Ölü Sırlar 1. Bölüm

429 21 4
                                    


Danny'nin ağzından~

"Lanet olsun adamım,yine mi sen." Diye bağırdım uyandığımda.

"Hey! Uyumaya çalışıyoruz şurda bi rahat ver be."

"Emma yine o salak kabusu gördüm birde sen üstüme gelme kaçarım ha."

"Tamam. Odanın içinde bağırmaya devam et ama biraz sessiz lütfen."

"Peki." Dedikten sonra banyoya girdim soğuk bir duş aldım;buna ihtiyacım vardı.Yaklaşık 1 haftadır aynı rüyayı görmeme rağmen hala terler içinde uyanıyordum. Saçımı kuruttum üstümü giyinip çıktım evden.Bu saatlerde sokak bomboştu ve ben en çok bu halini seviyordum.
Yürürken kendimi garip hissettim arkama baktım. Sonra yürümeye devam ettim.

*****

"Oğlum tabağındakini bitirsene" dedi annem hüzünle bana bakarken. Çabuk doyuyordum ne yapabilirdim ki.
"Annecim, canım annem doydum ben siz devam edin afiyet olsun." deyip annemin yanağına bir öpücük kondurup odama çıktım. Üstümü değiştirip dışarı çıkıcaktım. Anahtarlarımı ararken arkamda bir nefes sesi duydum. Arkamı döndüğümde kimse yoktu.

Ne oluyordu bana? Deliriyor muydum acaba?

Aşağı indiğimde Emma, kapının eşiğinden bana baktı. Telaşlı görünüyordu.
"Emma bir şey mi oldu?"
"Ha-hayır Danny nerden çıkardın?" deyip gülmeye çalıştı.
Yarın Emma'nın doğum günüydü belki de annemin aldığı hediyeyi görmüştür diye düşündüm.
"Ben arkadaşlarla buluşacağım, çıkıyorum."
"Tamam." dedi bu sefer sakin gözüküyordu.

""""

İkindi vaktine doğru annem beni aradı,
"Efendim anne."
"..."
"Anne?"
"Oğlum yarın Emma'nın doğum günü unutmadın değil mi?"
"Unutursam kızar zaten geçen doğum gününü unuttum diye bir hafta konuşmamıştı hatırlamıyor musun?" deyip güldüm.
"Evet oğlum bende o yüzden aradım." dedi bir kaç saniye bekleyip devam etti,
"Hediye almana gerek yok biliyorsun."
"Anneciğim benim hediye alacağım ama 'hediye istemiyorum' diye itiraz edemeyeceği bir şey."
"Peki ama hediye alırsan eve almayacağını da biliyorsun değil mi?"
"Evet anne." deyip güldüm sonra devam ettim,
"Alıcağım şeyi sokakta bırakamaz."
"Tamam o zaman, Emma geliyor şuan kapatıyorum." dediğinde bende Emma'nın hediyesini almak için arkadaşlardan müsade isteyip kalktım.

****

"Vay be! Beyaz da varmış." dedim gördüğüm şeye şaşırarak.
"Evet canım o bizim değerlilerimizdendir. Peki hangisine karar verdin?" diye sordu yaşlı kadın.
"Beyaz olan olsun."
"Yanlız anlattığım gibi yap."
"Ah tabiki şüpheniz olmasın." dedim. Bu kadın gerçekten seviyordu işini.

Dükkandan çıkmış eve doğru yürüyordu. Kafesteki şey huysuzlanmaya başladı.
Neyi vardı bunun?
Bizim sokağımıza giden köprüden geçtim. Zili çaldığımda her zamanki gibi Emma açtı kapıyı. Kafesi arkama sakladım. Tedirgin bir şekilde bana baktı.
"Danny hediye aldıysan giremezsin içeri biliyorsun." dedi omuz silkerken.
"Sana almadım ki." derken kafesi ona doğrulttum.
"Hemde bu sevimli şeyi bu soğukta dışarıda bırakmazsın değil mi?"
"Ne kadar tatlısın seen." derken kafesi elimden alıp içeri girdi.
Demiştim size sokakta bırakmaz diye.
"Ben kendimi kast etmiştim Emma kırdın ama."
"Sende sevimlisin bücür." derken ona baktım. Kendisi benden kısaydı ve hala bana bücür diyordu.
Salona gitmek istemedim Emma'nın deli arkadaşlarına tahammülüm yoktu. Bana garip bakıyorlardı. Kötü anlamda garip. Böyle sanki... küçümsermiş gibi.
Bende onları çok sevmiyordum zaten.
"Emma ben odama çıkıyorum. Bu arada kafesteki kuş bir papağan o saçma arkadaşlarının yanında bırakma, saçma salak kelimeler öğrenmesin."
"Abartma. Ayrıca madem hediye değil senin odanda kalsın ben bakarım ona." dediğinde olumlu anlamda başımı sallayıp kafesi aldım.
Odama girdiğimde kafesi çalışma masamın üstüne bırakarak yatağıma uzandım. Herkez gittikten sonra mı pasta almaya gitseydim acaba? Mutfağa gidip alıp gelecektim. O kadar tahammülüm vardı sanırım.

***

Yazar'ın ağzından~

Danny kapıya doğru giderken kuşun yeniden huysuzlandığını gördü. Daha bir isim bile bulmamıştı. Umursamayıp aşağı indi. Kuş iyice huysuzlanmıştı. kafes birden hareket etti. Biri onu hareket ettiriyordu. Kuş konuşmaya başladı,
"Roswell cehennemi... Roswell cehennemi..."
Şans o ki Emma bunu duymuştu. Telaşla içeri girip rahat bir nefes verdi. Danny içeride yoktu. Kafesin yanına gidip
"Burda olmamanız gerekiyor! Hemen gidin hemen! Bunu Darius'a bildireceğim ama haberiniz olsun." dedi.
Kafesi eline aldı. Kuş devam ediyordu,
"Emma lütfen söyleme... Emma..."
Emma kuşların farklı boyutlardaki sesleri duyduğunu bilmiyordu. Bu kuş onların söylediklerini tekrar ediyordu. Böyle bir hatayla az kalsın başı belaya girecekti. Danny Roswell cehennemi'ni dıymamalıydı. Neyse ki Danny'den önce duymuştu. Emma tam kapıya doğru hamle yapmıştı ki kapı açıldı. Danny gelmişti. İlk önce güldü sonra "Dayanamadın kendi odana götürüyorsun değil mi?" dedi gülerek. Emma'ya aldırmadan yatağına oturdu ve pastasını yemeye başladı.
"Ah evet çok sevimli dayanamadım." dedi emma gülümseyerek.
"Tamam ama dediğim gibi o saçma arkadaşlarının yanına götürme." dedi Danny ciddi bir tonla sonra sesini yumuşatıp devam etti "Adı Liss olsun mu?"
Emma'da beğenmişti bu ismi onaylar bir şekilde başını sallayıp çıktı odadan. Danny geldiğinde Liss konuşmamıştı. Çünkü Emma ile Danny'i dinliyordu. Onlar susar susmaz "Liss... Liss" demeye başlamıştı. Emma'nın endişesi kalmamıştı artık. Güvenle kafesi odasına bırakıp arkadaşlarının yanına gitti.

Ölü Sırlar-AskıdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin