"Hoş geldin sevgilim."San sevgilisinin elini kavramış, parmaklarımı onun ince parmaklarına geçirmişti. San rahat olsa da, Wooyoung gergindi, ne yapacağını bilmiyordu. O da bir şey demeden, kendini rahat bırakmıştı.
İçeri girdiklerinde, Wooyoung etrafa göz atmış, elini boş bırakmıştı. Gözlerini kocaman açmış ve ağzını aralamıştı. San gamzelerini gösterecek şekilde sevgilisinin bu haline gülmüştü. Woo onun gülüşünü duyduğunda ağzını kapamış ve San'a dönmüştü.
"Neye gülüyorsun y-"
Woo'nun sözünü kesen San'ın narin dudakları olmuştu. Artık şaşırmıyordu, San hep yapıyordu bunu, kesiyordu sözünü. Hoşuna gitmiyor değildi tabi.
Gözlerini kapamış ve karşılık vermişti San'a. Elini San'ın saçlarından geçirmiş, hafif çekiştirmişti. San Wooyoung'un bacağından kavrayarak yukarı kaldırmış, koltuğun başına oturtmuştu. Öpüşleri gittikçe tutkuyla doluyordu. Wooyoung nefessiz kaldığından ayrılmış ve nefes-nefese kalmıştı.
San gülmemek için kendini zor tutuyor, bir yandan da şişmiş dudaklarına dokunuyordu.
"Bak ne yaptın, daha öpüşemeyeceğiz."
Wooyoung demin yaptığı şeyden utansa da, gülmeden yapamamıştı. Omuzlarını silkmiş ve mırıldanmıştı.
"Ne yapayım, başlatmasaydın."
................
O gün günleri böyle, kedi-köpek gibi. Öpüşler ve sarılmalarla, sevgiyle geçmişti. Eğlenmişlerdi. Wooyoung San'ı seviyordu.
Peki ya, San?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
liar. / woosan
Fanfiction82********: yalancının tekisin choi san! sanch: seni uyarmıştım, wooyoung.