1 - The Beggining

218 16 29
                                    

⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀
Birini nasıl tam anlamıyla tanırdı insan? Ya da tam anlamıyla tanıyabilir miydi? Neye karşı nasıl davranacağını bilebilir miydi? Hareketlerini, tavırlarını, mimiklerini ezberleyebilir miydi?

Kastettiğim, birinin en sevdiği renk veyâhut hangi tür dondurmayı sevdiği gibi şeyler değil, biraz daha birini bilmek ve daha çok onu anlamaktı aslında. Evet evet, bu basit iki kelimeydi. Hareketlerinden anlamaktı anlatmak istediklerini ya da anlatmak istemediklerini. Gözlemlemek bile yeterdi aslında bir insanı tanımak için.

Bu biraz kulağa basit ve kimine göre saçma geliyor olabilir fakat işiniz eğer benim gibi gözlemi gerektiriyorsa en mantıklı şey oluveriyordu birden bire. Belki de bu yüzdendi karşımdaki her bireyi bu denli kolay yorumlayabilmem. Onları anlamam veya kısmen bilmem..

Bu isteyerek olan bir şey olmuyordu kimi zaman. Kendimi, birini izlerken ve hareketlerini yorumlarken buluyor olmak, isteğimin dışındaydı 'saçma' bir şekilde. Önyargı denemezdi buna, kesinlikle değildi çünkü birini tanımadan eleştirmek yerine, birini tanımak için eleştiriyordunuz, daha doğrusu gözlemliyordunuz.

Bunu bana üniversitedeki profesörüm öğretmişti. Aslında ondan aldığım birçok şey için kendisine minnettardım fakat benim açımdan, bu gözlemleme işi, kimi zaman garip bir hâl alıyordu. Olduğum yerden insanları izliyor, içindekileri delip geçiyor veyâ kendimi bu yorumlama işinin keyfine kaptırıyordum. Evet, insanları gözlemlemek pek etik bir davranış olmasa da işim buydu. Onları anlamam sadece kelimelerinden ve fikirlerinden ibaret olamazdı, söz konusu insandı. İnsan ve onun sınırsız kabiliyetle donatılmış olan beyni..

Bakışlarım her zaman olduğu gibi karşımdaki bedende geziniyordu, hafif bir ağırlık üstüme çökmüş ve uykusuz geçen bir gecenin sabahında kendime gelmekte pek de kolaylık sağlayamamıştım. Adeta dikkatim beni terk etmek için zaman kolluyor, uykum sırtıma aman demeksizin çöküyordu. Buna rağmen yüzümdeki hafif gülümsemeyle yerinde rahatsızca kıpranan bir çift göze bakmayı ihmâl etmiyordum. Bakışlarını etrafına dikmiş, eşyaların arasında hızlıca göz gezdiriyordu, yaklaşık bir saattir.

"Bayan Seo," demiştim dikkatini üzerime çekebilmek adına. Anında gözleri beni bulmuş, gerginlikle üstüme dikmişti, birbirine kenetlediği parmaklarıyla oynamayı da ihmal etmiyordu. Gülümsemiştim, yaslandığım koltukta hafifçe ileri giderek ona yaklaştığımda elimdeki dosyaya son bir kez göz atarak sehpanın üzerine bırakmıştım.

"Durumunuz yüzünden ne kadar zorlandığınızın farkındayım. Obsesif Kompulsif Bozukluğu olan bir çok hasta için bununla baş etmek kolay değil. Emin olun, sizi çok iyi anlıyorum fakat bunu yenmenin en önemli faktörü de kendinizle baş edebilmektir. Kendinize karşı çıkmalı ve sizi alıkoyan şeyleri görmezden gelmelisiniz. Biliyorum çok rahatsız hissediyorsunuz. Ama emin olun bunu geride bıraktığınızda kendinizle gurur duyacaksınız."

Başını birkaç saniye tereddüt etse de hafifçe sallamış, ardından parmaklarını dizine kenetlemişti. Gerginliği zerre geçmemişti fakat yüzündeki ifade biraz daha yumuşamış, hatta zar zor bir tebessüm etmişti. Oturmaktan rahatsız olduğunu belli edercesine hareket etmeye devam ediyordu ki, onu rahatlatmak adına odadaki bakışlarını tekrar üzerime çekmiştim.

circles ' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin