6 - The Coffee

26 1 8
                                    

⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀

⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀
⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀
Sessizlik.
⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀
Hislerimi her zamankinden farksız, basit bir iki kelimeyle ifade ediyor, daha doğrusu karalıyorum buraya. Gariptir.. Ne zaman duygularımı sorgulayacak olsam bunu sakince yapmayı tercih eden ben, kaçmak dışında bir çözüme ulaşamıyordum günlerdir. Bir ihtimal, kelimeler benim için bir kaçış yolu oluyordu.

Evet. Sessizlik..

Gözlerimi açmaya cesaret edemeden, başımdaki sızının beni sarsışıyla uyandığım bir sabahta, fark ettiğim ilk şeydi bu. Dakikalardır yatmaktan başka bir şey yapmamış olan ben, içimi kemiren bu yabancılık hissini aşamıyordum bir türlü. Geceye dair anılar, kayıp yapboz parçaları misâli zihnimdeki boşlukları büyütüyordu her saniye. Bardaydım, dedim kendi kendime, uyanmamdan bir süre sonra. Zihnimi anılarımı kazanmak adına zorluyordum fakat bu, daha da pişmanlık yüklüyordu omuzlarıma. Jimin'in tiz sesinin dakikalardır evde yankılanmamış oluşuna bakılırsa, onun evinde olmadığım barizdi. Ve inanın bana..

Olmayı diliyordum.

Geceyi biriyle sonlandırmış olmak, yaşamak isteyeceğim en son şeydi. Hoş, bedenimin herhangi bir yerinde bir sızı yâhut bitkinlik yoktu fakat sırtımdaki dünden kalma sızı belli belirsiz sayıklıyordu olduğu yerde. Yattığım yataksa fazla rahat sayılmazdı, adeta sırtıma batıyordu ve muhtemelen bir otel ya da pansiyon odasında geçirmiştim geceyi. Fakat bundan daha önemlisi, sessizliğin de içinden keskince geçen şeydi..

Koku.

Odada ismini koymakta zorlandığım bir koku hakimdi ve bu erkeksi fakat bir o kadar da yoğun olmayan bu kokunun nereden geldiğini çözemiyordum bir türlü. Bir aitliğin kokusu olduğu barizdi. Odada tek değildim ve dakikalardır rüya olmasını umduğum şeyin gerçekliğine yaklaşıyordum her geçen saniye.. Zihnim, başımdaki sızı yerini buldukça daha da açılıyorken hemen ardımdan gelen sesle beraber çekingen bir şekilde açmıştım gözlerimi.

Kağıdın hışırtısı odadaki sessizliği bıçak misâli bölmüşken yüzüm duvara dönük, karanlık odada yalnız olmadığıma emin olmuştum. Bununla beraber içimden derin bir küfür savurmuş ve karşılaşmaktan kaçtığım o şeye kendimi yem edişime öfkelenmiştim.

Eski duvar kağıtları ve dağınıklık vardı görüş alanımda. Hemen yanımdaki komodinin üstünde lamba ve hemen onun altındaysa bir tabanca duruyordu. Yerdeki birkaç kıyafetin bana ait olduğunu fark ettiğimdeyse, başımdaki sızı yerini dolu bir acıya bırakmıştı.

İçimden kendime en okkalı küfürleri savuruyordum. Gecenin yapboz parçaları ait olduğu yeri buldukça daha da kendime çekiliyor, hatalarımın suratıma savruluşuna öylece tepkisiz kalıyordum.

Tam bir aptaldım.

"Nihayet ayılmaya karar verdiysen Doktor.."

Bir kez daha işittiğim kağıdın sesi ardından odayı dolduran tınıyla beraber düşüncelerimden sıyrılmış, derin bir nefes vermiştim odaya. Sesin geldiği yere, arkama isteksizce dönmüştüm. Bununla beraber gözlerim kısa sürede, odanın diğer ucundaki, ahşap masanın hemen yanında oturan Dedektif'i bulmuştu. Fazla büyük olmayan odada, elindeki dosyaları çevirip duruyorken gözlerini bana dikmeksizin konuşmaya devam etmişti sakince.

Rahat görünüyordu.

"Kahve orada, yardımı dokunur."

Gözlerim anlamsızca onun üstünde gezinmişti, algılarım açıldığındaysa kıpırdanmıştım bir daha. Hemen ardından yatağın diğer tarafındaki komodine bakmış, kupanın içinde duran kahveyle karşılaşmıştım.

circles ' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin