunu tutmuştu ve bir an önce hafta sonunun gelmesini bekliyordu.
Üzerinde siyah eşofman ve uzun siyah bir tişört vardı. Okul formalarını da yanına almıştı. En sevmediği şeylerden biriyse soyunma odasında giyinmekti. Okula vardığında sınıfa uğramadan spor salonuna girdi. Biraz erken geldiği için Jungkook'dan başka kimse yoktu. Tek başına sabahın köründe idman yapıyordu.
Jimin çantasını bırakıp sessizce oturaklardan birine oturdu. Jungkook'un onu gördüğünü bile düşünmüyordu. Gerçekten havalı görünüyordu. Ne yaptığını fark etmeden telefonunu çıkarıp kameraya girdi. Ve gizlice Jungkook'un fotoğrafını çekmek istediğinde açık kalan flaş birden patladı. "Siktir!siktir!siktir!" Hızlıca telefonu alıp çevirdi. Jungkook fark etmişti ve sırıtıyordu.
Jimin'in yanına geldi.
"Şimdi de fotoğrafçılığa mı başladın stalk güzeli?" Ukala gibi gülüyordu ve bu Jimin'in sinirini bozmuştu.
"Hayır,sadece instagram'da bir paylaşım yapacaktım."
"Beni mi paylaşacaktın?"*güler*
"Hayır,salonun fotoğrafını çekmeye çalışmıştım."
"Hm salon sana gay panik mi yaşatıyor güzelim?"*sırıtır*
Hafifçe Jimin'in yüzüne yaklaştı. Dudaklarının arasında 3cm'den daha az mesafe kalmıştı. jimin'in kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu. Birkaç saniye öylece kaldıktan sonra Jungkook doğruldu.
"Bahsettiğim şey buydu Jiminshi." Hafifçe sırıttı ve soyunma odasına doğru ilerledi.Jimin nefes alamıyormuş gibi hissediyordu. Nefesini dudaklarında hissetmişti ve kokusunu saniyelerce içine çekmişti. Üzerinden tır geçmiş gibi hissediyordu. Vücudundan soğuk terler akıyordu.
Birden spor salonuna biri girdi.
"Jeongguk burada mı?"
"E-evet." Olayın şokunu hâlâ atlamadığı için keklediğini fark etti. Ayrıca bu da kimdi şimdi.
"Soyunma odasında sanırım."
"Vaay! Taehyung. Sen buraların yolunu hatırlar muydın?"
"Kes sesini ukala çocuk." Gülüşüp birbirlerine sarıldılar. Jimin onları merakla izliyordu. Kimdi bu çocuk? Her yerden biri çıkıyordu. "Bu ne sikim iş böyle!" diye içinden geçirdi.Tüm sınıf yavaş yavaş doluşmaya başlamıştı.
Hoca geldiğinde herkesten eşleşmelerini istemişti. Jungkook'u arayan Jimin onun çoktan bir eş bulduğunu görünce hayal kırıklığına uğramıştı.
Ders çok boktan geçiyordu. Nihayet teneffüs zili çalmış ve ilk ders bitmişti. Ama Jimin bir dersin daha beden eğitimi olduğunu hatırlayınca off 'ladı.Tişörtünü değiştirmek için soyunma odasına girdi.
Kendine bir dolap seçti. Ve gözleri Jungkook'un dolabını arıyordu...En solda,ikinci dolabın üzerinde
"Jeon Jungkook"yazdığını görünce kalbi bir anlığına tekrar tekledi. Birinin gelmediğine emin olduktan sonra hızlıca dolabı açtı. Kilitli değildi. Tişörtünü alıp hızlıca kendi dolabına koydu.
"Zaten sabah çıkarttığı tişört. Bir daha üzerini değişmez herhalde." Durdu. "Tanrım...Ben ne yapıyorum. Bu doğru değil. Asla değil."İçeri biri girince Jimin hemen dolabı kapatıp kilitledi. Ve ders başlayacağı için salona geri döndü.
Bu ders serbest takılacaklardı. Etrafı süzüp Jungkook'u aradı. O,sabah gelen çocukla oturup sohbet ediyorlardı. İçinde kötü bir his vardı fakat ne olduğunu alayamıyordu. Tek bildiği bu hissin kötü hissettirmesiydi.Duyduğu neşe dolu sesle düşüncelerinden sıyrıldı.
"Selam,sen yeni çocuk olmalısın. Ben Hoseok." Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Jimin'e sanki onu yıllarca tanıyormuş gibi rahat hissettirmişti.
"Selam,Jimin ben de."
"Tüm okul senden bahsediyor. Ve tanışmak güzel olur diye düşündüm." Elindeki soğuk kahvelerden birini Jimin'e uzattı.
"Konuşurken bir şeyler içebiliriz bence."Jimin onu geri çevirmek istemedi. Uzattığı kahveyi aldı. Ve hafifçe gülümseyerek teşekkür etti.
"Gelsene şöyle,ayakta mı duracağız?" Ses tonu çok tatlıydı. Ve Jimin iyi anlaşabileceklerini düşünüyordu.
"İstersen kantine geçelim?" Onaylamak anlamında kafasını salladı ve kantine doğru ilerlediler.Boş bir masaya geçip sohbet etmeye başladılar. Hoseok'un sohbeti gerçekten sarıyordu.
Kantinden içeri giren ikili gözlerine takıldı.
"Şu çocuk kim?"
"Jungkook'un yanındaki çocuk mu?"
"Evet."
"O Taehyung. Jeon'un en yakını. Cidden ikisi de çok belalı tipler. Uzak durmak en iyisi." *küçük bir kahkaha attı*
"Hmm Jungkook'un gay olduğunu duydum. Belki aralarında bir şeyler olabilir."
"Taehyung'un sevgilisi var zaten."
"Cidden mi?" Bir anda heyecanla sorunca Hoseok şaşırdı.
"Seok Jin ile çıktıklarını duymuştum. Uzun süredir ilişkileri varmış."
"İyiymiş." *sırıtır*
"Jimin şimdi zil çalacak. Al bu benim numaram istediğin zaman beni arayabilirsin."
"Tamamdır,hoşçakal Hoseok. Kahve için teşekkürler." Hoseok ona içten bir gülümseme sundu ve yanından ayrıldı.Jimin içindeki o kötü hissin kaybolduğunu fark etti.
Yerinden kalkıp eşyalarını almak için soyunma odasına gitti. Jungkook da arkasından geliyordu. Dolabını açıp Jungkook'un tişörtünü kendi kıyafetlerinin arasına sıkıştırıp fark ettirmeden çantasına attı. Formasını giyinmek için çıkarttı.
Jungkook içeri girdiği gibi üzeirndeki yapış yapış olmuş tişörtü birden çıkardı. Jimin yerinde donup kalmıştı...Vücudu gerçekten kusursuzdu.
Karın kaslarına dokunmak istiyordu...Getirdiği temiz tişörtlerden birini üzerine geçirmişti. Sık sık idman yaptığı için bir sürü yedek kıyafet getiriyordu.
"Sen neyi bekliyorsun? Birazdan zil çalacak. Benden mi utanıyorsun yoksa Jiminshi?" Onunla dalga geçerken eğlendiği çok belliydi.
"Ne alakası var. Dalmışım." Jungkook böyle dediği için Jimin de sinirlenip üzerindeki tişörtü çıkardı.
Teni bembeyazdı ve karın kasları dikkat çekiyordu. Jungkook onun karşısında donup kalmıştı.
"Siktir..!" Diye geçirdi içinden. Daha fazla orada kalmamlıydı. Jimin'in farklı olduğunu biliyordu. Bu yüzden geldiği günden beri Jimin dikkatini çekiyordu. Daha fazla burada kalırsa kendini kontrol etmesi zorlaşacaktı. Bu yüzden hiçbir şey söylemeden hızla çıktı.Tüm dersler bok gibi geçmişti. Jimin bir an önce eve gitmek istiyordu. Dışarıda çok fazla yağmur yağıyordu ve yanında şemsiye bile yoktu. Her şey gittikçe daha da sinir bozucu oluyordu ve bunlara küfretmekten başka hiçbir şey gelmiyordu elinden.
Ne de olsa bahar yağmuru diyerek kendini bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun altına attı.
Şimdiden sırılsıklam olmuştu. Taksi bile geçmiyordu bu lanet okulun önünden. Hızlı hızlı yürümekten başka şansı yok gibi görünüyordu.Önünde duran siyah arabayı fark etti. "Ne yapıyor bu!? Ehliyeti bakkaldan mı almış!?"
"Hey,Jimin!"
"Siktir...Bu Jungkook.."
"Kendi kendine konuşmayı bırak arabaya geç. Hadi."
"Gördüğün gibi yürüyebiliyorum."
Jungkook aniden arabanın kapısını açıp içinden çıktı. Jimin'i kucağına alıp yanındaki koltuğa oturttu.
"Delirdin mi Jungkook? Ne yapıyorsun?!"
"Kes sesini."
Kendisi de gidip koltuğa oturdu.
"Evin nerede?"
"Şuradaki sokaktan döndükten sonra düz ilerle ben söyleyeceğim."
"Tamam."Jimin onun konuşmasını bekliyordu,Jungkook da Jimin'in konuşmasını bekliyordu. Bu yüzden yolu yarılamış olmalarına rağmen tek bir kelime etmiyorlardı.
"Geldik."
"Evin burası mı?"
"E geldik dediğime göre?"
"Tamam küçük kızma." *güldü*
"Teşekkür ederim. Görüşürüz yarın."
"Görüşürüz Jiminshi."Jimin kapıdan içeri girene kadar Jungkook evin önünde beklemişti. Hâlâ az önceki olanları algılayamıyordu. Hızlıca odasına çıkıp ıslak kıyafetlerini çıkarttı. Ve
yatağına uzanıp bugün olanları düşündü.
Yüzünde tuhaf bir tebessüm vardı...
"Sikeyim ben çok aşığım!" Bunu dediği için yastıkla kendini boğdu.* instagram'dan 1 yeni mesaj*
***
Selam,bu bölüm biraz daha uzun oldu...✊🏻
Saçmalamışım gibi geliyor ve korkuyorum.
Pek içime sinmedi ama umarım siz seversiniz! 💘
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Ve lütfen bolca yorum yapmayı unutmayın!
Benim ilham kaynagim sizin verdiginiz destekler. <3
YOU ARE READING
JEALOUS • KOOKMİN
FanfictionDış dünyaya karşı nefretle dolu olan iki erkeğin birbirlerine olan aşkı. Ve bu aşkın getirdiği hırçın kıskançlıklar...