Wooyoung zilin çalmasıyla hemen ayağa kalkmış, sınıftakilerin garip bakışlarına maruz kalmıştı. Kafasını 'özür dilerim' anlamında eğmiş ve dudaklarını bir-birine bastırmıştı. Kitaplarını çantaya zorla sokuşturarak, birisinin ona seslenmesiyle arkasını dönmüştü. Gözü kapıyı bulduğunda, San'la göz-göze gelmişti. Bir şey demeden yutkunmuş, çantasını alarak yanına yaklaşmıştı."Ver şunu"
San Wooyoung'un elindeki çantayı almış ve koluna geçirmişti. Fazla ağırdı, küçüğünün canı yanmıyor muydu? Yanındaki Wooyoung'la okuldan çıkmışlardı.
(...)
Arka bahçeye vardıklarında, San kolundaki çantayı eski sandalyenin üzerine bırakmış ve Wooyoung'a doğru adımlamıştı. Parmaklarını bir-birine geçirmiş, kütletmişti. Wooyoung anlamsızca onu izlerken, söze başlamıştı büyük olan.
"Uzatmayacağım Woo. Senden hoşlanıyorum."
Wooyoung kocaman açılan ağzına engel olamamış, gözlerini se bir o kadar açmıştı. San bu halini görüp, devam etmişti.
"Seni rahatsız ettiyse özür dilerim, unutmaya çalışac-"
Wooyoung San'ın damarlı kolunu kavramış ve olabildiğince sertlikte kendine çekmişti. Cümlesini tamamlamasına izin vermeden, dudaklarını birleştirmişti. San şaşkın olduğundan, karşılık verememişti. Karşılık vermeye hazırlanırken, Wooyoung ondan ayrılmış ve dudağını yalamıştı. Seri adımlarla sandalyenin üzerindeki çantayı kapmış, koşarak uzaklaşmıştı. Tabii, arkasından bağırmayı ihmal etmemişti.
"Ben de San, ben de!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
liar. / woosan
Fanfiction82********: yalancının tekisin choi san! sanch: seni uyarmıştım, wooyoung.