ni-juu-ni (FİNAL-2-FİNAL)

753 65 87
                                    


San kapıyı tekmelese de bir türlü açılmıyordu. Sinirden kafası çatlayacaktı. Omzuyla sertçe kapıya vurmuş ve nihayet içeri girmeyi başarmıştı. Girdiği an gözü etrafta onu-Wooyoung'u aramıştı. Sevgilisini.

Tüm odaları gezip, Wooyoung'u bulamaması onu sinirlendiriyordu. Tam yukarı kata çıkacakken masanın üzerindeki zarf dikkatini çekmişti. Dilini yanağının içinde gezdirerek, zarfa doğru yaklaşıyordu. Zarfı eline almış, bir çırpıda mektubu açmıştı. Derin bir nefes vererek okumaya başlamıştı.

"Sevdiceğim-San'a.

San? Neredesin sevgilim? Sevgilinin yanındasındır ah, düşünemedim.
Ben, artık dünyada değilim San. Sen bu mektubu okuduğunda ben yanında olmayacağım. Okuyacağından bile şüpheliyim.

Bana böyle davranmamalıydın. Seni haketmedim mi? Hiç mi sevmedin beni, hm? Bana bakarken, öperken, dalıp giderken, kalbinde kelebekler uçuşmadı mı San? Bir şey hissetmedin mi?

Ben bu hisleri yaşayarak acı çekiyorum., günden güne, içten içe ölüyorum.
Dayanamıyorum.
Şu an sana kızmam gerekirken, yapamıyorum sevgilim. Yapamıyorum.
Ben..Ben ilk kez sevildiğime inanmıştım, sevgilim..

Yapmamalıydın. Biliyor musun?

Tam bir yalancısın Choi San.

Ve ben senin tüm yalanlarına kandım. Aptal gibi.

Görüşmeyeceğiz sevgilim, görüşmeyeceğiz. Ruhum seninle olacak, ebedi. Beni unut ve sevgilinle mutlu günler biriktir.

Seni seviyorum Choi San.

-Sevgilin Wooyoung'dan:"

San okumayı bitirdiğinde, gözlerine biriken yaşlardan bir şey görememişti. Seonghwa aptalının oyunlarına kanmış, sevgilisini de kandırmıştı.

Şaka gibiydi, bir kaç gün önce bağrına basıp sevdiği çocuk şu an yanında yoktu, olmayacaktı. Bir şey yapamıyordu, elinden sadece mırıldanmak gelmişti.

"Seni uyarmıştım Jung Wooyoung."

Aklına gelen düşünceyle soğuk terler akıtmaya başlarken, nasıl olduğunu bilmeden hızlıca ayağa kalkmıştı. Kendini yukarı katta bulduğunda yutkunmuş ve tüm odaları aramıştı.

Banyoya vardığında, beklemeden kapıyı açmış ve gördüğü görüntüyle dizleri üzerine çökerek, çığlık atmıştı.

"Wooyoung!"

Sendeleyerek küvette yatan bedene ulaşmaya çalışmıştı. Yer ıslak olduğundan, defalarca kez fayansa düşüyordu. Yüzlerini aynı hizaya getirerek yüzüne öpücükler kondurmuştu. Titriyordu, korktuğundan değil pişmanlıktan.

"Ö-Özür dilerim sevgilim, ö-özür di-"

Sözünü tamamlayamadan hıçkırıklara boğulmuş ve hüngür hüngür ağlıyordu. Ne yapacaktın San? Bundan sonra ağlaman bir şeyi düzeltecek miydi? Aptal.

Tek çırpıda Wooyoung'un elindeki bıçağı almış ve hızlıca kendine bastırmıştı. Yere kanlar fışkırırken, şu an acısının bir önemi yoktu.

Özlüyordu onu, deli gibi. Sinirden ölecekti. Ölüyordu.

Polisler olay yerine vardığında:

Banyoda iki ceset, iki aşık.
İki pişmanlık, iki kalp kırıklığı.
İki ölüm, iki son.

Sonunda, gerçekten sonunda bir-birlerine kavuşmuş aşıklardı onlar.

liar. / woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin