okuduğum kitabın son sayfasında, son cümlelerinde gözlerimi gezdiriyorum. bunu yaptıktan sonra bitmiş kitabımı çantama koyuyor ve pencereye çeviriyorum bakışlarımı.
hava bugün güneşli.
okul bahçesinde spor kulübünden bir grup öğrenci koşu yapıyor. birkaç kız öğrenci ellerinde karton bardaklarla, dizlerinde defterlerle dışarıda sınavlara çalışıyor.
hava bugün güneşli, bu yüzden herkes sınavların yaklaşmış olmasına rağmen yüzlerindeki gülücükler sayesinde streslerini dışarı vurmuyor. hava durumunun ruh halini nasıl etkilediğini böylece anlayabiliyorum.onlar gibi şu an dışarıda olup bir çiçekçiye gitmek ve kendime kış sümbülü almak isterdim ancak okul kurslarına katılmıştım ve belli günlerde okul sonrasında bu derslere kalmak zorundaydım. bu benim için sorun değildi, notlarımı yükseltmemde bana oldukça yardımcı olan bir etkendi ancak havanın böylesine güzel olması insanı ister istemez etkiliyordu.
diğer öğrencilerde gözümü gezdirdikten sonra gözlerim tanıdık sarı saçları görmekle beraber onların üzerinde duruyor. atsumu'nun okul çoktan bitmiş olmasına rağmen hâlâ burada görmek beni şaşırtıyor. onun neden hâlâ eve gitmediğini merak ediyorum, ardından aklıma tek bir ihtimal geliyor, o da okul sonrası kurslarına kalmak. notlarını yükseltme çabası gerçekten etkileyici geliyor.
"shinsuke, bize çevrenin ana karakterin kişisel gelişimi üzerindeki etkisini açıklar mısın?"
duyduğum ses ile gözlerimi sarı saçlardan çekip öğretmene dönüyorum.
"tabi."
-
kurs bittiğinde çantamı toplayıp sınıftan çıkıyorum. oldukça güzel ve verimli geçen bir günün ardından eve gidip dinlenmek için sabırsızlanıyorum. ayrıca bugün annemin doğum günü olduğundan onun sevdiği kurabiyelerden yapmayı planlıyordum.
keyifli bir şekilde mırıldanarak okuldan çıkıyor ve eve doğru yürümeye başlıyorum. çok uzaklaşmadan duyduğum bir hırçın ses durmama sebep oluyor.
"eh, yapabildiğin sadece bu mu? hayal kırıklığına uğradım."
bu sesi tanıyorum.
sesin geldiği yere, okulun arka sokağına doğru adımlıyorum yavaşça. gördüklerim gözlerimin irice açılmasına sebep olurken yaşananları idrak etmeye çalışıyorum.
yerde yatan üç bedenin önünde duran ve arkası bana dönük olan iki beden, atsumu'yu duvarla aralarında sıkıştırmış. yüzlerini göremediğimden kim olduklarını anlayamıyorum. onlardan gözlerimi çekip atsumu'ya bakıyorum. yüzü yara içinde olan ve iki kişi tarafından sıkıştırılmış biri için oldukça rahat görünüyor. yüzünde hiçbir korku ve endişe belirtisi göremiyorum. aksine, her zaman yaptığı gibi yine sırıtıyor.
"arkadaşlarımızı halledebildin diye bizi küçümsüyor musun velet? daha hiçbir şey görmedin bile."
arkası dönük bedenlerden iri olanı konuşuyor ve atsumu'nun yakasını tutup kendine çekerken sağ eliyle yüzüne doğru yumruk atıyor. ağzım şaşkınlıkla açılırken bir elim yavaşça çantama doğru gidiyor.
o sırada, atsumu kanamaya başlayan dudağına rağmen gülmeye başlıyor.
"niye o çirkin ağzını kapatıp göstermiyorsun o hâlde?"
"aptal, dövülmeye bu kadar meraklı mısın cidden?"
kendi kendime mırıldanıyorum. atsumu'nun sözleri karşısındaki bedenleri sinirlendiriyor. onun da istediğinin bu olduğunu biliyorum. atsumu ile geçirdiğim vakit boyunca karşısındaki insanı tahrik edip bundan nasıl bir zevk aldığını gözlemlemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
arrival | atsukita & sunaosa
Fanfictionsıradan denilebilecek yaşamına ve klasik rutinlerine bağlı yaşayan kita shinsuke'nin hayatı, miya atsumu ile tanışmasıyla değişmeye başlar. st: 010321