6

9 4 0
                                    

           Babamın karşısında oturmuş bugün gideceğim olan yerde yani Ahan'da söylemem gereken şeyleri bir kağıt üzerinden okuyordum. Evet yani konuşma bana ait olmayacaktı. Ki bu iyi olmuştu çünkü ben daha ne yapmam veya söylemem gerektiğini bilmiyordum.

      Geldiğimden beri konuşmamıştık. Ama bana garip garip bakıyordu. Kağıdı masanın üzerine koydum ve ben de elimi dudağıma götürüp babama garip garip bakmaya başladım. 

       Bu sessizlik sürmeye devam edince:

      "Efendim baba?" dedim.

       "Garipsin bugün" dedi.

      Derin bir nefes verdim bugün bu ikinciydi.

      "Evet Gülsüm de dedi baba."

       "Normalde bana baba demezdin."
Arakasında yaslandı. Ve devam etti.

      "Ya da normalde bu kağıdı yüzüme vurman gerekiyordu. Sert değilsin."

      Kaşlarım hadi ya der gibi kalktı. Ne diyeyim ben öyle biri degildim ki.

     "Peki biz ne yapıyoruz işimiz ne?"

     "Bunun seni ilgilendirmediğini biliyorsun."

     Elimi yüzüme vurmamak için tutuyordum. Bu benim bıkmışlığımı simgeliyordu.

     "Pekala şimdi söyle."

      "Bu akşama ne dersin ailecek yemek yeriz Ahan'dan geldikten sonra."

      Kalktım ve çıkışa doğru yürüdüm. Kendimi filmlerde ki gibi hisdediyordum. Böyle havalı filan.

      "Kağıdını unuttun."

     Ve işte o an söndüğünü hissettim. Geri dönüp mahçup bir tavırla kağıdı aldım. Ve en sonunda kapıyı kapatınca kapıya yaslandım. Böyle seyler bana göre değildi. Gizem sevmiyordum.

   
    Yolda bu sefer sabaha göre daha çok insan vardı. Eh herkes işinden  dönüyordu. Millet ekmek derdindeydi.

     Eve girince Gülsüm telefonla konuşuyordu. Ve ikidebir gülüyordu.

     "Evet evet çok iyi olucak, nefret ediyordum ondan zaten."

    "Ben geldim."

    Beni görünce biraz duraksadı.

     "Tamam hadi görüşürüz."

     "Git hazırlan çabuk."

     "Ne daha yeni geldim. Çok yorgunum ve açım."

    "Geç olacak herkes bizi bekliyor. Hadi!"

    Daha konuşmamı bile tam ezberleyememiştim. Hemen yukarı çıktım. Ne giysem diye düşünürken çok fazla zinciri olan bir tane kombin buldum. Hemen üstümü giydim. Acelem olduğu için saçımı sadece toplayabildim.

    Aşağıya inince Gülsüm de hazır, ayakkabılarını giyiniyordu. Beni şöyle bir süzdükten sonra dışarı çıktı. Bende ayakkabılarımı giyip çıktım. Havanın buz gibi olduğunu farkedince sövdüm biraz. Hasta olmasam iyiydi.

     Beraber sessizce yürümeye başladık. Gülsüm ikidebir bakıp duruyordu,bende aynı şekilde. nasıl davranacağımızı bilmiyorduk sanırım.

     Normal bir apartmana gelince çok şaşırmıştım. Ne yani ben depo gibi bir yer sanıyordum. Gülsüm şaşkın bir şekilde eve baktığımı farketti. Aklımdan geçeni ne olduğunu anlamış olacak ki:

MEZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin