2

14 2 15
                                    

"Ah! Gerizekalı saçımı bıraksana!"

"SEN BİR KIZA GERİZEKALI MI DEDİN?!"

"Hey çocuklar burada neler oluyor? Hepiniz odama, çabuk!"

Müdürün gelmesiyle erkeklerle girdiğimiz kavga da son bulmuştu. Sırf bana "küçük" dediği için saçma bir kavgaya girmiştik ama ben onu yüz kere uyarmıştım bu konuda. Ben bunları düşünürken karşı taraftan abimin geldiğini gördüm. Yanıma gelip;

"Beren? İlk günden müdürün odasını mı tatmak istedin hayırdır?"

"Ya abi sus bir ya. Şu arkanda duran gerizekalılarla kavga ettik sadece o kadar."

"Ne yaptın? Ne yaptım dedin sen?"

"E ne? Hıyarlığımı konuşturmuş ve böylece lakabıma uymuş oldum."

"Hay ben sana verdiğim lakaba da, sana da..."

"Kavgada olanlar içeri girsin hemen!"

Hepimiz içeri girdiğimizde müdürün yüzü sinirden kıpkırmızıydı. Ama beni ilgilendiriyor mu, hayır. Çünkü masanın üzerinde turşu vardı hem de lahana turşusu. Ben lahanaya gözlerimi dikmiş bakarken Edis, Talha, Furkan, Kerem, Burak ve kızlar bana tuhaf bir şekilde bakıyorlardı. Abim hariç. Çünkü ne yaptığımı anlamıştı.

"Abicim, gözünü öyle dikmesen de millet sana garip bakışlar atmasa mı?"

"Abi... Turşu... Yalvarırım... Sadece bir tane... N'olur..." Ağzım çok kötü sulanmıştı. Bu turşu sevdası nereden geliyordu ki bana, ben böyle olmuştum.

"Olmaz... Müdür odasında olduğunu unutma. Eve gidince ben sana koca bir kase dolusu bu turşudan koyarım ama yalvarırım artık şöyle bakma."

"Ama abi bu turşu..."

"Siz ikiniz hemen konuşmayı kesin. Yavrum sana ne oldu böyle? Gözlerini belertmiş bakıyorsun."

"Turşu... Eğer bir tane ağzıma almazsam sonum hastanede biter. N'olur bir tane alayım." O sıra da Edis;

"Bir insan bir turşuyla böyle oluyorsa bizlerle kavga etmesi normalmiş. Müdür bey bu küçüğün halini gördünüz. Zaten kavgayı başlatan da oydu. Biz gidelim o cezasını çeksin."

"Benim bildiğim kadar..."

"Ne? Ne dedin sen? Kavgayı başlatan ben miymişim. Bana laf atıp kavgaya davet edende sendin sırık!"

"Yalana bak be..."

"Yalan söylemiy..." Ağzıma tıkılan turşu sayesinde hem kendime gelmiştim hem de  sakinleşmiştim. Sakinleşince müdüre dönüp;

"Müdür bey, özür dilerim. Arkadaşlarla aramızda küçük bir anlaşmazlık oldu ve bir anda kendimizi birbirimize vurup kafa atarken bulduk." Erkeklere dönüp;

"Sizlerden de özür dilerim. Kızlar benimle geliyorsanız çıkalım. Ben gidiyorum." Tam çıkacağım sıra müdür beni durdurup;

"Dur önce, cezanı öğren öyle gidersin."

"Peki."

"Cezanız, okul bittikten sonra basket sahasını temizlemeniz. Ama sadece çöpler alınmayacak. Viledasına kadar yapacaksınız. Şimdi gidebilirsiniz."

"Peki."

Bir anda oluşan sakinliğim ve tavırlarım herkesi şoka uğratmıştı. E ne yapayım ben böyleyim. Sinirliyken ağzıma sevdiğim bir şey verilirse anında sakinleşir uysallaşırdım. Yapım böyle. Okulda ilk günden böyleysek son günümüz nasıl olur Allah bilir.

Okul biter bitmez direkt olarak basket sahasına gittik. Ama gördüklerimiz hiç hoş değildi. Çay lekesinden tutun yediği yemeğin paketine kadar her şey vardı. Sanki hepsi bilerek dökülmüş ve yapılmıştı.

"Hey, sizce de bunlar bilerek yapılmış gibi durmuyor mu?" Elif;

"Aynen ya... biz burada eşeğiz ya. Nasıl temizleyeceksek artık?" Burak hemen atlayarak;

"Eşek olduğunu nasıl da biliyorsun. Temizlersin işte. Bize bile gerek kalmaz."

"Ben senin o ağzına varya..."

"EHH! Susun artık da şurayı temizlemeye başlayalım. Yoksa daha da geç kalacağız yarın daha büyük ceza alacağız o olacak." Edis;

"Kabul ederken hiç de öyle değildin küçük?"

"Çünkü ağzımda sevdiğim yemek vardı."

"Hırçınlaşmanı engellemek için turşuyu nereden bulacağız acaba?"

"Pardon da senle takılıp hırçınlaşacağım ne alaka? Sanki her gün beraberiz."

"Çok mu istiyorsun benle olmayı?"

"Seninle olacağıma gider boz ayısıyla beraber olurum daha iyi."

"Tam sana layık birisi." Zeynep araya girerek hepimizi susturdu ve bizde koskoca ve pislikten görülmeyen basket sahasını temizlemeye başladık.

Temizlik bittiğinde saat akşam yediyi geçmişti. Abim de bana inat olsun diye erkenden eve gitmişti. Benimle beraber gelebilecek birisi olsa iyi olurdu. Çünkü evimiz akşam altıdan sonra çok fazla sessiz ve tenha oluyordu. Bu yüzden bir yere gidip geleceksem işimi altıdan önce bitirmeye çalışırdım. Bu fikirlerle kafam dolu şekilde hem erkeklere hem de kızlara döndüm.

"Kızlar ve erkekler... Şey... Gül Mahallesinin oradan geçen var mı? Bu saatlerde çok sessiz ve tenha oluyor da. Altıdan önce evde olmam gerekiyor. Eğer oradan geçen varsa beraber gidelim mi diyecektim." Kızların hepsi kafasını olumsuz anlamda sallamıştı. Erkeklere döndüğüm de sadece Edis olumlu anlamda sallamıştı. Her ne kadar gıcık kapsam da sanırım onunla gidecektim.

"Sanırım sadece sen gidiyorsun oradan?"

"Evet... Maalesef." Utana sıkıla bir şekilde;

"Tamam o zaman ben çantamı alayım sende gel."

"Tamam." Kızlara dönüp;

"Ben gidiyorum, yarın okulda görüşürüz. Aaa doğru ben gelemeyeceğim yarın. Çarşamba günü görüşürüz ancak." İpek;

"Kötü bir şey yok değil mi?"

"Yok yok. Sadece kontrollerim var. Ona gitmem lazım. Her neyse görüşürüz."

Evet kontroller için hastaneye gitmem lazımdı. Kalp rahatsızlığım var. Daha doğrusu delik var. Deliğin büyümesini engellemek için mutlu olmam gerektiği söylenmişti ama ne gerek var benim yapımda zaten var. Damarlarımda öyle bir kan var ki anlatamam. Neyse bunlarla kendimi üzemem. Ve şu anda bunu saklamayı düşünüyorum. Neden diye soracak olursanız, şu anda kimseyle o kadar yakın değilim. Burada bulunmamız, temizlikte yardım etmemiz hepsi sabah kavga ettik diye oldu. Eğer bu tayfayla çok yakın bir bağım olursa anca o zaman söyleyebilirim.

"Ne düşünüyorsun küçük?"

"H-Hiç. Gidelim hadi."

"Peki."

Bizim sokağa gelene kadar hiçbir şey konuşmamıştık. Ve sokağın sessizliği eklenince işin içine korkum daha da artmıştı. Bu mahalleye tek gelemememin sebeplerinden birisi kalbim. Çünkü mahallede belli bir saati geçince ölüm sessizliği gibi bir şey oluyor. İçimden bunları düşünür düşünmez yanımızdan birinin geçtiğini gördüm.

"E-Edis... Y-Yanımızdan biri geçti."

"Ben görmedim. Sana öyle gelmiş olabilir."

"H-Hayır. Gerçekti. Gölge görd..." cümlemi tamamlayamadan bayıldım. Kalbim sağolsun.

Evettttt. Sizce Beren gerçekten birini gördü mü yoksa kalbi yüzünden yaşadığı bir halüsülasyon mu? 

Ve çok geçmeden kalbi ile ilgili olan gerçeği arkadaşları öğrenecek mi?

Yorum ve vote atmayı unutmayın😌💜

Hoşçakalın... Sizleri seviyorum. Kısa zamanda yeni bölümde görüşmek üzere...

Lahanalı Turşum ~ Yarı Texting (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin