3. BÖLÜM

248 27 8
                                    

Kapak fotoğrafımız nasıl? Kişiler temsili yani şimdilik öyle ;) Önerileriniz varsa benimle
paylasabilirsiniz.
Votelerinizi ve yorumlarinizi eksik etmeyin.

İyi okumalar :)

"Dedecim bak sana ne aldım. " odaya girmemle yüzümdeki gülümseme dona kaldı.

"O benim dedem!"

Karşımdaki gördüğüm daşta kimdi öyle? Ne kadar tatlı yaaaa. Ay keşke böyle sevgilim olsa. Nerdee. Bende sevgili yok ki böylesi olsun. Ne diyom ben ya. Bir dakika ya o benim dedem. Ne diyo bu çocuk? Kendine gel Rüya ikinci dedende elden gidiyor!

Hemen çocuğun karşısına geçtim ve gözlerimi kistim.

"Hayır benim dedem."

"Hayır benim." Diyerek o da kıstı gözlerini. Ayy öyle bile çok tatlı. Hemen toparlanıp konuştum Ahmet dedeye dönerek.

"Dede bir şey söyle şuna. Sen benim dedemsin!"

"Dede ne diyo bu kahve?"

Kahve mi? Ben mi? Neyim varmış kahve olacak saçlarım mı? Güzel bir kere saçlarım hıh -_-. Saçlarıma laf attı bir de pislik.

"Sensi-" Ahmet dede sözümü kesti. "Yeter çocuklar. Ben ikinizin de dedesiyim. Önce bir oturun bakayım. Rüya sen sağıma geç. Doruk sende soluma. Bakmayın öyle aval aval oturun çabuk. " hemen Ahmet dedenin gösterdiği yerlere oturdum. adının Doruk olduğunu öğrendiğim çocuğa baktığımda onunda oturduğunu gördüm. Ahmet dede bana döndü ve konuşmaya başladı. Bende dikkatimi ona verdim.

"Ruyacim sana bahsettiğim torunum. Haftaya gelecekti ama süpriz yapmış. " Cümlesini bitirince de Doruk'a döndü. "Doruk, Rüya da sana bahsettiğim Ali nin torunu. Aynı zamanda da benim de torunum."

Bu salak demek ki Amerikadan gelen torunu. Ay çok tatlı ama bir o kadar da gıcık duruyor.  Neyse banane ondan buraya asıl geliş amacımı unutmamalıydım.

"Dedecim. İki gündür İzmir deydim." Asıl konuya girdik bakalım.

"Ne yaptın orda güzel torunum."

"Burdan ev tuttum da. Ordaki eşyalarımı almaya gitmiştim ışte. "

"Bana niye haber vermedin."

"Aslında birden oldu ya. Evi tuttum evde hiç eşya olmayınca hemen Izmirdeki evden eşyaları getirttik Pelinle. Yarım saat dinlendim ve buraya geldim. Seni de götürmeye. "

Ev tutmamın bir diğer nedeni de Ahmet dedeyi de yanıma almaktı. Burda çokta mutlu olmadığını biliyordum. Hem ikinci dedemle birlikte yaşamak istiyordum. Hergün gelip gitmektense böylesi daha iyi olur diye düşünmüştüm.

"Hey hey dedemi bir yere götüremezsin!"

Bu daş hala burda mıydı ya? Bak bak şu kaşlara bak nasıl da catmis.

"Sana soran yok gıcık!"

"Kahve o benim dedem. Ayrıca benimle gelecek dedem."

"Çocuklar ben burda iyiyim hiçbir yere gitmiyorum."

Neden ya of. Ama ben Ahmet dedenin burda mutlu olmadığını biliyorum ki. Gelmek ister ama beni rahatsız etmek istemiyor bence. Ya da torununa ayıp olur diye öyle söyledi. Bende Rüya ysam ikna etmeyi bilirdim.

"Ahmet dede burda mutlu olmadığını ikimizde biliyoruz. İnat etme de gel işte. Aç kalırım diye korkuyorsan eğer yemek yapmayı biliyorum." Biraz da şirince gülümsedim. Belki o zaman ikna olur. Ahmet dede cevap veremeden Doruk konuştu.

"Zehirlersin sen dedemi. Dede benimle gel."

"Sen kendin zehirsin. Dedenin iyiliğini istiyorsan bence dedenden uzak dur."dedim dil çıkararak.

Şu tipte bak ya resmen gıcıklık akıyor her yerinden. Muşmula surat. Tipi bozuk yaratık. Ayy çarpılacagim valla böyle devam edersem. Çocuk resmen taş. Tövbe yarabbim affet beni. Ben ettim sen etme. Amin.

Doruk cevap vermeden Ahmet dede konuştu. Doruk'a da öyle bakmak kaldı. Ohh canıma deysin lafıma da cevap veremedi. En son lafı ben soktum o'ye... Yolculuk yapmak falan bana yaramadı. İyice delirdim ya.

"Çocuklar ikinizlede yaşamak isterim ama olmaz. Burda arkadaşlarım falan var. Siz gelirsiniz ışte ziyaretime böylesi daha iyi."

"Dede olmaz öyle şey. Arada getiririm ben seni buraya. Bak ben senin için geldim Amerika'dan buraya."

"Ahmet dede ben o kadar ev tuttum ikimiz için. İki gündür uğraşıyorum. Ben de getiririm seni buraya istediğin zaman. Hem ev buraya yakın. Valla bak gel gidelim gösteriyim istersen."

Ayaklandım hemen belki gidince geri dönemez. Hihihihii yine çok zekiyim. (Gözlüklü smile)

"Dedem seninle gelmiyor bunu o kafana sok kahve."

"Doruk düzgün konuş lütfen. "

"Pardon dede."

"Neyse konuya dönecek olursak.Hadi birinizin teklifini kabul ettim diyelim. Hanginizde kalacağım? Rüya da kalsam Doruk küser. Doruk da kalsam Rüya küser."

"Ben evi tuttum ama. Odan bile hazır."dedim hemen. Sonuçta benim tarafımda her şey hazırdı. Düşman tarafının anladığım kadarıyla bir evi bile yoktu. O taşla dusmaniz artık. Başka çare bırakmadı bana.

"Tabiki bende kalacaksın dede."

"Bende kalacak Gıcık!"

"Bende kalacak Kahve!"

"Şöyle yapalım çocuklar."diyerek dikkatleri üzerine çekti Ahmet dede ve cümlesinde devam etti. "Rüya nin tuttuğu evde üçümüz yaşayalım?"

"Hayır olmaz dede."

"Dede evime sen gelebilirsin ama bu çocuk asla!" Dedim tiksinerek Doruk a baktım.

"Bende senin evine meraklı değilim. "Dedi o da bana aynı bakışları gönderirken.

"Ya dediğim gibi üçümüz yaşarız. Ya da beni umutun ben burdayım. "diye son noktayı koydu Ahmet dede.

Biz bu işin içinden nasıl çıkacaktık? Ya Ahmet dedenin teklifini kabul edip o Doruk denen giciğa katlanacaktim. Ya da böyle uzaktan uzaktan ikinci dedeme hasret kalacaktım. Bendeki bu dede sevgisi niye bu kadar fazla hala anlamış değilim. İstemiyorum bu kadar fazla olmasını ama yapacak başka birşey yok. Alıştım bir kere dede sevgisine. Dedem ve Ahmet dedem sağolsun alistirdilar beni bu sevgiye. Dedeler sağolsun!

Dedeler Sağolsun!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin