naruto uyandığında yanındaki soğukluğa şaşırmadı. sasuke'nin onu rahatça uyuması için odada bıraktığını biliyordu, evi sarmış kokularla mutfağa ilerledi.
''günaydın sasuke'' diye seslendi ancak ses gelmediğinde banyoda olacağını düşünüp kendisine bir bardak su doldurdu. biraz telefonuyla oyalandıktan sonra ayaklandı ve dobe'yi aramaya koyuldu.
sasuke'nin odasının örtülü kapısının önünde bekleyen tilkiyi kucağına almaya çalıştığında dobe'nin elini sertçe ısırmasıyla afalladı. ''dobe ne oluyor bebeğim?'' dedi kapıyı tırmalayan tilkiye. ''kapıyı açmamı mı istiyorsun?''
ahşap kapıyı tıklattı. ''sasuke, hayatım müsait misin dobe babasını istiyormuş.'' bir süre bekledi ve kapıyı yeniden tıklattı. ''içeri giriyoruz babası, çıplaksan havlunu örtebilirsin.''
içeri girdiğinde oda boştu, yatak iki gece önce nasıl bırakıldıysa öyle kalmıştı. naruto hafiften gerilmeye başlarken dobe'nin peşinden ilerledi ve dolabı tırmalayan tilkiye baktı.
''sasuke'nin dolapta saklandığını mı söylüyorsun?'' dedi. ''yaramaz babası ne yapıyormuş bakalım dolapta.''
kapakları açsa da sasuke yoktu. dolap naruto'nun gözüne tam görünürken dobe'nin girdiği rafla tek kaşını kaldırdı. ''orada itachi abinin büyük çantası vardı sen nasıl sığdın oraya?''
eğildiğinde rafta dobe'den başka bir şeyin olmadığını gördü ve nefesi kesildi. ''hayır, hayır kuruntu yapıyorum.'' dedi sarışın. elleri yavaş yavaş titremeye başlamıştı bile. ''sasuke bırakıp gitmez beni o beni kabul etti değil mi dobe, bırakmaz.''
giysilere dikkatle baktığında sasuke'nin bu eve gelmeden önce sahip olduğu giysilerin olmaları gereken rafta olmadığını gördü. kilere yürüdü, yüzünden yaşlar akıyordu. ışığını açtığı küçük depodaki ilaç kolilerinde sasuke'nin ilaçlarını da bulamayınca olduğu yere çöktü.
''öylece bırakıp gidemez.'' diye ayaklandı bir süre sonra. ''bir not bırakmıştır, annesiyle abisini görmeye gitmiştir belki.''
mutfağa yeniden girdi ve filtre kahve makinesinin üzerine bantlanmış katlı kağıdı bulana kadar arandı. 「güzelce beslen naruto-kun」yazmıştı sasuke.
「 senin için basit ama doyurucu tariflerimi siyah not defterine yazdım. kahvaltını da güzelce yapmayı unutma lütfen.
hastanede hocalarından gizli iş çevirme ve uzman olduğunda da asistanlarına iyi davran. bana her zaman iyi davrandın ve beni sana müteşekkir kıldın.
karşılığında gitmeyi ben de istemezdim ancak naruto, belki de shikamaru haklıdır. benim sorumluluğumu almanın senin için kolay olacağına beni ikna etsen de gece boyu içimde bir huzursuzlukla uyanık kaldım. dün akşam ise shikamaru ikimizin de bu ilişkiye fazla pollyanna yaklaştığını olduğu gibi gösterdi.lütfen ona kızma ve kendini çok yıpratma. şu son senede bana yaşattığın her an için sana minnettarım. ne olursa olsun arkamda olduğun için, bileklerimdeki kesikleri bir gün bile sormadığın için, yemeklerimi her seferinde beğenerek yediğin için, kestiğim parmaklarımı öptüğün için bilhassa minnettarım. uzun zamandır görmediğim bir sevgiyi senden gördüm ve bu bana kendimi değerli hissettirdi.
sana anlattığım hikaye hakkında bana söylediklerini hatırlıyor musun naruto, güneşi üçüncü aşık olarak tasvir ettiğimi düşünmeye başladığını söyleyip benden özür dilemiştin. ayçiçeği senken göğünden koptuğum için üzgünüm naruto ancak belki de yüzünü gerçekten de bir güneşe dönmelisin bir tanem.
tüm gece seninleydim. belime sarıldığında gözlerimi sıkıca kapatmış sabah nasıl gideceğimi düşünüyordum. uyuman tam 3 dakika sürdü, ben de sana döndüm. kalkma vakti gelene kadar izledim seni, saçlarını okşadım yanaklarını öptüm. o kadar yorgundun ki bir kere bile kıpırdamadın, üzerini bile açmadın.
hazır unutmadan söyleyeyim, buzdolabında tavuk var onu ya bu akşam dobe ile beraber yiyin ya da çöpe atın, yarına kalmaz çünkü.
gün doğuyor, çıkma zamanım geldi naruto, sevgilim. henüz ikinci sabahımıza uyanacakken seni bırakıp gitmiş olmak boğazıma düğümlense de seni aylardır seviyor olmamın getirdiği bir anlayış var üzerimde. aylardır her sabaha birlikte uyanmışız hissiyatı öylesine sardı ki damarlarımı ne yaparsam yapayım seni asla atamayacağımdan emin oluyorum.
seni seviyorum naruto, kendine ve oğlumuza çok iyi bak. bir de naruto lütfen bir sonraki hayatımda da gel.」
naruto sessizce sandalyeye oturdu ve notu defalarca kez okudu. boğazında hal, gözlerinde yaş kalmayana kadar ağladı. hıçkıra hıçkıra ağladı, ne üst komşusu sakura'nın rahatsız olup olmayacağını umursadı ne de alt kattaki öğretmen emeklisi kakashi amcanın bastonuyla tavana vurarak kendisini uyarmasını.
saatlerce ağladıktan sonra notu son kez okudu ve hazır sofraya baktı. sasuke'nin ona hazırladığı son öğündü, karnını bir iki lokmayla doyurdu. altıncı lokmaya öğürdüğünü fark ettiğinde sofrayı olduğu gibi bırakıp gaara'yı aradı. başhekimden kendisi için izin almasını istedi ve arkadaşının endişeli sorularını duymazdan gelip bir koltuğa yığıldı.
tansiyonunun yükseldiğini hissediyordu, sağ kolunu gözlerine örttü ve biraz dinlenmeye karar verdi. daha birkaç saat önce uyanmış olsa bile ağlamaktan yorgun düşmüştü, gözleri daldı.
uyandığında hemen tepesinde siyah saçlı bir genç bekliyordu naruto hırlayarak doğruldu ve shikamaru'nun üzerine atıldı.
''orospu çocuğu'' diye yakasına yapışacakken sağ elindeki acıyla eline baktı. gördüğü kataterle tek kaşını kaldırdı ve kendisini çeken gaara'ya baktı. ''ne oluyor?'' diye sordu salonundaki arkadaşlarına bakıp. ''ne diye serum taktınız bana?''
''krize girdin çünkü naruto.'' dedi hinata, sesi yorgundu. ''gaara senin için endişelendiğinden izin alıp geldik ama bizi gördüğün an shikamaru'ya daldın.''
naruto kafasını çevirdiğinde gerçekten de shikamaru'nun bir posta dayak yemiş yüzünü gördü. yine de umursamadan kafasını yine hinata'ya çevirdi.
''biz de gaara'yı arayıp ondan sakinleştirici istedik ve sen de biraz fazla uyudun.''
''ne kadar fazla?'' diye mırıldandı naruto ve telefonuna baktığında sasuke'nin gitmesinin üzerinden bir buçuk günün çoktan geçmiş olduğunu görünce kolundaki katateri çıkarttı.
''bunu shikamaru'nun götüne benim için sok.'' dedi gaara'ya iğnesiz intraketi uzatıp ve arkadaşlarının itirazlarına rağmen montunu alıp evden çıktı. ilk gittiği yer barların arkası oldu, bir umut oraya geleceğine emindi. kasaların arasına oturdu ve ayaklarını uzattı. çıkmaz sokak öpüşen bir çift dışında sakindi naruto dizlerini kendine çekip iyice büzüldü.
o günden sonra naruto her geceyi o çıkmaz sokakta dobe ile geçirmeye başladı. sokağa en yakın barın sahibi oraya bar odalarındaki eski yataklardan birini onun için koydurmuş, üşürse diye de bir ısıtıcı vermişti. sarışın olan hastaneden eve dönüp sasuke'nin istediği gibi yemeğini yiyor, sonra da sokağa dönüyordu.
bir ayın sonunda bir küçük çocuk yanına yaklaştı. ''merhaba abi, senin adın naruto mu?'' diye sordu yatakta oturmuş dobe'yi okşayana ve onay alınca arkasında tuttuğu ellerini ortaya çıkarttı. ufak ellerinin arasında kuru birkaç ayçiçeği yaprağı ve bir ay taşı tutuyordu, naruto'ya uzattı.
''bir abi artık eve gitmen gerektiğini söyledi.'' dedi. ''gelecekmiş, onun için hazırlanmalı ve kendine iyi bakmalıymışsın.
luihunz yuj3rian
aşırı rezil bir bölüm de olsa ağladım ben neden bilmiyorum.10. bölümün final olduğunu bilmem de beni ağlatmış olabilir emin değilim.
umarım hepiniz beğenmişsinizdir ❤