3

12 3 0
                                    

          Yaklaşık 3 saattir bir gelenin olmasını bekliyordum. Sıkıntıdan açtığım pencereden gelen esinti dışında her yer sessizdi. Bu esinti yüzünden gül yaprakları da dağılmıştı.

      Elimi başıma yaşlamış bekliyordum. Ama ne gelen vardı ne giden...

      Birden kapı sesi geldi. Kapı sesinin geldiği anda birden başımı kaldırdım.  Hemen kapıya koştum. Ve herşeye rağmen üzerimi düzeltip kapıyı açtım.
Zavallı Ahsen...

      "H-hoşgeldin."

     İçeri girdi. Girerken de etrafa dikkatlice baktı.

      "Hıh bunlar benim için mi?"

      Gülümsedim. Ve kapıyı kapattım.

      "Evet, şey geç geldin, herhalde bir işin vardı. Yemekler de soğudu. Ben bir gidip ısıtayım."

     Tam gidecekken kolumdan tuttu. Ve beni kendine doğru çekti. Çok yakın değildik. Derin bir nefes verdi. Ve kolumu yavaşça bıraktı.

   "Çok güzel olmuşsun Ahsen"

     Çok güzel olmuşsun.

     "Ve biz konuşmak için buluşacaktık. Bir randevu için değil."

     Başımı yavaşça eğdim. Ve yutkundum.

     "Ah, evet tabi. Ama ben düşünmüştüm ki-"

      "Bak biz ikimiz birbirimize uygun değiliz tamam mı, hem ben başka birini seviyorum."

        "Ama biz o kadar yakındık ki ben, ben beni sevdiğini sanıyordum."

       Hala öyle düşünüyorsun.

      "Ben de sadece arkadaşız sanıyordum. Taki Eda bana gelene kadar."

       Bir kaç adım geri gittim.

     "Ne? hah Eda mı?"

      "Evet Eda. İyiki de geldi. O gelmeseydi, sen hala benim seni sevdiğimi düşünecektin. Ve ben yanlış anlaşılmaktan nefret ederim."

    Gözümü etrafta gezdirmeye başladım. Sanki daha önce hiç görmemiş gibi.

      "Bana bak Ahsen."

      Durdum ve gözlerinin için baktım. O ela gözlerine, derinlerde ne olup bittiğini anlamak için...

      O'da sessizleşti. Sanırım söyleyecek başka bir şeyi yoktu. Biraz daha böyle kalırsak gözlerinin önünde ağlayabilirdim. Yutkunamıyordum boğazımın ağrısı yüzünden.

      Daha bu şekilde ne kadar kaldık bilmiyorum ama bir süre sonra bu sessizlik bana saçma gelmeye başladı. Bir şeyler söylemeliydim.

       "Eee-"

       "Ben artık gideyim."

      Ve arkasını döndü. Boğazımın ağrısından ve neden hissettiğimi anlamadığım şaşkınlık hali yüzünden ona dur diyemedim.

     Kapının kapanırken yaptığı gıcırtı sesi bu sefer sinirimi bozmadı. Sadece hiç bir şey hissetmiyordum.

    Gözlerimden damla damla yaş düşerken tek aklımdan geçen şey keşke böyle olmasaydı, keşke onun sevdiği kız ben olsaydım.

MEZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin