5

466 59 2
                                    


Düğün hazırlıkları Jingshi'nin içine sızdı ve bir şekilde önceki geceden daha da karmaşık hale geldi. Yerde en az on ayrı çiçek demeti yatıyor, çiçek kokuları havada yoğun. Xiao Zhan'ın attığı her adımda ayaklarının altında kağıtlar kırışıyor ve her yeri kaplayan cüppelerin miktarıysa sanki bir dolap patlamış izlenimi veriyor.

Tüm kaosun ortasında Wei Wuxian var. Jingshi'nin merkezinde oturuyor, geriye doğru uzanırken uzaklara bakıyor. Duruşu rahat ama Xiao Zhan, vücudunun tüm hatlarının gergin olduğunu görebiliyor. Xiao Zhan, Wei Wuxian'ı canlandırırken bu Wei Wuxian'ın kendi yeteneklerine olan güveninin bir işaretiydi, kaygısız doğasının başka bir işaretiydi ve evet, bazen de etrafındaki insanları yanlış bir şey fark etmelerinden alıkoyan bir şaşkınlıktı. Şimdi hangi senaryo olduğunu merak ediyor.

Wei Wuxian, onların yaklaştığını hissederek yukarı doğru bakıyor. Ağız çevresindeki melankolik eğim kayboluyor, ayağa fırlarken bunun yerine yüzünü kaplayan geniş bir sırıtma var.

"Lan Zhan! Ve Xiao Zhan!" diye haykırıyor.

Lan Wangji yanında kaskatı kesiliyor ve Xiao Zhan, Wei Wuxian'ın onun ruh halini fark edip etmediğini merak ediyor. Etmiş olmalı —sonuçta ikisi ruh eşleri.

"Wei Ying," diyor Lan Wangji onunla yüz yüze gelmek için odanın karşısına geçerek. "Sorun ne?"

Wei Wuxian ona elini sallıyor. "Ah, hiçbir şey, hiçbir şey, Lan Zhan, çok endişeleniyorsun. Biraz bunaldım, hepsi bu." Masadan yere düşmüş bir çiçek buketine nazikçe tekme atıyor. "Şunlara bak! Sırf basit bir düğün için bu kadar yaygara ve kargaşaya kim gerek duyar ki? Gerçekten önemli olan şeyler için saklamalılar."

"Düğünler için hazırlanacak çok şey gereklidir." Xiao Zhan, zihni ona yetişemeden konuşuyor ve her iki ev sahibi de sözünü kesmesine biraz şaşırmış görünüyor. "Eminim oldukça streslidir."

Düşünceli Wei Wuxian, gün ışığına çıkan tedirgin edici zekasına, Xiao Zhan'a bakıyor. Xiao Zhan, bakışları altında kıpır kıpır olma dürtüsüne karşı direniyor. Wei Wuxian sonunda, "Evet," diyor. "Öyle."

Wei Wuxian canlanmadan önce gerilim yalnızca bir saniye daha sürüyor. Lan Wangji'nin elini tutarak onu kapıya doğru sürüklüyor ve omzunun üzerinden sesleniyor, "Gidip öğrencilerin dikkatini dağıtalım mı, ah, hem de çok verimli bir şekilde, tüm ortalığı birbirine katmadan!" O son sözlerini bağırırken hemen Lan Jingyi en öfkeli sesiyle geri bağırıyor, "Biz ortalığı dağıtmıyoruz!"

Xiao Zhan, biraz şaşkınlıkla peşlerinden gidiyor.

Üçü Jingshi'nin güvertesinde, gençler ve Yibo'nun dövüş oyununu izlerken kurutulmuş ayçiçeği tohumlarını ayıklıyorlar. Xiao Zhan, kimsenin Yibo'ya gerçek bir kılıç verecek kadar aptal olmadığını görünce rahatlıyor. Onun yerine, eline iyi uymasına rağmen ağırlıklı alıştırma kılıcı gibi görünen bir şeyi tutuyor. Sizhui ve Jingyi'nin kılıçlarının ikisi de kılıfsız, ama bu sadece Yibo'nun etrafında havada tembel daireler çizmek için. Jingyi zaman zaman Yibo'nun talimatıyla kickflip'in* uyarlanmış versiyonu gibi görünen bir şeye kalkışıyor.
*Bir kaykay hareketi. Ayağının ucuyla vurarak kaykayı havada 360° döndürmek.

"Eğleniyorlar, değil mi?" Wei Wuxian yorum yapıyor. Lan Wangji, sessizce yan tarafındaki tohumları soyarak Wei Wuxian'ın arada dalgınlıkla uzanıp atıştırdığı bir yığın oluşturuyor. "Bu hareketi daha önce hiç görmedim, bu yüzden sanırım buna kültürel değişim diyoruz."

Lan Wangji, "Bu iyi," diyor. Elleri asla hareket etmeyi bırakmıyor ve guqin çalıyormuş gibi zarifçe kabukları kırıyor. "Yapabiliyorken eğlenmeliler. Bunu hak ediyorlar."

we became a story ;; yizhan IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin