thank you

2K 124 63
                                    

Evet evet böyle bir ficim vardı...

Yoğun olduğum için tamamen boşladım buraları. Ne okuyabiliyorum ne yazabiliyorum öyle iğrenç bir hayat.

Bu bölümü de bir istek üzerine yazdım 🥺 yarısı hazırdı yarısını da şimdi hallettim. Daha fazla uzatmak istemedim aralarındaki soğukluğu herkes mutluluğu hak ediyor kdkxxldkkd

|||||||||

"Tamam oğlum iyisin, çok iyisin. Hazırsın. Affedilirsin bence. Niye affedilmeyesin ki yani? Millet ohoo neler neler yapıyor. Sen n' aptın ki yani? Hadi hadi. Aslansın, kaplansın. Sen çok can yakarsın, hadi aslanım!"

Pekala hazırım, yani sanırım. En son kendimi bu kadar gazladığımda pek hoş şeyler olmamıştı ama dert değil. O, o zamandı. Şimdi önümde güzel bir gün ve güzelimin yaşadığı ev var. Ona zaman tanımak adına üç gündür pek ses çıkartmamıştım.

Tabii okulda ona, küçük sınıftakilerle bir şeyler yollamak dışında. Fakat bir kabul edip, bir geri çevirdiği için şu an kapısına dayanmama nasıl tepki verir tam kestiremiyordum ama içimde güzel hisler vardı.

Kapıyı çalmadan önce elimde tuttuğum poşetlere baktım; bolca atıştırmalık, her türden film DVD' leri, sevdiği çeşit pizza, çıtır tavuk ve riske atmamak adına sade, vanilyalı dondurma, son olarak da laptopum vardı.

Derin bir nefes alıp kapıyı çalacakken benden önce açılması, beni refleksle iki adım geriye itmişti. Bunu beklemediğim için kaşlarım havadayken, onun hiç mi hiç beklemediği için çatılan kaşlarına baktım. İfademi düzeltip şirin bir şekilde gülümsemeye çalışmıştım ama aslında sırıtmak istediğimden kendimi kasıyordum ve kabız gibi gözüküyordum muhtemelen.

"Taehyung? Ne işin var burada?" tuhaf bakışmamızı mantıklı bir soruyla böldüğünde, poşet tuttuğum yumruklarımı biraz daha sıkarak yerimde hafifçe sallandım.

"Ben... bu gün dersin olmadığını biliyordum. Belki beraber vakit geçirebiliriz demiştim?"

Suratıma öylece bakarken üstüne giydiği ceketi ve elindeki çantayı fark ettim. Makyaj yapmıştı, özenliydi. Daha sonra kapıyı ben çalmadan açtığını fark ettim. Gözündeki ne yapacağını şaşırmış bakışa aynı şekilde karşılık verdim, yanaklarımı şişirip olduğum yerde sallandığımda o da elini tuttuğu kapıdan çekerek iki adım öne çıkmıştı.

"Keşke haber verseydin. Benim, gitmem gerek." çekinerek konuştu.

Donan gülümsememi bozmamaya çalışırken kafamı iki yana salladım. Haklıydı.

"Ah, sorun değil. Haklısın, düşüncesizlik ettim."

Yanaklarımın içini ısırdım. Düşen moralimi belli etmemeye çalışırken kendimi kastım. Haddimi aşmıştım.

"Gerçekten söz vermesem kalırdım, üzgünüm."

"Önemli değil üzgün olma. Değerli bir söz sanırım. Dert değil, cidden. Başka bir gün yaparız." alt dudağımı dişlerken gülümsedim.

Kapıyı arkasından kapatıp kilitledi. Tam önümde dikilirken samimi olduğuna emin olduğum bir gülümseme sundu bana, yanaklarını sıkmak istedim.

"Elbette yaparız. Söz." elini yanağıma koyup hafifçe okşadığında kendimi daha çok ittim sıcak avucuna, parmaklarımda sıktığım poşetler giderek ağırlaşıyordu.

"Görüşürüz Tae. Üzgünüm."

Elini çekip ne zaman geldiğini anlamadığım taksiye bindiğinde, saniyeler içinde varlığına alışmış yanağım üşüdü. Torbaları daha da sıkarak bende yola yürüdüm, ısırmaktan kanattığım alt dudağımı emiyordum bu sırada.

notice || taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin