excuse

2.2K 155 84
                                    

"Taehyung yavaş ol tamam mı?"

Dikkatli bir şekilde ellerini izliyordum ama fazla ürkek davranıyordu.

"Hadi ama yavaş ol dedim ama bu kadar da değil!"

En sonunda bir taş seçti birkaç kez dokunup ne yapacağını bilmiyormuş gibi geri çekildi.

"Tamam. Hızlı bi şekilde yapacağım, tereyağından kıl çeker gibi."

"Dikkat et düşecek!"

Vee hepsi devrildi.

"Şimdi tekrar dizmek zorundayız!" açık açık sitem etmiştim çünkü bu el fazla erken bitmişti.

"Mızmızlanma hadi." ufaktan kıkırdayarak cevap vermişti.

"Banane sen diz. Deviren sensin sonuçta."

Gözlerini devirirken ağzından onaylar nitelikte sesler çıkartıp başını sallamıştı, bende arkama yaslanıp taşları dizerkenki halini izliyordum. Sadece taş diziyordu ama çatılan kaşları sanki onu daha ciddi bir iş yapıyormuş gibi gösteriyordu. Bir taşı yerleştirirken başka bir taşı diğer eline alıyor, elinde oynayıp birkaç takla attırıyor ve onu da yerine koyup aynı şeyi başka taşlar üzerinde tekrarlıyordu. Yemin ederim bir an için sadece basit bir jenga taşı olmak istemiştim. Onun ellerinde olmayı, bana dikkatle bakmasını ve hayatındaki en önemli şeymişim gibi benimle ilgilenmesini istiyordum.

Onunla geçirdiğimiz bu birkaç saatte her gülümsediğinde, kahkaha attığında, kaşlarını çattığında ve bir şey düşünürken kafasını yatırdığında içimde çok başka şeyler oluyordu.
Bu sadece birini yakışıklı bulmaktan kaynaklanan bir şey değildi; gerçekten yakışıklı flörtlerim, arkadaşlarım ya da benden hoşlanan bazı insanlar olmuştu ama hiçbiri için bu şekilde hele hele bu kadar kısa süre içinde hiçbir şey hissetmemiştim.

Dirseklerimi dizlerime, başımı da ellerime dayamış tamamen ona odaklı bir haldeydim.
Hatta o kadar odaklanmıştım ki bana kaç kez seslendi farkında bile değildim, o sesini yükseltene kadar.

"Ah üzgünüm dalmışım." gülümsedim.

"Sorun değil. Şey akşam olmak üz-"

Avucumun içini alnıma vurdum.

"Doğru ya, sormadım. Aç mısın? Acıktıysan bir şeyler yapabilirim veya dışardan söyleyebiliriz?"

Elini ensesine atıp biraz kaşıdıktan sonra gülümseyerek bana döndü.

"Aslında eve gitsem iyi olur diyecektim ama..."
oturduğu yerde kollarını geriye atarak yaslanıp gözlerimin içine baktı.

"Bana nedense her sunduğun teklif çok cazip geliyor. Tabii yemeğe kalırım."

Gözlerimizde birbirine bağlı, saydam bir ip var gibiydi. Bakışlarımızı çekmiyor, çekemiyorduk. En azından benim için öyleydi, çekmek istiyordum ona bakmak istemiyordum çünkü baktıkça onda kayboluyordum. Gözlerinde değil, Onda.

Derin bir nefes alıp boğazımı temizleyerek kalktım. Mutfağa ilerlemeye başladım, Tae de beni takip ederek mutfağa gelmişti.

"Ne istersin ne yapalım?"

"Sabah seni uğraştırdım biraz, bence yormayalım kendimizi." yüzünde muzip bi gülüş varken gözlerimi devirdim. Bugün bu gülüşü kaçıncı kez gördüm ve karşılık olarak kaç kez göz devirdim bilmiyorum.

"Fikir senin sen ödersin." tezgahtaki bardağa su doldurup dudaklarıma götürürken konuştum.

"Bak sen ya." kaşlarını kaldırıp bana baktı, omuzlarımı silkip içtiğim su bardağını geri yerine bıraktım. Telefonunu çıkarıp bir iki yere tıkladıktan sonra konuştu.

notice || taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin