İki gündür Reki'yi göremediği için evine gitme kararı almıştı Langa. Normalde haftasonlarını beraber geçirmelerine rağmen bu iki günde Reki dışarı çıkmayacağını ve işleri olduğunu söylerek çocuğun yanına gelmemişti hiç.
Saat geç olmasına rağmen yarına kadar beklemek istemediği için annesine Reki'nin yanına gidiyor olduğunu söyleyip ayrıldı evden.
Kaykayı sayesinde normalden daha kısa sürmüştü yol. Evin önüne geldiğinde kapıyı çalıp beklemeye başladı.
Reki'nin kız kardeşiydi kapıyı açan. Selamlaşmalarının ardından abisinin evde olmadığını ve işleri olduğunu söylerek dışarı çıktığını söyledi. Langa buna şaşırırken teşekkür edip uzaklaştı oradan.
Bu saatte ne işi olabileceğini düşünürken telefonunu çıkarıp nerede olduğunu soran bir mesaj göndermişti çocuğa.
Yanıt alamadığı için endişelenmişti doğrusu. Bakabileceği iki yer gelmişti aklına. Küçük kaykay pisti ve kaykay pisti dolu olduğunda kaydıkları yer. Önce piste bakmaya karar verdiği için oraya sürmeye başlamıştı.
Pistte bulamamıştı Reki'yi. Şimdi diğer yere gidiyordu. Orada da yoksa bayağı endişelenecekti çünkü ailesi de bilmiyordu olduğu yeri. Başına bir şey gelme olasılığını düşününce nefesini tuttu. Korkmuştu bir anlığına.
Tahmin ettiği gibi, buradaydı. Ay ışığının yettiğince kaymaya çalışıyordu ve Langa henüz uzakta olmasına rağmen çocuğun yüzündeki yorgunluğu görebilmişti.
"Reki!" diye bağırdı hızla yanına giderken. Reki onun sesini duyunca durmuş, kaykayı eline almıştı.
"Bu saatte kayıyor musun? Yarın okul var." Reki gözlerini yerden ayırmadan "Biliyorum." diye mırıldandı. Sesinden bile yorgunluk akıyordu.
"Hadi eve gidelim." Düşünceli sesiyle konuşan Langa'ya çevirdi bayık gözlerini. "Sen git, ben biraz daha kayacağım."
"Reki saçmalama." derken çocuğun kolunu tutmuş, ama çocuktan gelen sesle ve hissettiği ıslaklıkla geri bırakmıştı.
"Yaralandın mı? Ne oldu?!" Endişeli bir şekilde sormasıyla Reki kolunu arkasına saklamaya çalışıp "Yok bir şey. Düşünce taşa sürttüm, kesildi biraz." diye mırıldandı.
"Ve sen böyle mi duruyorsun? Kesikse temizlenmesi gerek, yoksa çok kötü olur."
"Bir şey olmaz."
"Reki sen iyi misin?" Çocuğun sesi ciddileşince Reki şaşkınca baktı ona. Daha önce bu şekilde ciddi olduğunu pek görmediği için şaşırmıştı biraz.
"Ne? İyiyim işte."
"İki gündür hiç benimle kaymıyorsun, mesajlarıma doğru düzgün cevap vermiyorsun. Evine geliyorum dışarıda olduğunu söylüyorlar ve bir bakıyorum bu saatte burada yorgunluktan ölmene rağmen çalışmaya devam ediyorsun. Normalde zaman böyle yapmazdın."
"İşlerim vardı."
"Yalan söyleme."
"Yalan söylemiyorum!" Bir anda çıkışmasıyla Langa irkilmiş, korkmuş gözlerle bakmıştı çocuğa. "Her neyse, eve gidiyorum." Mavi saçlı çocuğun yanından sıyrılıp geçerken Langa da hemen dönüp peşine takılmıştı.
Kaykaylarını yere atıp kaymaya başlamışken Langa "Bir şey mi yaptım?" diye sorsa da Reki onu yanıtsız bıraktı. Yalnız kalmak istiyordu, onunla konuşmak değil.
Ayrılacakları yere kadar hiç konuşmadılar. Ayrılmadan hemen önce ise Reki soğuk bir sesle "İyi geceler." diyerek veda etti ve yanıtını beklemeden kaykayını eline alarak yukarı doğru hızla yürümeye başladı. Langa da arkasından birkaç saniye boş boş bakıp sonra kaykayın üstüne çıkıp kendini yokuşa bırakmıştı.
2 yılda bi bölüm atarım artık
ve hoşgeldiniiz