strawberry milk

2K 135 39
                                    

Bugün yayımlanan ikinci bölüm ✌🏻
Bölüm atlamayın şekerparelerim 🌈

•••

Kapının önünde tek başıma gelmiş olmanın gerginliğini yaşıyordum. Lisa dans pratiğindeydi ve ben bu tuhaf ruh halimle onun kapısının önünde dikiliyordum. Yarın için görüşmeyi reddedip akşamına onunla buluşmak pek içime sinmesede umrumda değildi, onu özlemiştim.

Ama kırgındım da.

Aramızda gözle görünen hiçbir şey olmamasına rağmen ben hep bir şeyler var gibi hissetmiştim. Şimdi hepsinin sadece içi boş birer düşünce bulutu olduğunu fark etmek beni hiçliğin ortasına itmişti. Farklı hissediyordum ve bu farklılığı sevmemiştim.

Alt kattan gelen seslerle olduğum yerde silkelendim, kafamı iki yana sallarken zihnimde  bu düşüncelerden uzak bir köşe arıyordum. Planım tüm akşam o köşede sığınmaktı.

Daha fazla beklemenin mantıksız olacağını farkına vararak nihayet kapıyı çaldım. Titreyen ellerimi yumruk yaparak iyice sıktım, amacım sadece görmezden gelmekti ama açılan kapıyla senkronize olarak bacaklarım da tiremeye başlamıştı.

Ben ne ara bu hale geldim?

Vücudumdaki titreşimleri kamufle etmek adına olduğum yerde sallanarak yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. Onun güzel yüzüne bakarken gülümsemek çok da zor olmamıştı zaten.

"Hoşgeldin."

"Hoşbuldum."

Gülümseyerek karşılamıştı beni; bedenini yavaşça sağ tarafa kaydırmış, aynı zamanda da tişörtü ve saçlarını düzeltirken, bana içeri geçmem için yol açmıştı.

Resmen odun yutmuş gibi içeri adımladım, yabancı olduğum evin koridorunda ilerlerken gözlerim etrafı turladı. Geniş ve uzun sayılabilecek holdeki duvarlara asılan fotoğraflar beni gülümsetmişti.

"Sağ taraf."

Onay olarak konuşmak yerine söylediği tarafa yöneldim. Ferah salon resmen içimi açarken üst katta bulunan evin manzarası nefes kesiciydi.

"Diğerleri daha gelmedi mi?"

Etraftaki sessizlik dikkatimi çektiğinde gözlerimi ona çevirip sordum, salon ve mutfak arasındaki pencereden gördüğüm kadarıyla içecek dolduruyordu.

"Hayır ama yoldadırlar. Lisa yok mu?"

Açık gri koltuğa otururken saçlarımı geriye attım.

"Dans pratiğinde."

"Ah, bu kötü oldu. Onunla bir türlü tanışamadık."

Gözlerimi devirirken yanaklarım hafif şişti.

"Tabii, neden acaba?"

Yanıma gelip elindeki bardakları masaya, altlıkların üstüne bırakıp, biraz mesafe bırakarak yanıma oturdu. Ufak kıkırtısını duymamla bende gülmek istemiştim ama kendimi frenledim.

Sevgilisi olan birine trip atmak ne kadar doğru bilmiyorum ama atacaktım işte banane.

"Jennie... gerçekten üzgünüm. Seni- sizinle..." gülmemek için dudaklarımı içeri büzdüm.

"... pek görüşemedim ama cidden sandığın gibi- sandığınız gibi bir şey değildi."

Kendini açıklamaya çalışırken o kadar tatlı gözüküyordu ki gülümsememek benim için çok zordu. Ondan hoşlandığımın farkındaydım ama onu göremediğim bu kısa -uzun- zaman diliminde resmen meraklanıp düşünmekten ateşimi kendi kendime körüklemiştim.

notice || taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin