Evden çıktığı andan itibaren kendi kendine konuşmuştu cesaretlenmek adına. Gidip saçma sapan şeyler söylemek istemiyordu, düşüncelerini düzgünce anlatabilmek istiyordu. Yanlış anlaşılma olursa Reki yine üzülebilirdi çünkü.
Şimdi çocuğun evinin önündeydi ama bu sefer kapıdan girmeyecekti. Zaten bir kere gelmişti, bir daha gelmesi garip olabilirdi o yüzden direkt Reki'nin camından girecekti. Çok yüksek olmadığından dolayı duvardaki çıkıntıya basıp kendini yukarı doğru uzatmış ve pencerenin önündeki taşa tutunmuştu. Diğer elini de uzatıp cama tıkladı ve açılmasını bekledi.
İlk tıklayışında açılmayan pencere ikincisinde açıldığında Reki başını uzattığı an Langa'yı gördüğü için korku ve şaşkınlıkla geriledi, sonra hemen çocuğun girebilmesi için izin verdi.
"Şey, selam." derken içeri atlayıp pencereyi kapattı Langa ve tekrardan çocuğa döndü. "Sormadan geldim ama-"
"Sorun yok. Ama şey..neden geldin?" demesinin ardından gözlerini yere çevirdi. Onu ağlatmış olmasına rağmen gelmişti..
Langa ona baktı birkaç saniye. Gözleri şişip kızarmış, saçları ve kıyafetleriyse dağılmıştı. Ayakta bile zor duruyor gibi görünüyordu. Langa onu böyle inceleyip kötü olduğunu gördüğünde kendini tutamayıp üstüne atıldı ve sımsıkı sarıldı ona. Reki şaşırdığından dolayı ilk başta karşılık veremese de sonra hemen sarmıştı kollarını boynuna.
"Langa-"
"Sana böyle hissettirdiğim için çok üzgünüm."
"Deme şunu. Sen hiçbir şey yapmadın. Sadece ben istemsizce çok karşılaştırıyorum kendimi herkesle. Üzülmemin tek sebebi benim yani."
"Ama sen harikasın, neden hep çok kötü olduğunu düşünüyorsun ki?"
Reki acıyla gülümserken yüzünü çocuğun omzuna bastırdı. Değildi ki, harika falan değildi.
Yine ağlamaya başladığında Langa daha çok ağlamasını istemediği için çocuğu kendinden ayırıp ellerini yanaklarına koydu ve gözlerine dikti gözlerini. "Reki, ne olursun daha fazla ağlama."
Bunu duyduğu an dudağını dişledi çocuk. Bu şekilde durmaları, Langa'nın bu dediği ve hisleri çok karıştırıyordu aklını; yapabileceği en iyi şey ağlamak gibi geliyordu ama şimdi tutacaktı kendini.
"Ta-tamam ağlamayacağım." Elleriyle gözlerini silmeye çalıştığından dolayı Langa bırakmıştı yüzünü. O sırada ilerleyip yatağa oturduğunda Reki de karşısına geçmişti.
Langa yine ellerini tuttu çocuğun ve derin bir nefes aldı. "Bak, hissettiklerini belki tam olarak anlayamam ama anlamak için çok çabalarım. Yanında olup sana yardım etmek istiyorum. Böyle üzülmene dayanamıyorum."
Reki başını kaldırmazken burnunu çekmiş ve yanıtlamıştı çocuğu. "Sana söylediklerimden sonra bile mi?"
"Bana kötü bir şey söylemedin."
"Söyledim.."
"Gerçekten öyle düşünüyor musun peki?"
Reki hemen başını iki yana salladı çocuğa bakarak. Düşünmüyordu, hiç düşünmemişti.
"O zaman sorun yok."
Dediği şeyden sonra bu sefer Reki olmuştu sarılan taraf. Gözlerine dolmuş yaşlar akmasın diye onları sıkı sıkı kapatmış ve Langa'nın bedeniyle birleştirmişti bedenini. Ona sarılınca kötü hissetmeyecek gibi hissediyordu şu an, o yüzden bırakmak istemiyordu.