yedi

376 58 55
                                    

Ertesi gün Louis işe gitmek için hazırlanırken çalmıştı kapı. Saçlarını düzeltmeyi bırakıp homurdandı, bu saatte kim gelirdi ki? Niall çoktan evden çıkmıştı, belki bir şeyini unutmuştur diye düşündü.

Ama kapıyı açtığında karşısında Edward'ı buldu. "Hazır mısın?"

Somurtarak baktı ona Louis. "Neye?"

"İşe, ben bırakıyorum seni."

"Ne zamandan beri? Söylemedin bana." Yeni uyandığı için tavırları pek yardımcı olmuyordu.

"Arabada uyuyakaldın. Söyleyemedim o yüzden. Marcel hareketlerini azaltman gerektiğini söylemişti." Hemen ardından itiraf etti. "Ayrıca sokakta tek başına olmanı sevmiyoum."

Gözlerini devirdi Louis. "Yetişkinim ben, kendimi koruyabilirim."

"Koruyamayacağını söylemedim." Bardaki geceyi hatırlatmamak için kendini zor tutuyordu Edward.

"Ama öyle düşünüyorsun."

"Neyse ne. Geliyor musun?"

Louis çantasını almak için içeriye gitse de mırıldandı. "Piçlik yapıyorsun."

"Benimle böyle konuşma." Alfa sesini kullanarak konuştu Edward.

Louis ürperse de cevap vermedi. Ona göre Edward piçlik yapıyordu. Louis'nin sessiz kaldığını fark ettiğinde iç çekti Edward. Arabaya geldiklerinde yine kapısını açtı onun için. Louis kısık sesle teşekkür edip bindi yüzüne bakmadan.

Bütün yolculuk çok garip geçmişti. Louis öyle dememesi gerektiğini biliyordu ama sinirliydi, üzgündü ve uykusu vardı.

Okula geldiklerinde kapısını kendisi açmaya çalıştı Louis ama bir işe yaramamıştı, Edward çok daha hızlıydı. Arabadan indiğinde ne yapacağını bilemedi Louis. Edward'a sarılıp veda etmek istiyordu ama bir yanı da kaçıp okula gitmek istiyordu.

Edward yine bir seçim şansı bırakmadı ona, kendine çekip sıkıca sarıldı küçük bedenine. Louis başta bir tepki göstermese de dayanamayıp o da kollarını Edward'ın boynuna doladı. 

"Görüşürüz Louis." Alnına kısa bir öpücük bırakırken fısıldadı Edward. Sonra arkasını dönüp çabucak arabasına bindi.

Louis de onun gitmesini beklemeyip okula ilerledi. Edward'ın sesindeki üzüntü canını sıkmıştı, sebebi de kendisiydi. Ve bu bütün gün boyunca aklından çıkmadı.

Öğle yemeği molasında onun gibi öğretmen olan Jasper geldi yanına. Bir alfaydı ama Louis güveniyordu ona. İkisi de diğer alfalarla uğraşmamak için yemekhane yerine sınıfta yemek yerlerdi. Bu şekilde tanışıp kısa sürede arkadaş olmuşlardı.

Louis'nin karşısındaki sıralardan birine otururken sordu Jasper. "Hey Lou, durgun gözüküyorsun bugün. Bir şey mi oldu?"

"Hayır, iyiyim. Yorgunum sadece."

"Yalan söylediğini biliyorum ama üstüne gitmeyeceğim. Sinirleniyorsun çünkü."

Jasper sırıtırken Louis sahte bir şekilde gülümsedi ona. "Teşekkür ederim, kesinlikle daha iyiyim şu an." O önündeki yemeğe dönerken Louis dayanamayıp iç çekti. "Alfalarla tanıştım."

"Alfalar? Çoğul mu? Alfa istemediğini sanıyordum." Şaşırmıştı Jasper duyduğu şeyle. Louis'nin sonsuza kadar yalnız kalacağına inanıyordu çünkü. Tanıştıkları günden beri bu konu her açıldığında öyle söylemişti Louis. 

"Evet, üç tane. İstemiyorum zaten. Arkadaşız sadece. Ama bir tanesiyle tartıştım gibi bu yüzden kötü hissediyorum."

Tek kaşını kaldırarak baktı ona Jasper. "Sen kimseyle tartıştığın için kötü hissetmezsin. Başka bir şey olmadığına emin misin?"

Hold Our Hand | Larry - Styles TripletsWhere stories live. Discover now